HAYATA KAZIM ÖZTÜRK’ÜN RUBAİLERİ MERCEĞİNDEN BAKMAK
Acıya/Musibete Ağlamanın Etkisi
KIBRIS NEREYE KOŞUYOR?
Dünya arayışta... Demokrasi artık en iyi yönetim şekli değil
Gönül kapısının anahtarı, Rahmete Açılan Bir Sefer Tövbe
Ekonomide Yüksek Teknoloji Ürün Üretimine Yönelik Zihinsel Dönüşümü Tamamlamakta Geç mi Kalıyoruz?
BİR KİTAP FUARININ ARDINDAN
Değişen Gerçeklik Algoritması
Münafıklık kötü müdür?
KALKINMA YOLU, PKK’NIN SONU
Meğer kuzuyu kurda emanet etmişiz…!
İSLÂM DİNİNDE ZORLAMA VAR MI, YOK MU?
KALİTE
Bırakmanın İnceliği
Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
Konyaspor’da Düşüş Alarmı, Sorunlar Derinleşiyor..
Samimiyet Zedeleyici Mağlubiyet
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
Efsanelerin Yemişi
Rakamlarla Otomobil Piyasası
Mütevazı insanlardan hiçbir zaman hazzetmemişimdir. Kibirlidirler onlar.
Kibirli insanlardan da hazzetmemişimdir. Gerçekten kibirlidirler onlar.
Gönlü kibirli olanların dillerinden düşmez mütevazı kelimeler, cümleler.
Sürekli zenginliğini saklamaya çalışan, bilgisini gizleyen, olduğu gibi değil de olmadığı gibi görünmeye çalışanlar itici gelmiştir hep.
Bir de makamına saygı bekleyenler var.
Saygıyı, yapıp ettiklerine değil de makama gösterilmesini arzu ederler.
Son örneğini, Spordan Sorumlu Bakanımız Sayın Suat Kılıç sergiledi.
Gayet işine düşkün, çalışkan bir bakandı. Bakan olmazdan evvel de etkili bir isim olarak göze çarpıyordu. Çalışkanlığı ve hitabet gücü onu bakan koltuğuna taşıdı.
Biz onu bir o kadar da mütevazı sanıyorduk.
Yanılmışız.
Son on yılda hemen hemen hiçbir bakandan böyle kibirli bir davranış görmemiştik.
Hepsi, koltukların gelip geçici olduğundan, halka hizmet etme düsturundan, halkın efendisi değil, hizmetkârı olduklarından dem vururlardı.
Sayın Kılıç bu geleneği yerle bir etti.
Bir öğretmenin kendisine, “müdürüm” demesine öyle içerlemiş olmalı ki, müdür değil, bakan… Deme ihtiyacı hissetti.
Bizim geleneğimiz bu tür kibirliliğe prim vermez.
Halkımız bunu bir yere not etmiştir. Bir çıkışla nasıl ki parlarsa yıldızınız, bir çıkışla sönüverir. Tamam insanların yaptığı işleri bir kenara itip sadece bir sözüne bakıp o insanı yargılamadan infaz etmeyelim ama benim burada asıl mevzuu etmek istediğim bambaşka bir şey.
Bakan Kılıç’ı eleştirenlere, ona afili cümlelerle ayar verenlere bakın…
Ya da durun kimseye bakmayın, geçin aynanın karşısına kendinize bakın.
Hatırı sayılır koltuklara gelenlerden tutun da, birçok kimsenin elinin tersiyle ittiği koltuklara kurulanların haline bakın, mütevazılıkları öyle gülünç hallerde ki, tanımıyor olsanız kendisini Mevlana, Yunus falan zannedersiniz.
Onlar; “Biz hizmet için oturduk bu koltuğa, halkımıza hizmet en öncelikli vazifemizdir.” Derler.
O koltuğu altlarından çekin, koltuğu çekenlere de halka da etmedikleri hakaret kalmaz. Sanki sadece koltuğa oturunca halka hizmet edilirmiş gibi.
O bakan bu halkın içinden çıktı, ondaki kibir hepimizde var.
Ve ne yazık ki, her türlü şaklabanlığı yapabiliyor, her türlü sinsi planları kurabiliyor, olmadığımız gibi görünmek için türlü cümleler sarf edebiliyoruz da, olur olmaz yerde, pattadanak ne olduğumuzu yumurtlayıveriyor ve gülünç duruma düşmekten kurtulamıyoruz, bu duruma bir çare bulamadık millet olarak.
“Dilde âlim, gönülde cahil” olunca, gönüldeki cahillik çıkıveriyor ortaya!
Münafıklık kötü müdür?
Her iki taraf da adaletten şikayetçi
Anlaşma sürecine olumlu katkı vermek
İletişim stratejisi
Ülkenin bağımsızlığını idrak edemeyenler
Hem şeftali hem motor üretmek (Teknofest günlüğü)
Zehirli gelecek gelmesin
Haklıymış gibi tartışmaya çekenler
Görgüsüzlüğün göstergeleri
Laik hutbe verelim