Terörün Yıktığı Hayatlar

PKK’ye üniversitede okurken katıldı. Üniversite 3'üncü sınıftayken Kürt kimliğinden dolayı dışlandı. Yapılan propagandalar ile PKK'ya katılma kararı aldı! Şöyle diyor;
"Benim bireysel olarak yaşadığım, bizim bir gerçeğimizdir. Ben bir köylü kızıyım. Çukurova Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyat Bölümü'nü çok iyi bir puanla kazandım. Dünyalar benim olmuştu, okuyacaktım, aileme kardeşlerime, yaşadığım topluma değerler katacaktım. Öyle bir iddiayla öyle bir hayalle yolla koyuldum. Kürt olduğum için yaşadığım bazı olaylar sonrası şu an anlamakta zorluk çektiğim bir yolculuğun içine itildim ve dağa gittim."
Ayten Durdu, 1992 yılından 1998 yılına kadar örgütün Lübnan ve Suriye'deki kamplarında bulunmuş ve PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'ın bir dönem yakın korumalığını yapmış!
Ayten Durdu, bu olay sonrası Türkiye'ye gelişini ise şöyle anlatmaktadır:
"Kuzey Irak'ta 20 kişilik bir grupla kırsalda bulunduğumuz sırada arkadaşlarım beni tek başıma o bölgede bırakıp kaçtı. Bir kadın olarak dağ başında tek başınasın. Haftalarca bir başıma bilmediğim bir arazide, bilmediğim bir coğrafyada hani artık bırak aç kalmayı, bırak susuz kalmayı, bir kadın olarak ben ne yapacağım ne edeceğim nereye gideceğim. 20 gün boyunca çoğu zaman hendeklerde saklandım, gündüz uyudum, gece yürüdüm. Bir insan sesine ulaşmak için, çünkü bilmediğim bir coğrafyadaydım. Yolumu kaybettim. Bir kadın için normal bir durum değildir. Daha sonra bir Kürt köyüne sığındım. Onlara yaşadıklarımı anlattım. Burada tek olduğumu belirtip, bana yardımcı olmalarını istedim. Bir süre o köyde kaldıktan sonra ailemi aradım. Artık benim için ne yoldaşlarım ne de onurlu bir örgütüm vardı ve ülkemi tercih ettim.Yakalandıktan sonra Terörle Mücadele Kanunu'ndan yararlanarak 1 yıl cezaevinde kalıp tahliye edildim, öğrenci affıyla yarım bıraktığım üniversiteye devam ettim. Geçmişimi silip yeni bir hayata başlamak istedim, fakat siyasi geçmişim önüne hep engel oldu!
31 yaşında diploma sahibi oldum. Artık iş yapabilir, çalışabilirdim. Hiçbir gün ben mülteci veya iltica edeyim gibi düşüncelere kapılmadım. Kendime küçük bir dünya kurmak istedim. Eski bir terörist olduğum için resmi kurumlarda çalışamadım. İş için başvurduğum yerlerde ise internette yapılan araştırmada benim eski bir terörist olduğum ortaya çıkıyordu. İnsanlar bana; 'Hem terörist, hem Öcalan'ın koruması' diyerek uzak davrandı ve iş vermedi. Bu konuda çok sıkıntı çektim ve zor süreçler geçirdim. Eski terörist damgasından dolayı insanlar bana vebalı gibi davrandı. Doğu ve Güneydoğu'daki çeşitli kentlerde, sağduyulu insanlar sayesinde kısa süreli işlerde çalıştım. Son olarak Şanlıurfa'da özel bir dershanede ücretli olarak çalıştım."
Ayten Durdu, son olarak Diyarbakır'da çocukları PKK tarafından dağa kaçırıldığı için eylem yapan annelere sahip çıkılması gerektiğini belirterek, onların acılarına ortak olduğunu belirtmiş ve;
"Çocukları dağda olan bu annelerimiz taleplerinden vazgeçmesinler. Bir anne için evlat kadar değerli bir şey yoktur. Her anne evladına sahip çıkmalı, benim annem öyle yaptı. Cahil olmasına rağmen hiçbir zaman inancını yitirmedi. İnsan bizim ülkemizde değerli olmalıdır. Çok kolay kaybedilmemelidir. İnsan değerli olursa eğer, birçok sorun zaten çözülür." Demiştir. (DHA)
Bu hikaye; terörün yıktığı hayatlardan sadece bir tanesi! Dağa kaçırılan, çeşitli vaatlerle hayatları zehir edilen binlerce genç var! Bunlar, senin, benim, bizim çocuklarımız!   
Terör; evleri yıkan, insanların geleceğine ipotek koyan, ülkelerin; ilerlemesi, kalkınması, bağımsızlığı ve özgürlüğü için her türlü saldırıyı yapmaktan çekinmeyen örgütlerdir! Türkiye’mizin başı terörden çok ağrıdı! Gençlerimiz, sıra arkadaşını, okul arkadaşını, kardeşini, annesini babasını en yakınını… gözünü kırpmadan öldürdü! Dış bağlantıları olmadan, içerden destek almadan hareket kabiliyeti olmayan terör örgütü; Kürt- Türk, Alevi- Sünni, Sağcı- Solcu, ilerici- gerici, laik- anti laik… gibi değişik isimler altında ortaya çıkmış ülkelerin; bütün yatırım hamlelerini imha etmiş, yarınını çalmıştır! Şimdi de Irak’ta mezhep savaşına yol açmıştır! IŞİD isimli örgüt; İslami söylemler kullanarak insan katletmektedir!
Adı ne olursa olsun, ister İslami söylem kullansın, isterse milli söylem…hiç fark etmez! Asıl olan ve bizim insan olarak, aklımızı kullanıp; kardeş kavgasına girip, meseleye siyasi kılıf bulup, hızımızı kesmememizdir! Teröre karşı kim ve hangi irade tepki koyuyor ve ülkede kanın durmasına “dur” diyorsa, el birliğiyle alkış tutmamız, destek vermemiz ve yanında olmamız şarttır.


Yazarın Diğer Yazıları