Putin’in Dostluğu Aldatıcı, Yüze Gülmesi Haincedir

İslam Alemi, Suriye’ye kan ağlıyor.
Akdeniz’in üzeri Suriyeli Müslümanların yüzen cesetleriyle doldu. Akdeniz, Akdeniz olalı böyle vahşete sahne olmadı. 
Suriyeli mazlumlar, sadece özgürlük ve sadece demokrasi istemişlerdi. Tam doksan yıldır baskı ve şiddet altındaydılar. Suriye Müslümanları, onları emperyalistler adına kontrol altında tutan yöneticilerin esaretindeydiler. Özgür kalmalarına izin verilmedi. 
Dünyanın bütün şer güçleri birleşerek Suriye mazlumlarının üzerine çullandılar. 
ABD, AB, Rusya, Çin, İsrail ve İran.
ABD, AB, Rusya, Çin ve İsrail’i bu düşmanlığa iten en temel neden aşağılık rant hesapları yanında “İslamafobi” leri, “İslamdan Nefretleri” dir. Kabil Habil’e, Nemrut İbrahim’e, Firavun Musa’ya ne yaptıysa onu yapmaya çalıştılar. 
Peki, İran’ın, “ABD-AB-Rusya-Çin-İsrail” konsorsiyumu içinde yeri ne olabilir? İran’ın buna cevabı nedir? 
İran, bu dizide yer almanın bedelini bugün olmazsa yarın, çok ağır ödeyecektir, bundan emin olabilir.  
Mazlumların ahları yerde kalmayacaktır!
Hristiyanlar, Yahudiler, Putperestler ve İran. 
Müslümanları katledip doğruyorlar. Son sayı kaç oldu bilinmiyor, artık sayılmıyor, zannedersem üç yüz bini çok geçti. On milyonlarcası da evsiz, aşsız, işsiz, perişan, sefil, sürgündeler.
Eczacı bir arkadaşım, Suriyelilerin yoğun şekilde kanser ilaçları tükettiklerini söyledi. Kahırdan ve kötü yaşam koşullarından kanser olmaları, Suriyelilerin nasıl bir stress altında olduklarını, ümitsizce çırpındıklarını anlatmaya yeter mi bilmiyorum? 
Suriyeli mazlumlar üzerinden aşağılık hesaplar yapanlardan Putin, yüzbinlerin katili Esed’ e desteğini tazeleyip “Esed” siz Suriye olamayacağını savundu.
Erdoğan, Putin ile reel politik gereği dostluk kurmaya çabalıyor. Elbette bunda bir yanlışlık yok. Ancak, Putin tavrından hiç taviz vermiyor
Putin’in “Esed” hesaplarını güncellemesi üzerine, yeni nesillere “Ruslar” ı tanıtmak, tarihin hafızasını aktarmak zaruri oldu.
İşte, Süleyman Nazif’in kaleminden, Rus ve Rusya; 
 “Rus kimdir? Moskof nedir?
Tam iki buçuk asır… . Evet, tam ikiyüzelli yıl oldu, ırkımızın ve dinimizin bu en büyük ve en göz açtırmaz düşmanına ölüm meydanlarında sık  rastlıyoruz.
Bugün hiç bir Türk ve Müslüman aile gösterilemez ki bir veya birkaç evladını Moskof muharebelerinin birinde şehit vermemiş olsun! 
O savaşların binlerce ağlayan destanı, İslam ülkesinin ıssız köşelerinde ikiyüzelli yıldan beri iniltiler uyandırıyor, ikiyüzelli yıldan beri kinleri tutuşturuyor.
Memleketimizde tütmeyen ocaktan her biri, diğerine bir Rus muharebesinde bestelenmiş sessiz bir feryadı terennüm ediyor.
Köylere tarlalara niçin harap olduklarını sor. Hemen cevap verirler ki onları imar için çalışan kol bir Moskof Savaşında kırılmıştır!
Bu ülkenin doğusunda, kuzeyinde bir avuç toprak bulunmaz ki Türkün Moskof eliyle dökülmüş mübarek kanını içmiş olmasın!
Bu memleketin batısında, güneyinde bir ev, bark, görülmez ki, darmadağın duvarları, Türkün, Rus silahıyla uzaklarda ölmüş bir oğluna yanıp yakılmalarını, ağlayıp sızlanışını dinlemiş bulunmasın.
Moskof'un sulhü aldatıcı, susuşu kudurgan, yüze gülmesi hain, yardımı alçaltıcıdır.
Ey Türk oğlu! Sana damarlarındaki kanı hediye edenler, kanlarının son
damlalarını Moskof muharebelerinde döktüler. 
Sen bugün, yarın ne olursan ol, fakat unutma ki, dünya durdukça, o şehitlerin ebedi yetimisin! 
Bu din, bu devlet, bu vatan gibi, bu hınç bu kin, bu intikam da onların sana mübarek  mirasıdır. 
Dünyada bir Rusya ve bir Rus kaldıkça bu hakkına ve bu vazifene hürmet et!..
Hakkın öldürmek, vazifen öldürmektir Türk Oğlu!..”(*)
Tarihin ve atalarımızın yargıları şaşmıyor, dedelerimize  kan kusturan Rusya, bunca dostluk çabalarımıza rağmen, bizi güneyden kuşatmaya kalkıyor, domuzdan post olmuyor!
(*)-Süleyman Nazif-Batarya İle Ateş ve Tarihin Yılan Hikâyesi, Tercüman 1001 TEMEL Eser, İstanbul, 1978- s.15

Yazarın Diğer Yazıları