Terör, Herkesin Canını Yakıyor

22 AĞUSTOS 2011 tarihli köşe yazımda; TERÖR NASIL ÖNLENECEK? Başlığı altında şunları demiştim;
“Terör nasıl Önlenecek?” Bu soru yeni değil yıllardır soruluyor. Ne zaman terör kurşununa kurban giden insanlarımız söz konusu olursa; hükümetiyle, muhalefetiyle, STK, basın, akil adamlar, düşünürler, kanaat önderleri bu sorular üzerine kafa yormaya başlarlar.
Yine aynı şekilde fikirler üretiliyor, yani ahkam kesiliyor! Herkes; “terör önlensin” sözünde hem fikir olamıyor! Dedikleri; “silahlar sussun, devlet adam öldürmesin, terör karşılıklı diyalog ile çözülür.” Zaten terörün sona ermesinde en etkili yön silahların susmasıdır. Silahları kim susturacak? Terör örgütü mü? Silahlı kuvvetler ve emniyet güçleri mi? Şimdiye kadar hatta daha önceleri de devlet, terör örgütleri; silaha sarılmadıkça, adam öldürüp, adam kaçırıp, yol kesip, kamu malına zarar vermedikçe asla silaha sarılmamış, hiçbir insana kurşun atmamıştır!
Tabii ki terörü önlemede diyalog gerekir. Ama bu, sadece hükümet ve devlet tarafından mı yapılacak? Hükümet; “siz öldürmeye devam edin, iyi öldürüyorsunuz, elinize sağlık, istediğinizi yapın, ülkeyi bölün” mü diyecekti? Hala PKK terör örgütünün aklını başına almaya niyeti yok! Tehditler, yıldırmaya çalışmalar, ortamı germe faaliyetlerine devam edeceğini belirten ifadeler:…..”
Mesele buraya kadar gelince iş çığırından çıktı! Şimdi de CHP Tunceli Milletvekili kaçırıldı! Bu, kimsenin tasvip edemeyeceği, kimsenin sessiz kalacağı bir olay değil. İzmir Foça'daki patlama ile patlak veren ve bütün İzmirlileri yek yürek yapan olay, tüm Türkiye'ye yayılmalı artık; “yeter, bundan sonra hiçbir terör örgütüne bu ülke sınırları içinde kesinlikle yer yok, milletçe tek yürek tek bilek oluyoruz, hepimiz bu vatan için dimdik ayaktayız” mesajı verilmelidir!
Eğer terör örgütleri en üst seviyedeki insanları kaçırmaya, tehdit etmeye kadar işi vardırırlarsa burada konu üzerinde hassasiyetle durmak, sessizliği bozmak, devletin her kesimiyle ayağa kalkmak zorunluluğu vardır. Zaten devlet terörü bitirme noktasında titiz bir çalışma sergiliyor! Herkesim de bu çalışmaya katkı vermeli, destek olmalıdır.
Kimse şunları söylememelidir, hatta aklına bile getirmemelidir; “olacağı buydu, sonunda Meclis'e de uzandılar! Sıra milletvekillerine geldi! Git gide devleti ele geçirecekler! Hükümet gitmeli, terör bunların zamanında azdı!...” bu, terör örgütüne prim kazandırır. Terör örgütü kendisinin ne kadar güçlü olduğunu hisseder!  
Bu tür bir anlayış da Allah korusun hepimizi yakar kavurur! Ülkemin hangi coğrafyasında olursa olsun, kime ve neye karşı yapılırsa yapılsın ve adı ne olursa olsun insan olan, teröre karşı ortak akıl geliştirmek zorundadır. Bu, milli birr anlayıştır. Eğer milliyetçilikten söz edilecekse tam adı; milliyetçiliktir. Eğer halkçılıktan dem vurulacaksa bal gibi halkçılıktır. Eğer Kürtlere özgürlük denecekse başka isim ve arayışa gerek yok, Kürtlere özgürlüğün ta kendisidir. Terör olduğu sürece ne Kürtlere, ne Türklere, ne Çerkeslere, ne Lazlara, ne Abazalara… huzur yoktur ve olamaz da!
Haydi hep birlikte kardeşliğe doğru! Durmayın, durmayalım 75 milyon olan Türkiye topraklarından terör belasını def edelim. Def edelim ki rahat uyuyalım, def edelim ki özlediğimiz barışı yakalayalım.


Yazarın Diğer Yazıları