YATIRAMIYORUZ MU? YATIRMIYORUZ MU?

Konya…
Belde-i Muhayyere.
Övgüye mazhar şehir.
Övülen güzel Öven güzel…
Hazreti Pir’i koşturup getiren güç.
Selçuklu Payitahtı.
Dört kıtaya hükmettiren ana merkez.
Ve bir Başkent…
İnanç merkezi.
13 bin yıl öncesinde yurt edinilen kent.
Tarımın,eğitimin, sanayinin başşehri.
Dört etrafı buram buram tarih.
Tuz Gölü…
Beyşehir Gölü…
Kapadokya’nın, Torosların,
denizlerin ulaşım noktası.
En önemlisi Hazreti Mevlana’nın yurdu.
Hazret Pir hurmetine turizm şehri.
2 buçuk milyon turistin ev sahibi.
Ama 12 saatliğine ev sahibi.
2500 yatak kapasitesine sahip oteller,
7/17 Aralık da ancak doluluğa ulaşıyor.
10 bin yatak hedefi ne kadar gerçekçi?
Cumartesi günleri sema törenleriyle,
hafif bir hareketlilik yaşansa da
yetersizlik kendini gösteriyor.
O halde;
7/17 Aralık dışında hafta sonları
cumartesi günleri yapılan sema törenleri,
az da olsa hareketliliği arttırıyorsa,
azları çoğaltabiliriz.
Mistik, 850 yıl öncesine götüren,
adeta tarihe yolculuk ettiren bir şehir kurabiliriz.
Hem de Mevlana’nın yanı başında.
Ya da yakınında!
Büyük salonlarda katılım az göründüğü salonlar yerine,
küçük salonlarda katılımı gösteren sema-i şerifi
her gün icra edebiliriz.
Pazartesi şehrimize,
Hazreti Mevlana’ya  gelen turistler
Semayı izlemek için,Cumartesiyi
bekleyemeyeceğine göre,
biz hergün sema icra edebiliriz.
Gelen turisti 12 saat yerine,
24 saat kalmaya zorlayabilir,
otellerimizde yatırabiliriz.
YATIRAMIYORUZ MU?
YATIRMIYORUZ MU?
Sorusuna cevap arıyorsak,
bir şeyler yapmalıyız.
Giyiminden, satıcılarına,
mağazalarından, turistik eşyasına kadar
her alanın tarih ve 850/1000 yıl öncesinin koktuğu,
mini bir şehir inşa edebilirsek,
ve bir günlük turiste dahi bu şehrin içinde
sema-i şerifi izletebilirsek,
gelen turisti yatıramıyoruz
gerekçesini kafamızdan silip atabiliriz.
 

Yazarın Diğer Yazıları