Kar Berekettir

Rabbimize ne kadar şükretsek azdır, biz kullarının neye ihtiyacı varsa onu görüyor ve gönderiyor. Ektiğimiz ekinlerin, yaptığımız barajların kuruyup tam suya ihtiyacı olduğu bir zamanda Rabbimiz yağmurlarını ve karlarını imdadımıza yetiştiriyor.  Bu yıl da öyle oldu, tam yağmurlara ihtiyaç duyduğumuz, büyükşehirlerde içme sularının bitme sinyali verdiği bir zamanda bol yağmur yağdırdı, arkasından kar geldi, kullar bir oh çekti. Bir hadis- i şeriften öğreniyoruz ki, Peygamberimizin duası ve hatırı hürmetine bu ümmeti açlık ve kıtlıkla imtihan etmeyecektir Rabbimiz.
    Elbette her nimetin bir külfeti var. Kar yağdı, büyükşehirlerde trafik durdu, anayollarda kazalar oldu, güney illerimizde evleri ve işyerlerini su bastı. Belediyemiz ve karayolları ekiplerimiz yol açmaya, kar küremeye yetişemedi, yollarda mahsur kalan yolcular oldu.
    Otuz yıl öncesinin karlarını çok özledik. Ülkemizde hatta bütün dünyada mevsimler değişikliğe uğradı, kurak geçen, karın düşmediği kışlar yaşandı, dünya yaratılalı kurumayan göller ve su kaynakları kurudu. Çumra’mızın toprakları içindeki Hotamış gölü de bu kuruyan göller arasında. Bundan yirmi yıl önce toprağın bir metre altındaki su yirmi metre derinlere düştü.
    Evet, eski kışların özlemi içindeyiz. Yağan karlardan dolayı damdan dama atladığımız yılları hasretle bekliyoruz. İnşaallah 2015 yılının ilk aylarını eski kışlardan biri olarak yaşarız. Emareler onu gösteriyor. Bu yıl karımız vaktinde yağdı ve iyi yağdı. Adeta Konya ovası için bereket oldu. Yağmur ne kadar yağarsa yağsın, yer altı sularını besleyen kardır, yağmur suları akar gider, toprağın derinliklerine inmez.
     Bizim dilimizde kar da, yağmur da rahmettir, berekettir. Bazen de kar ve yağmur afete ve felakete dönüşebilir.  Onun için yağmur dualarında avuç içimizi yere doğru döndürür, ‘Allah’ım bizi afetinden muhafaza et’ diye dua ederiz.
     Ev karda Allah’ın sayısız nimetleri gizlidir.  Başta kar havanın mikrobunu kırar, buzlanmalara  topraktaki zararlı böcekleri öldürür, onların üremesini önler, yeryüzünde beyaz bir örtü oluşturarak  beyaz gelinlikler gibi ruhumuzu açar. Yağan karla beraber evlerimize çekilir, hane halkıyla ve çocuklarımızla daha çok beraber oluruz.  Çocuklarımız kayak ve kardan adamlar yaparak eğlenirler, dinlenirler. Karın yağmasıyla beraber çimlenen ekinlerin üstü bir sıcak yorgan gibi örtülür ve bahara daha sağlıklı ve üşümeden çıkar.
    Evet, yağan kar en çok çiftçimizi sevindirdi. Adeta kar yağınca çiftçinin yüzüne renk geldi,  gönlüne umut düştü.
    Kar bir taraftan telaşı da getirdi. Karın yağmasıyla uykuları kaçan oldu. En çok da cebinde odun -kömür parası olmayanlar, sıcak bir yuvadan mahrum olanlar, çadırlardakiler üzüldü. Allah onların yardımcısı olsun.
    Burada belediyelerimize, yardım kuruluşlarımıza, muhtarlarımıza görev düşüyor. Kömür alamayanlar tespit edilmeli, kaymakamlığımıza bildirilmelidir.
    Burada bir önerim var: Her belediyemizin belirli sayıda kırk- elli metre civarında sosyal konutları olmalı, aç ve açıkta olanları burada geçici bir süre barındırmalıdır. Osmanlı dedemizin hanları, kervansarayları vardı,  buralarda en az üç gün parasız kalınırdı, hiçbir yolcu aç ve açıkta kalmazdı. Hava yağmışsa hava düzelinceye kadar bu hanlarda para alınmaz, yolcular kalmaya devam ederdi. Maalesef modern dünyanın, modern şehirlerin böyle bir açık kapısı yok.
   Bugün yabancı bir insan yolda kalsa, tanıdığı veya cebinde parası da yoksa, bir şehir merkezinde aç ve açıkta kalabilir. En azından her camimizin vakıf şeklinde bir misafir evi veya odası olmalı, yolda kalan bir insan burada birkaç gün barınabilmelidir. Bunlar bizim köy kültürümüzde mahalle odaları olarak hala yaşatılmaktadır. Bu misafir veya mahalle odası kültürü ilçe merkezlerimizde de yaşatılmalıdır. Şehirde oteller var ama herkesin o otelde kalacak imkanı olmayabilir. Bu ihtiyacı maalesef böyle karlar yağınca hatırlıyoruz ve görüyoruz. Aç ve açıkta kalmayanlar bu ihtiyacı göremez. Gurbette parasız kalanlar, Suriyeli gibi mülteci durumuna düşenler bunu anlayabilir. Rabbimiz on dört asır önce bizi uyarmış, Kur’an-ı kerimde  ‘yolda kalmışları’ zekat verilecek sekiz sınıf içinde saymış, bu ihtiyaca dikkatimizi çekmiştir.


Yazarın Diğer Yazıları