Dershane Asla Olmamalıdır

            Hükümetle dershane sahipleri arasında kıran kırana bir mücadele sürüyor.
    Peki kim haklı?
    Dershaneler olmalı mı? olmamalı mı?
    Dershaneler asla olmamalıdır.....
    Bir çocuk günde 6-8  saatini okula geçirmekte, üzerine 3-4 saat de dershane mesaisi eklenmektedir. Ödevler de cabası...
    Çocukcağız, günlük 12-14 saatlik mesaiye 8-10 yaşlarında başlamakta, 18-20 yaşlar civarına kadar bu tempo  sürmektedir. Üniversite  yılları da daha farklı olmamaktadır.
    10-15 yılını bu şekilde geçiren bir çocuğun, masa başında oturmaktan hem bedensel, hem sosyal, hem de ruhsal gelişimi noksan kalmaktadır. Hayatın nerdeyse yarısı testlere harcanmaktadır. Hayat bu kadar tek boyutlu mudur?
    Bu tempo çocuğun, gencin “ÖMRÜNÜ YEMEKTEDİR”.
    Öğrenciler, günlük 5-7 saat okullarına gitmeli bir-kaç saat ödevler için vakit ayırmalı, OKUL VE DERS DIŞINDAKİ YETENEKLERİNİ GELİŞTİRECEKLERİ ZAMANLARI OLMALIDIR. Okul sonrası bir de dershane ne demektir?
    Sokakta oynamalı, ağaca tırmanmalı, kavga etmeli, çamura düşmeli, üzeri kirlenmeli, top oynamalı, takım olmayı, paslaşmayı, kazanmayı, kaybetmeyi çocukluğunda yaşamalıdır.
    Ailenin işyerinde vakit geçirmeli iş-çalışma hayatını tanımalıdır.
    Hayatını masa başında, OKUL-DERSANE-EV üçgeninde geçiren gençler hayata atıldığında akvaryumdan çıkan balığa dönmektedirler.
    Hayatta başarı ile okuldaki başarı çoğu kere paralel gitmemektedir.
    Tahsilin ilk sıralarında elenip, işe yaramaz, okumaz-adam olmaz diye erkenden iş hayatına yönlendirilen ama müthiş başarı hikayelerine imza atan nice yetenek vardır.
    Bu açıdan çocukları ve gençleri sadece test puanlarına mahkum hale getirmek ne kadar sağlıklıdır?
    Çocukları  test maymunu haline getirilmemelidir. Eğitim çok boyutlu, çok yönlü, çok renkli olmalıdır.
     Tahsil insanları hayattan koparmamalı hayata hazırlamalıdır. Okul ve hayat ayrışmamalıdır.
     Takım olmayı, paslaşmayı, yardımlaşmayı öğrenen insanlar hayatta daha başarılı olmaktadırlar.
    Peki dershaneler durduk yerde mi peyda oldular.
    Tabii ki hayır.
    Dershaneler elbette bir eşitsizliği, bir haksızlığı ortadan kaldırmak için kuruldular. Gerçekten bir ihtiyacı karşıladılar, birçok mağduriyeti telafi ettiler.
    Ama çocukların artık hayatından çıkmalı, yukarıda saydığım  mağduriyetlerin sebepleri haline gelmemelidirler
    Dershaneler bir araçtılar. Amaç olmamalı, eğitimin ayrılmaz parçası haline gelmemeli, çocukların kabusu olmaktan çıkmalıdırlar.
    Bu meselenin çözümü çok yakışıksız bir zemine oturmuştur.
    İlla ki sürtüşme tartışma şart mıdır? Gerilimden ne kazanılacaktır?
    Hükümet cenahından 3-5 kişi, dershaneleri temsilen de  3-5 kişi oturup makul bir çözüm  formülü bulmalı idiler.
    Çocuklarımıza emek vermiş sıkıntılarını paylaşmış, kader ortağı olmuş dershaneler, mutlu bir sonla çocuklarımızın hayatından çıkmalıdırlar.
 


Yazarın Diğer Yazıları