12 EYLÜL ve TV DİZİLERİ !

12 Eylül’e nasıl gelindi?
60 ihtilalinden sonra işbaşına gelen ihtilal kadroları “Sol” u yükselen değer haline getirdiler. Milli ve manevi değerleri budadılar.
Önü açılan “Sol” hızını alamayıp sosyalist bir devlet planlamaya başladı. 68 kuşağı ilk hamleyi yaptı. 9 Mart 1971 de sosyalist bir darbe ayarlamışlardı, aksilik oldu, başaramadılar, 12 Mart’a tosladılar.
12 Mart hızlarını kesemedi, 74’lerde tekrar işe koyuldular.
Onlar için Türkiye’yi sosyalist yapmak bir hobiydi. Türk solcuları o yıllarda Paris’te “Sol” cu olmak moda olduğu için “Sol” cuydular. Aslında kendilerinin, işçiyle, yoksulla, fakirle, alın teriyle bir alakaları yoktu. Tanıdıkları tek işçi bahçıvanlarıydı.
Bizim  “Sol” un “Global Sol Değerler” le hiçbir zaman alakası olmadı, ekonomik değil, felsefi nedenlerle “Sol” cuydular.
“Tam bağımsız Türkiye”  meşhur sloganlarıydı. Rusya’ya Sovyet olarak “Tam bağımsız” olacaktık. Tam bağımsızlıktan anladıkları buydu.    
Türkiye’yi sosyalist yapmak için Rus istihbaratı KGB ile paslaşıyorlardı. Halk bunu hissediyordu. Yıllar sonra kendileri de itiraf edeceklerdi(1).
Amaçları için her yol mubahtı. Öğrencileri, işçileri hedef kitle seçip teröre başvurdular. Bu durumda kolluk kuvvetleriyle “Sol”  yüz yüze gelecekken, “Sağ” devreye girip “Sol” la vuruşmaya başladı. “Sağ” anarşi ve terörü büsbütün derinleştirdi. Terör ülkeyi kasıp kavurmaya başladı.
Hep pusuda bekleyen Bulgaristan, Suriye, Yunanistan Ermenistan durumdan vazife çıkarıp, fırsatçılığa soyundular. Bu ülkelerin oyuncağı olduk.  Sigara, uyuşturucu, silah kaçakçılığıyla, ASALA ve APO’yla  boynumuza kement attılar. PKK nın temeli o yıllarda Türk “Sol” unca atıldı. PKK  o politikaları ve yöntemleri sürdürüp geldi.
CHP rüşvetle 11 milletvekili ayarlayıp, Güneş motel rezaletiyle iktidar oldu, AP bu pazara milletvekili taşıdı. MSP yaklaşan darbenin ayak seslerini işitemiyor, “kadayıfın altı kızardı” politikasıyla meclisi kilitliyordu. MHP alabildiğine kargaşanın içine dalmıştı.
Artık günde 20 öğrenci öldürülüyordu. Kendi geçimini sağlayamayan, hayatında bir simit parası bile kazanamamış öğrencilerin her biri, birer kurtarıcı  kesilmiş, ülkeyi kurtarmaya soyunmuşlardı. Gençler çıldırmış, çıldırtılmışlardı.
Ülke terörle birlikte ekonomik kaos yaşıyordu. Yokluklar, kuyruklar her yeri sarmıştı. Talan ve vurgun dönemiydi. En zaruri ihtiyaç maddeleri ampul, şeker, yağ, un, petrol ürünleri, karaborsaydı.
Almanya Şansölyesi “Bosfor’a demir süpürge gerekiyor” diyordu. Bosfor boğaziçiydi.
İşte “Sol”  ülkeyi 12 Eylül’e böyle getirdi. İhtilale böyle toslandı. Terörün ardından ülkeyi birde ihtilal vurdu.
“Sol” böyle marifetliydi.
Son zamanlarda yapılan dizilerde, o günlerin aktörlerini kutsamak, ne kadar sevimli, insancıl olduklarını vurgulamak, Deniz, Mahir güzellemesi yapmak moda oldu. Ülkeyi kaosa sürükleyenler dizilerde kahramanlaştırılıyorlar. Halbuki dizilerde övülenler, yaptıklarıyla gelecek nesiller için iyi birer örnek değillerdi.
Şimdilerde pek kızgın oldukları Kenan Evren ihtilal‘in arifesinde seçmen olarak CHP ye ve Ecevit’e sempati duyduğunu açıklamıştı. İhtilalci Evren’de kendilerinden  biriydi.
Bir de olayın trajikomik tarafı vardı !
“Sol”  şayet 80 lerde başarmış olsaydı, 84’ de  uçuruma yuvarlanacak “Komünizm Treni”ne binen son yolcu, Türkiye olacaktı. Böylece Türk “Sol” u miyoplukta, basiretsizlikte, önünü görememekte dünya rekoru kıracaktı. Onlardan çabuk davranıp bu utançtan kendilerini kurtardığı için Evren’e teşekkür borçlular (!) .
Türk “Sol” u ve doğal müttefiki “Ulusalcı” çevreler miyopluktan kurtulmak isterlerse artık modern yöntemler var.  Yeter ki yeniliklere ve çağdaşlığa açık olsunlar!
(*)-Yalçın Küçük- Tekelistan, sh.556


Yazarın Diğer Yazıları