YEŞİL KALKINMA DEVRİMİ

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından düzenlenen İklim Şurası, Selçuklu Kongre Merkezi'nde Konya'da başladı.

Cumhurbaşkanımızın ifadeleri ile: "Bir devrim, bir Milat” olarak start aldı.

Yeşil Kalkınma Devrimi hem tüm sektörlerden hem de hayatımızın her alanını etkileyebilecek kapsamlı bir değişimi ve dönüşümü işaret etmektedir.

Küresel iklim değişikliği tabiatın dengesini bozmakta, birçok canlı türünün yaşamını tehdit etmekte ve dünyayı giderek daha az yaşanılabilir bir hale getirmektedir.

Türkiye'nin tahıl ambarı olan Konya'da kuraklıktan dolayı göllerde sular azaldı, yeraltı suları çekildi. Bu sebeple ürün rekoltelerinde büyük düşüş yaşandı. Allah'a şükürler olsun ki; kış aylarında şehrimizde son 20-30 yılın en yoğun kar yağışını aldık. Bu; hem baraj ve göllerimize umut oldu, hem de ovada yer altı sularının beslenmesine büyük katkı sağladı. Yağışlarla birlikte başta çiftçimiz olmak üzere yüzümüz güldü. Çünkü ülkemizin gıda güvenliğinin merkezi durumundaki Konya'da yaşanan sıkıntı tüm Türkiye'yi etkiledi.

Dolayısıyla, iklim değişikliğinden en fazla etkilenen şehir olan Konya'mızda bu şuranın düzenlenmesi büyük önem taşıyor. Burada; sadece Konya'nın değil, tüm Türkiye'nin iklim değişikliği konusunda yapması gerekenleri alanında uzman 650'dan fazla bilim insanımız, kurum ve kuruluşlarımızın bu konuyu enine boyuna masaya yatırarak bir çözüm bulunması hususunun görüşüleceği bu toplantının hayırlara vesile olmasını temenni ederim.

Bu şurada ve yapılan tüm şuralarda bize düşen görev ve sorumluluklar mevcut. İnsani olan, yarınki gençlerimize lazım olan havanın, suyun, toprağın bırakılması mefkuresi hepimize birer vazife yüklemektedir.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum:

"Ağaçlarımızın, denizlerimizin, akarsularımızın yok oluşunu kim durduracak? Bu büyük kriz hangi yeni felaketleri getirecek? Dünyanın geleceğini kim kurtaracak?” bir soru sordu, ardından bu soruya şu cevabı verdi:

"Kim kirlettiyse o kurtaracak. Yani hepimiz, yani tüm insanlık kurtaracak…”

İklim şurası 25 Şubat'a kadar devam edecek.

Önemli olan toplantı yapmak değil; Toplantı sonuçlarını ete kemiğe büründürmek, içinin doldurulması, verilen emeklerin, yapılan masrafların, çekilen sıkıntıların boşa gitmemesi. Aslında devletimizin, hükümetimizin yaptıkları da bu doğrultuda. Yani, şöyle demiyor:

"Bir toplantı yapalım da, dostlar alışverişte görsünler, toplantı yapmış olmak için toplantı yapalım…” Şimdiye kadar yapılanların hepsi insanımıza, ülkemize yararlı çalışmalar. Fakat mesele sadece hükümet meselesi değil. Konuyu salt olarak birilerinin sırtına sarıp, bir kenara çekilmenin manası yok. Bakanımızın; "Kim kirlettiyse o kurtaracak” cümlesi son derece önemli. Her birimiz elimizi taşın altına koymaya mecburuz.

22 Şubat 2022 tarihli köşe yazımda şöyle demiştim:

 

"ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMADAN SONUÇ ALAMAYIZ”

 

Toplum; sen, ben, biz, siz ve hepimizden oluşur. Toplum, sorumluluğu gerektirir. Her toplum bireyi, sorumluluğunu yerine getirmeli, üzerine düşen görevi aksatmadan yapmalıdır.

İşleri başkasına havale ederek sorumluluğumuzu yerine getirmiş olmayız. Ben yapmayayım başkaları yapsın, ben elimi taşın altına sokmayayım başkaları soksun, ben terlemeyeyim başkaları terlesin, ben yorulmayayım başkaları yorulsun, ben emek vermeyeyim başkaları versin… bunları uzatabiliriz. Hepsi lafü güzaf kabilinden, hepsi mala ya'ni türünden boş şeyler.

Hak iddia etmek için sorumluluklarımızı yerine getirmek zorundayız. Sözümüzün olması için kendimizin de bir şeyler yapması gerekir. Yattığımız yerden gökten ne altın yağar ne de gümüş. Her şeye muhalefet etmek, öküzün altında buzağı aramak, bütün yapılanları tenkit etmek, hep karamsar bir tablo çizmek, yarısına kadar boş bardak demek… küçük beyinlerin, iş beceremeyenlerin, topluma şaşı bakanların işidir…”

Değilse mi? Değilse daha çok toplantılar, şuralar, açık oturumlar yaparız. Yaparız da sonuç; sıfır sıfır elde var sıfır olur. Her şeyin başı sorumluluktur. (24 ŞUBAT 2022)


Yazarın Diğer Yazıları