‘Tıp’ Tercih Etmek Doğru mu?

Eğer üniversite giriş sınavları gerçekçi ve objektif bir değerlendirme ise,
Eğer üniversite giriş sınavlarında  en yüksek başarıyı gösterenler gerçekten de en zeki olanlar ise;
Bu sınavlarda en başarılı olan, en zeki olanların, tamama yakınının Tıp fakültelerine yönlenmesi, yönlendirilmesi Türkiye için çok yanlış bir tercihtir.
ABD, az gelişmiş ve geri kalmış ülkelerin çok zeki çocuklarını çeşitli yöntemlerle ülkesine kanalize etmekte “beyin göçü” ile dünyanın en zekilerini kendi ülkesinde toplamaktadır.
Türkiye’den de çok zeki gençlerin bazılarının değişik yollar ve nedenlerle ABD ye gidip bir daha dönmedikleri bilinen bir gerçektir.
Türkiye’de  son yıllarda tıp fakültelerine yılda 10.000 öğrenci alınmaktadır. Bunların tamamı ilk yüzde birin içinden seçilmektedir.
Tıp fakültelerinden mezun olanların ise nerdeyse yarısı, küçük yerleşim birimlerinde istihdam edilmekte zekasının ve kapasitesinin çok altında bir meşguliyetle hayatını geçirmeye mahkum olmaktadırlar.
Oysa, bu çok zeki insanların  eğitim, askeriye, ekonomi, teknoloji, diyanet, medya v.s. gibi  büyük kitlelere hitabeden mesleklere yönlendirilmeleri  ile ülkenin zeka kapasitesi daha verimli kullanılmış olacaktır.
ABD okyanuslar ötesinden “beyin göçü” ile  zeka  yönünden ülkesini zenginleştirirken, dünyanın en zeki insanlarını ülkesinde toplarken, biz elimizdeki zeki insanları küçük yerleşim birimlerine mahkum edip, her gün  aynı şeylerin tekrarı anlamına gelen pasif görevlerde ömür geçirtmemiz acımasızca bir zeka israfıdır.
Tıp Fakültelerinin en başarılı öğrencilerce tercih edilmelerinin en önemli nedenlerinden biri iş garantisidir.
Ancak her yıl 10.000 öğrenci –haklı olarak- alınmakla tıp mezunlarının kısa dönem sonra iş garantisi olamayacaktır! Muhtemelen şimdi  tıp fakültelerini tercih edenler, mezun oldukları yıllarda, bugünlerde bitirmekte olanların, avantajlarına sahip olamayacaklardır.
Türkiye’nin bahsettiğim konuda bir stratejisinin, politikasının olduğunu, öğrencilerini bilinçli ve hesaplı bir şekilde kanalize ettiğini hiç duymadım ve tahmin de etmiyorum.
Ülkenin “zeka potansiyeli” çok hesapsızca ve rastgele  bir şekilde yönünü bulmaya çalışmakta, gençler zekalarının değil halk tabiri ile “karın doyurmanın” yönüne itilmektedirler.
Zeki insanlara yukarıda bahsettiğimiz alanlarda  imkanlar sağlanmakla ülke  çok kazançlı olacaktır.
İsrafı en kötü olan şey zekadır.
Bu tezimi yazının başlığındaki şarta bağlıyorum.
Eğer üniversite giriş sınavları gerçekçi ve objektif bir değerlendirme ise,
Eğer üniversite giriş sınavlarında en yüksek başarıyı gösterenler gerçekten en zeki olanlar ise; Değilse zaten sorun da yok, öneri de yok.


Yazarın Diğer Yazıları