'Garip' Cumhurbaşkanı

Özal Türkiye'nin kaderini değiştirdi. Dört asırlık duraklama ve gerileme devrini sonlandırdı.
Özal iktidara geldiğinde Türkiye'nin bir yıllık ihracatı 2.9 milyar dolardı.
Bu yıl sadece Gaziantep'in yıllık ihracatı 5.9 milyar dolar oldu.


1993-2003 arasındaki fetret devrine, Ecevit, Demirel, İnönü'lü, Mesut'lu yapay-kukla iktidarların yıkımlarına rağmen bu sonuca erişildi.
Fetret devrinden sonra Erdoğan, Özal'ın kaldığı yerden “Yola Devam” dedi. İlerleme ve kalkınmayı sürdürüyor.


Özal “PİYASA EKONOMİSİ, İNANÇ HÜRRİYETİ, FİKİR HÜRRİYETİ”  umdelerini hayata geçirdi ve Türkiye'nin kaderini değiştirdi.
Değişimler zordu. Özal'ı kendi partisi ANAP bile tam anlayamadı. Çankaya'ya çıktığında arkasında durmadı, O'nu yalnız bıraktı. Özal Çankaya'dan ayrılıp yeni parti kurmaya hazırlanırken öldürüldü.
ANAP o zaman iki kanatlı idi, Liberaller ve Muhafazakarlar...


    Özal'ı önce liberaller sonra da muhafazakarlar terk ettiler. Liberallerin önde gelen ismi, bugünkü Ergenekon sanığı Bedrettin Dalan idi.
Özal, Mesut Yılmaz'ı ANAP'ın başına bırakırken, en büyük siyasi hatasını yapmıştı. Mesut Yılmaz adeta bir “Truva  Atı” gibiydi. Özal'ın ANAP'ını Erkan Mumcu'ya, teslim etti, Mumcu, 27 Nisan'da Cunta' nın yanındaydı.
qGALATA TÜRKLERİ kaptan köşkünü Özal'la paylaşmak istemediler. O'nu entegre etmeye, asimile olmaya zorladılar. Ama Özal farklıydı. Direndi, kimliğinden ve kişiliğinden vazgeçmedi, ne yazık ki bunu da hayatıyla ödedi.


Özal'ı hazmedememişlerdi. “Çankaya'nın Şişmanı” manşetleriyle O'na savaş açtılar. Köşk'te kuşatıp yalnız adama çevirdiler. Özal'ı, o sıralar uzayda kalıp dünyaya dönemeyen Rus kozmonota benzetip alay ediyorlardı. ANAP'ın muhafazakarlarının çoğu da liberallere yanaşmış onu terk etmişlerdi.
Nihayet, Özal' ı indirdiler, yerine “Demirel” lerini oturttular.


O sıralarda Sovyetler dağılmıştı, Türk Cumhuriyetleri, Türkiye etrafında bir bağımsız devletler topluluğu kuralım teklifinde bulundular. Türkiye bunu kabul etmedi. Öneri sahibi Kazakistan Devlet Başkanı Nazarbayev`e Demirel'in cevabı: “Bunu bir daha duymayayım.” şeklindeydi. Olayı Demirel'in Dışişleri Bakanı Kamuran İnan 17 Aralık 2008 de bir televizyon kanalında açıklıyordu.
O sıralar Azerbaycan'ın “Milli” Cumhurbaşkanı Elçibey devrilip KGB Şeflerinden Aliyev iktidara getirilmiş, Türkiye böylece bu operasyona sessiz bırakılmıştı.
Özal ise son gezisini olumsuz sağlık durumuna rağmen Orta-Asya'ya yapmıştı.


Özal indirildiği günlerde PKK'yı bitirecek bir proje üzerinde çalışıyordu.
Demirel, aylar önceyse Cindoruk'a “Özal, bu sene ölecek” demişti.
Emin Çölaşan'ın halasının oğlu ve Demirel'in sağ kolu Cindoruk, Özal öldürülünce “Çok yemekten, mide fesadından öldü” diye alay edecekti.
Özal'a yapılan operasyon yıllarca uykuya yatırıldı. Kimse ses çıkarmadı.


20 yıl sonra, zaman aşımına bir gün kala, ancak dava açılabildi.
Özal “DİNDAR ve SİVİL”  bir Cumhurbaşkanıydı. Bu nedenle yalnız bırakıldı.  
“DERİN MİLLET”  cenazesine el koydu, bayrak gibi omuzlarda dalgalandırdı. Yalnız değilsin! Biz varız! dedi.    
 


Yazarın Diğer Yazıları