Siyaset Meslek mi, Hayat Tarzı mı?

 Siyasetin tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Siyasetle ilgilenmek, siyasete yön vermek, siyaseti düşünmek, siyasi çalışmalara katılmak, siyasi görüş sahibi olmak, ülke yönetimine talip olmak  insanoğlunun fıtratında vardır. Kimisinde açık, kimisinde gizli, ama her insanın siyasi bir görüşü vardır. Dolayısıyla siyaset, belli insanların hayatının belli dönemlerinde yaptıkları bir meslek değil, hayatın ta kendisidir, siyaset bir hayat biçimidir. Seçen de, seçilen de siyasetin içindedir. Seçilen sevilmek ve sevdirmek için siyaset yapar. Seçen de dinleyerek, araştırarak ve öğrenerek siyaset yapar, en iyisini seçmek için çalışır.
  ‘Ben tarafsızım, siyasetle ilgim yok’ diyen yalan söyler. Seçime katılmayan seçmenlerin bile bir siyasi düşüncesi vardır. Kimisi kendi partisine siteminden dolayı seçime katılmıyor, kimisi fikirlerini okşayan bir parti bulamıyor, o yüzden oyunu kullanmıyor.
     Siyaset aslında kutsal bir uğraşıdır, halka hizmet sanatıdır. Siyaset, netamelidir, zordur, fedakarlık ve vefakarlık ister. Kimi kirlenir, kimi durulanır, kimi dostlarını kaybeder, kimi yeni dostlar edinir, kimi mal kazanır, kimi de malını ve sağlığını kaybeder. Örnek olarak, on iki yıl önceki Tayyip Erdoğan’ı düşünün. O gencecik, siyah saçlı insan gitti, saçı dökük gözleri çökük bir insan geldi, on ki yıl içinde sağlığından çok şey kaybetti.
     Sayın Cumhurbaşkanı adeta hayatını milletine vakfetmiştir, halkına ve değerlerine hizmet yolunda kendini feda etmiştir. O, malı, makamı ve parayı aşmış insandır. Onu yolsuzlukla, hırsızlıkla suçlayanlar, onun ideallerini ve davasını anlayamamış gafillerdir. Siyaset para için yapılmaz, siyaset Türkiye gibi demokrasiyi sindirememiş ülkelerde kelle koltukta savaştır. İşte Sayın Erdoğan da böyle bir kutsal mücadelenin içindedir. Onu ancak onun davasına gönül verenler anlayabilir. O dava da din ve iman davasıdır, vatan ve millet davasıdır.
   Siyasetin nankörlüğü ve vefasızlığı da vardır. İktidar ve muktedir günlerinde etrafında pervane olanlar, o makam elinden gidince seni yalnız bırakırlar. İşte siyasetin acı ve olumsuz yanı burasıdır. Siyasetçiyi de yaptığı, bıraktığı, sebep olduğu eserleri, hizmetleri yaşatır, mutlu ve teselli eder. Kendisine dua edenleri gördükçe yorgunluğunu unutur siyasetçi. O yüzden katlanır her türlü zorluğa, tehlikeye, ölüme kadar götüren sürece.
     Siyasetçiyi kötü tanıtanlar, siyaseti yalan mesleği olarak sunanlar yanılıyorlar. Siyaseti, insanı yönetme ve halka hizmet etme sanatı olarak düşündüğümüzde tam bir ibadettir. Peygamberimiz, ‘sizin en hayırlınız insanlara faydalı olanınızdır’ buyurmuyor mu? O halde gelin siyaseti düzeyli yapalım, hoşgörüyü, fikirlere saygıyı öne çıkaralım, siyaseti kin ve nefrete dönüştürmeyelim. Siyasetçileri de en saygın konumda görelim, yalan mesleği deyip iyi ve dürüst insanları siyasetten uzak tutmayalım. Yanlış yapan siyasetçiler yüzünden tüm siyasetçileri çizmeyelim.


Yazarın Diğer Yazıları