CEMAATLER ve İSLAM DÜNYASININ İÇ KANAMASI


İstanbul' un fethinde  İslam-Osmanlı askeri sadece Bizanslılarla değil Şehzade Orhan' ın askeri güçleri ile de vuruşarak İstanbul'u fethedebilmişlerdir.
    Şehzade Orhan güçleri şimdiki Yedikule taraflarında Osmanlı ordusuna karşı Bizans saflarında savaşmakta  idiler.
    Şehzade Orhan olayı, tarihçilerce, hamasi nedenlerle yok sayılmakta, tarih sayfalarının satır aralarında kaybedilmektedir.
    Şehzade Orhan  fitnesinden fesadından dersler çıkarabiliyor muyuz? İbret alabiliyor muyuz?
    Şehzade Orhan olmamak, Şehzade Orhan yaratmamak için ne yapıyoruz ?
     -----------
    İnsanların  okul  sonrası ve okul dışı eğitimleri için cemaatler vazgeçilmez kurumlardır.
    Tek parti döneminde cemaatler imhaya çalışılmıştır. Sağlıklı toplum için cemaatleri techiz etmek, desteklemek, kurumsallaştırmak canlandırmak toplumsal bir zarurettir.
    Kuruluş ve yükselme dönemlerinin “İleri Osmanlı Toplumu” cemaatlerle kendini organize etmiş bir toplumdu. Devlet ve kanunlar olmasa bile toplum zaten kendi düzenini sağlamıştı.
    O dönemde cemaatler arasında naif bir dayanışma vardı. Sürtüşme asla bilinmezdi. Bosna'daki Sarı Saltuk'un tekkesi Kadiriler, Nakşiler ve Rufailerce birlikte kullanılıyordu.
    Büyüğe, küçüğe nasıl davranılır, yolda nasıl yürünür, trafikte nasıl edepli olunur, ticari terbiye nedir, komşu, kadın, çocuk hakları, kul hakkının eğitim, terbiye, ve kontrolü ancak   cemaatler eliyle sağlanabilir.
    Günümüzde cemaatler ne ölçüde bu eğitim görevine önem vermektedirler?
    Mensuplarının nefis terbiyesine  ne ölçüde özenmektedirler?
    Cemaatlerin bazıları “bir lokma bir hırka” felsefesini acımasızca terk etmiş “bin lokma, bin hırka” saplantısına gark olmuş, dünyevileşmişlerdir. Bu durum İslam dünyasındaki perişanlığın hakim nedenidir.
    Cemaat içi hiyerarşide iman, ihlas, samimiyet, ilim, hilim gibi mücerret değerler itibarsızlaştırılmış, sosyal, ekonomik, siyasi, bürokratik mevkiler ve karizmalar  ölçü alınır hale gelmiştir.
    Dünyevileşen cemaatler birbirleriyle sürtüşmekte, bazıları Şehzade Orhan pozisyonlarına geçiş yapmakta, bununla üstelik iftihar edilmektedir.
    İslam coğrafyası bin parçaya bölünmüş, her bir parçanın içinde biner parça daha mevcut olup, her parça diğeri ile kıyasıya sürtüşmektedir.
    İki Müslüman bir araya geldiğinde sürtüşme, didişme, zıtlaşma, kaçınılmaz olmakta biri diğerine illa ki zulmetmeyi, haksızlık yapmayı, kuyu kazmayı denemektedir. Azgın nefisler dizginlenememektedir.
    Azgın nefisleri cemaatler terbiye etmeyecekse, kim terbiye edecektir?
    İslam dünyası iç kanama geçirmekte, oluk oluk kan akmaktadır. Bu kanı durduracak güç ortalıkta gözükmemektedir.
    Hristiyanların, ABD ve AB' nin, mehdi gibi gelip, bu kanı durdurmaları umulmakta, gelmedikleri için kendilerine beddualar edilmektedir. Müslümanlar için yüz kızartıcı bir durumdur.
    Suriye' de 100 bin ölüme rağmen muhalifler bir araya gelememekte, Esad'a karşı birleşememektedirler. Mısır'da Selefiler, İhvan' ın altını oymakla meşguldürler.
    Türkiye'de durum hiç de farklı değilken, insanlar hasbel kader  % 50 lerde toplanabilmişlerdir. Habire, bu % 50 nasıl dağıtılır, denemeleri yapılmaktadır.
    % 50 dağılırsa Türkiye ile birlikte 1.5 milyarlık bir dünyanın başı kopmuş olacaktır.  Vicdan ve aklıselim sahibi herkes % 50' yi bir arada, Türkiye' yi de ayakta   tutmaya cansiperane çalışmalıdır.


Yazarın Diğer Yazıları