Aşın Cetvelle Çizilen Sınırları

On beş yılım Anmeg çatısı altında,
Kontv’de,Mirajansta,ve Yeni Konya Gazetesi’nde geçti.
İletişim Fakültesi dönemimi de dahil ettiğimde
neredeyse 20 yıl.
Televizyonda program yaparken de gazete’de yazarken de
bilenen bir tarzım oldu ama, nedense son yazılarımda tarzım biraz ülke biraz
dünya siyasetine kaydı.
Nasıl kaymasın ki,
terör belası, akan göz yaşı kışa dönen baharlar…
bugünde  siz okuyucularımla
tarzım dışı bir yazıyı paylaşmak istiyorum.
Eminim son noktasında aynı fikirleri paylaşıyor olacağız.
……….oOo…………
Kalıcı temellerini çok daha önceden attılar ama,
1200’lü yıllardan beri durum aynı.
Herkes ülkesini, Onlar dünyayı yönetiyor.
Savaş çıkacaksa Onlar çıkarıyor.
Barış olacaksa yine Onlar…
Kalıcı barışlardan nefret ediyorlar.
Algı oluşturmakta çok mahirler.
Renklere ad vermeleri yeterli oluyor.
Gerisi dünyaya kalmış.
Kara demişlerse yeşile ,o artık ikinci emre kadar kara.
Diktatör demişlerse birine 7 milyar diktatör diyinceye kadar
her yolu deniyorlar.
En ahlaklılar, en mülayimler, en vatanseverler diktatör oluveriyor.
Her yol deyince altını çizmeden geçmemek gerekiyor.
Önce yola medya ile çıkıyorlar.
Hürriyet,özgürlük, hak, hukuk haberleriyle başlıyorlar.
Ardından Partiler.
Ardından STK’lar.
Ardından cemaatler.
Ardından international ajanslar.
Ve sözcüler ve AB parlamentoları ve BirLEŞmiş Milletler ve ve ve…
Gıyabında karar verilip infaz günü bekleniyor.
Siz bile inanmaya başlıyorsunuz.
Aradan onbeş yirmi yıl geçiyor gerçek ortaya çıkıyor.
Aaaa öylemiymiş!
Diyorsunuz ama, ülkeniz bir 50 yıl geriye gitmiş olarak uyanıyorsunuz.
Daha doğrusu uyandırılıyorsunuz.
Tekrar başa dönersek…
Fıtratları kullanıyorlar.
İnanma, korkma, arzu gibi.
Hangi dine ne kadar inanacaksınız.?
Mezhebiniz meşrebiniz…
Algılamanız gerektiği kadar inanma fırsatı tanıyorlar.
Sunni,Şii.
Mezhebiniz kavga nedeni oluveriyor.
Aynı Allah’a inandığını söyleyenler kavgaya tutuşuyor.
Vuruyorlar, kırıyorlar, birbirlerini yok ediyorlar.
Kur’andaki Allah’a mı, kafalarındaki Allah’a mı iman?
Hangi Allah’a iman etmişlerse onun emrini yerine getiriyorlar.
Ellerinde olduğu halde,
O’nun ipine sımsıkı sarılın,
ayrılmayın, parçalanmayını emredeni bulamıyorlar.
Korkularınız devreye giriyor…
Bölünmüşlük, parçalanmışlık ve kaybetmişlik.
Yeni dostlar arayışı.
Tamda Onlar’a göre bir şey…
Devreye giriyorlar.
Yeni algı oluşturuyorlar.
Yani seçiyorlar ve seçtiriyorlar.
Yol haritasından sapma varsa kaset başa sarılıyor.
Hürriyet,özgürlük, hak, hukuk haberleriyle başlıyorlar.
Ardından Partiler.
Ardından STK’lar.
Ardından cemaatler.
Ardından international ajanslar.
Ve sözcüler ve AB parlamentoları ve BirLEŞmiş Milletler ve ve ve…
Gıyabında karar verilip infaz günü bekleniyor.
Siz bile inanmaya başlıyorsunuz.
Aradan onbeş yirmi yıl geçiyor gerçek ortaya çıkıyor.
Aaaa öylemiymiş!
Diyorsunuz ama, ülkeniz bir 50 yıl geriye gitmiş olarak uyanıyorsunuz.
Daha doğrusu uyandırılıyorsunuz.

Adınız Abdülhamitse kızıl sultanlaştırılıyorsunuz.
Adınız Menderesse darağacı adayısınız.
Adınız Özalsa ağzından köpük gelir ve ölürsünüz.
Adınız Tayyip,adınız Ahmet fark etmez.
Yeter ki dünyayı beşten büyük göstermeyin.
Yeter ki dünyanın stratejik derinliklerine inmeyin.
İnerseniz…

İşte burada biraz aykırılaşacağım.
Hazır bu yola kefenlerini giyip çıkan,
pramitin tepesinde iki lider varken.
Terör her ne kadar sırtını Onlar’a dayamışsa da,
baş etmeniz mümkün gözüküyor.
Olağanüstü hal, idamın geri getirilmesi
ve evlerinden ellerinden silahın alınması.
40 yılda yapılamayan
4 yılda yapılır.

Asıl Misaki Milli safsatasını kaldırıp çöpe atmayı düşünseniz.
1900’lü yılların başlarında
yine Onlar’ın tilkiliğiyle kaybettiğimiz Musul’a
yeniden kalıcı ayak bassanız.
Yüzyıldır bölgeyi kaynattığınız yeter deseniz.
Eminim ki çok zor olmayacaktır.
Evet kolay da olmayacaktır.
Şam’ın ilhakı da masanızda olsa..
Coğrafya da coğrafyanın yaşayanları da buna hazır ve bekliyor.
Beklemeyenler belli…
Kefeni giydiğinizi biliyorlar ama beklemiyorlar.
Kanı akanlar, kanı akıtılanlar, analar, babalar, çocuklar
bil cümle gözü yaşlılar bugünü bekliyor.
Biliyoruz Onlar kalıcı barışlardan nefret ediyorlar ama ölümün ecele faydası olmadığını anlayabilecek yaştalar.


Yazarın Diğer Yazıları