Yeni Bir Yıla Nasıl Girilir?

Toplumda yaygın olan bir kanaat var, “yeni yıla nasıl girerseniz, bir yılınız öyle geçer!” onun için yılbaşı adı verilen gecede, içkiler su gibi akar, kumar oyunları, fuhuş ve benzeri ahlaksızlıkların haddi hesabı sorulmaz ve görülmez!


Durum böyle olunca; yepyeni bir yıla, sarhoş, aklı, beyni uyuşuk, düşünce mekanizması çökmüş, sarhoş kafayla kalkıp ertesi gün işe gidilecek, çalışma yapılacak! Eğer, eşler arasında birleşme olmuşsa onlardan olacak çocukların insanlığa neler getireceğini hesap edin.
 “Yeni yıla nasıl girerseniz, bir yılınız öyle geçer!” sözü; “biz bir yılımızı, sarhoş, kumar düşkünü, fuhuşla haşir neşir olmuş, beyni ve kafası çalışmayan…” bir insan olmak istiyoruz demektir! Böyle bir insanın, ülkeye, insanlığa, topluma yararı olur mu?


Aslında öncelikle şu konuyu tespit etmekte yarar var; biz Müslüman mıyız? Hıristiyan mıyız? Yahudi miyiz? Hindu muyuz? Budist miyiz? Mecusi miyiz? veya Ateist miyiz?… Eğer Müslümansak, Müslümanca yaşamaya, her hal ve hareketimizi İslâm'a göre düzenlemeye ve ona göre uygulamaya mecburuz. Değilse ona göre yaşamaya… “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle haşır olunursunuz.” İlkesi bize bir şeyler hatırlatmalıdır.     
Bütün hayatımızı Kur'ana göre şekillendirirsek, işlerimizi Kur'ana göre yaparsak, hiçbir problem olmaz. Yıllarca içimize yerleşen zehir insanımızı dumura uğrattı! Bu zehir ne mi? “Kur'ansız hayat!”


Tiyatro oyunlarımız, filmlerimiz, romanlarımız, hikayelerimiz… hep özümüzü inkar eden cinsten yazılmadı mı? İslâmî hayat yaşayanlar hakir görülmedi mi? Bu memlekette dindarlar fişlenmedi mi? Müslüman sermayeler, “yeşil sermaye” diye yaftalanıp bunlardan alışveriş yapanlara cezalar verilmedi mi? inananlar, “gerici, mürteci” diyerek insanların gözünde küçük düşürülmeye çalışılmadı mı? “irtica eylem planı” olarak planlar yapılmadı mı? Hala bu yan bakışlar devam etmiyor mu?
Referansımız Kur'an olmazsa, hiç kimsenin kurtulma şansı yoktur! O zaman, Maya takviminin dediklerine inanır, 21 Aralık'ta kıyamet kopacak diyerek İzmir'in Şirince ilçesine göç ederler! Kur'an; “kumar, içki, fal okları, dikili taşlar şeytan işi birer pisliktir…” demesine rağmen, “”Kur'an” dedi diye inadına bunu yapanların sayısı az değil!  


Bugün bakalım kaç tane kaza ile karşılaşacağız? Kaç tane can heba olacak? Kaç tane masumun ocağı sönecek? Bu da bir nevi terör değil mi?
Zihniyetleri değiştirmeden adam olmamızın imkanı yoktur. Geçen gün Diyanet İşleri Başkanı; Milli Piyangonun doğru bir şey olmadığı ile ilgili açıklama yapıyor televizyonda, açıklamanın ardından, “sen istediğin kadar konuş umurumuzda değil” dercesine milli piyango reklamı kondu!
Yeni yıl, bir çeşit nefis muhasebesidir. Kendimizi çek etmedir. Yaptığımız hataların hesabını yine kendimize sormaktır. Yani vicdanımızla baş başa kalarak, “bir yıl içinde neler yaptım?” diyerek kalp kontrolü yapmaktır.


Hz. Ömer, “bu gün Allah için ne yaptın?” diye kendisine sorar, ona göre tavır sergilermiş. Yeni yıllar; esnafın kasa kontrolü yaptığı gibi, bizim de manevi kasamızın kontrolünü yapmaktır. Eğer kasada zarar görünüyorsa, zarardan kurtulmanın yolları araştırılmalı, çözüm üretilmelidir. Akıllı insan, kendisini sorgulayan, yarını için azık hazırlayandır.


Ömür denilen şey çok kısa! Büyükler derler ki, “dünya üç günlük; dün, bugün ve yarın. Dün geçti, yarın daha gelmedi. Öyleyse bugünü değerlendirmeye bak. Her yarın bugün olacak, her bugün de dünde kalacak.   
Şunu da unutmayalım, ister inanan olsun, ister inanmayan… herkes ölecek. Ölümden kaçış yok. Eli boş gitmeyelim. Bakınız şair ne diyor?


“Eli boş gidilmez gidilen yere,
Rabbim boş gelmedim suç getirdim.
Dünyalar çekemezken bu ağır yükü
İki büklüm sırtımda pek güç getirdim.” (Tahir'ül Mevlevi)


Yazarın Diğer Yazıları