Gerileme Devrini Özal Bitirdi

Eski Dışişleri Bakanlarımızdan İsmail Cem İpekçi 1970 lerde şöyle yazmıştı.
“Türkiye, onu yüceltmek amacındaki çok sayıda lider görmüştür.
III. Selim'den Enver Paşa'ya, İnönü'den Demirel'e kadar memleketin kaderine yön verenlerin hemen hepsi Türkiye'nin ilerlemesini arzulamış, bunun için kafa yormuş, çalışmışlardır.
Ne var ki ulaşılan yer, dünyadaki gelişme çerçevesinde, bir arpa boyu ilerlemeden öte değildir. Dünkü “eyaletimiz”'in kimisi, ancak 1945'den sonra hamle yapmalarına rağmen, bugün bizden hayli üstün bir ekonomiye sahiptirler. Sanayi ülkeleriyle aramızdaki mesafe her gün biraz daha açılmaktadır. 1940'ların afyonlanmış Çin'i bugün dünyaya kafa tutmakta; dünün Sömürgesi Kuzey Kore'den, “Le Monde” gazetesi Ekonomik mucize» diye söz etmektedir.”(*)
Türkiye'nin 1570-1580 lerde başlayan gerilemesi 1970-80 lere  gelindiğinde hala gündemdeki yerini korumakta,  daha sonra Dışişleri Bakanı olacak olan İsmail Cem soruna çözüm aramakta  o yılların Çin ve Kuzey Kore' sini örnek göstermekteydi.
İsmail Cem'in satırlarında  dikkat çeken bir husus da aydınlarımızın o yıllarda nasıl bir bilgi kirliliğine maruz kaldığıdır. O günlerde örnek aldığı Kuzey Kore gerçeği(!) bugün  ortadadır. Çin ise piyasa ekonomisine kayarak bugünkü durumuna gelebilmiştir.
 200 yılımızı yoğun şekilde  “nasıl kalkınırız” “gerileme nasıl durdurulur” tartışmaları ile geçirdik.
Tanzimat, Islahat, Meşrutiyetler yaraya merhem olamadılar.
 Cumhuriyet'in kuruluşu ile gerilemenin duracağı, ilerlemenin başlayacağı umulmuşsa da beklenen olmamıştır. Cumhuriyet dönemi boyunca da arayış sürmüştür. 1970 lere gelindiğinde İsmail Cem yukarıdaki şekilde hayıflanmaktaydı.
 Son yıllarda bu yakınmalar duyulmaz oldu. “Gerilik” ten bahsedilmiyor, kalkınma projeleri de artık  üretilmiyor. O yıllarda reçete olarak önümüze sürülen sosyalizm ve benzeri formüller bugün komik olmaktan öte bir anlam taşımamaktadırlar.  
Neden?
Çünkü problem çözüldü. Dört asırlık problem sona erdi. Gerileme bitti. İlerleme başladı....!
Köprülüler'den, Mustafa Reşit'e, II. Mahmut'tan, Enver-Talat Paşalara, Namık Kemal ve Şinasi' lerden, Demireller ve Ecevitlere kadar çözülemeyen adeta “Gordion”daki  gibi bir kördüğüm olan sorun çözüldü.
Peki kim çözdü?
ÖZAL!
4 ASIRLIK KÖRDÜĞÜMÜ ÖZAL ÇÖZDÜ. GERİLEMEYİ SONLANDIRDI. KALKINMA VE İLERLEMEYİ BAŞLATTI.
Nasıl çözdü!
Özal'ın 3 temel umdesi vardı... Kısa, basit, sade üç kural....
“SERBEST PİYASA EKONOMİSİ, FİKİR HÜRRİYETİ, İNANÇ HÜRRİYETİ”
Serbest Piyasa Ekonomisi, ekonominin  temel, doğal, antik çağlardan beri sessizce işleyen yalın kuralı.    
Fikir Hürriyeti, İnanç Hürriyeti insanlığın vazgeçilmezleri...
Özal bu üç kuralı hayata geçirmekle ilerleme ve kalkınmaya start verdi. İlerleme ve yükselmeyi başlatmış oldu.
90' lardaki Mesut'lu, İnönü'lü, Ecevit'li, Demirel'li fetrete rağmen Özal'ın başlattığı atılım sürüyor.
Dün yarım milyar dolarlık yardım için ABD' ye yalvar yakar olunurken bugün IMF 'ye 5 Milyar dolar kredi verir hale gelinmiştir.
ABD Dışişleri Bakanı Hilary Clinton 17 Ekim 2010 da  “Türkiye, hızla bölgesel ve küresel bir güç oluyor. Ekonomileri dramatik bir şekilde hızla büyüyor.” sözleriyle  kalkınma ve ilerlemeye dikkat çekmiştir.


Yazarın Diğer Yazıları