Afyon Cezaevindeki Konferansımız

Bir çok yerlerden davet aldım ve sünnet babında o merkezlere her şeye katlanarak gittik.Bunda hem mesuliyet var ve hem de hizmette istihdam var.Bu bablarda diğer zeminlerde konuştuğumuz gibi ceza ve tutuklu evlerinde de  konferanslar vermekteyiz. Fakat Afyon canibinden bilhassa oranın ceza evi yetkililerinden davet olunca bir anda  çok duygulandım gözlerim  yaşlarla doldu..Bir yandan hamd-ü sena bir yandan da hatıralarını hem canlı ve hem de eserlerden okuduğumuz Hz.Bediüzzamanın ve mümtaz talebelerin 1948 lerde  kaldığı ve yargılandığı  ve korkunç işkencelere maruz kaldığı  Afyon ceza evi.
Burayla ilgili  çok hatıra kayıtlarımız var.Bunlardan bir tanesi  bizim mahreç ve kıraat hocamız merhum Halıcı Sabri ağabeyimizin anlattıkları idi.Bunları dinledikçe oranın o tarihlerde ne kadar korkunç bir imha yeri olduğu tarihe kayıt düşüyordu.”Hz..Üstad zehirlenip öldürüldü dediler ,bunun üzre Hz.Bediüzzamanı görmek için her yolu kullandım ve onun kaldığı yere bir dost gardiyan beni götürdü.Gördüğüm manzarayla   ağlamaya başladım.
…Büyük bir oda zeminine su dökmüşler ıslak ve don,camlar kırık ve eksi 36 derece ayaz ve soğuk .Hz.Üstad odanın bir köşesinde dizlerini ellerininin arasına almış ve kendi yorganına sarılı duruyordu.Benim ağladığımı ve geldiğimi görünce zor anlaşılır bir ses tonu ve şark şivesiyle “Sabri kardaş ağlama beni ağuladılar ve zındıka komitesi beni burada zülmen öldürmek istiyorlar ,ama beni öldüremeyecekler ve ben kendi vadem ile vefat edeceğim,kader-i ilahi bu zındıklara müsaade etmeyecektir.,merak etmeyin ..”


Ben ağlayarak üstadım  bu zulüm bitmeyecek mi ? deyince  bana hitaben “ Sabri kardaşım sen “üsrün yüsrayı' göreceksin [1] buna inan”dedi ve dilini çıkararak “bak dilim ne haldedir”baktım dili şişmiş ve bembeyaz idi.Bütün bunlara rağmen yanında bulundurduğu abdest ibriğınden buhar çıkıyordu ve yanında hiç bir ısıtma aletide yoktu.Ellerini öptüm oda anlımı öptü helallaştık ,geldim arkadaşlara dedim ; Hz.Üstad burada görünüyor ama o başka mekanlarda yaşıyor ,ibriğınden buhar çıkıyordu.Üstada ve bizlere bunlar bir şey yapamayacaklar ve yapamadılar.
Bizler ceza evini hz.Üstadın manevi tasarrufu ve Cenab-ı Allahın yardımıyla  tam bir medrese-i yusufiye tarzına döndürdük .Mahkumlarla dersler yapıyoruz ve   hapishaneden tam 163 adet “bıçak kama ve şişler”topladık bunlar ceza evine çeşitli yollardan girmiş.Bunları ceza evi infaz savcısına ve müdürüne götürdük ve dedik ki sizler yani mahkeme bizleri “163 ncü maddeden” cemiyetçilikten laiklikten vs.den yargılıyorsunuz ,alın size 163 tane kesici ve öldürücü alet.Bilin ki Hz.Üstad ve bizler bu vatanın ıslahı ve irşadı için çabalıyoruz,başka gayemiz yoktur..Yetkililer donup kaldılar ve bizlere yakın oldular.


Makaleye sığmayacak hatıralar var.Yine aynı mahkemede yargılanan Nurun büyük avukatı  Ahmet Feyzi Kul ağabeyin hatıraları ve babasına yazdığı bir mektuptan dolayı İstanbul hukuk fakültesinden karga tulumba celb edilen ve 48 gün tutuklu bulundurulan Mehdi Halıcı ağabeyin hatıraları ve üstadın ellerini öpmesi ve duasını almaları var.Bunların düşünerek ve Rıza-i Bari olarak Afyona intikal ettim ve mezkur ceza evinde mahkumlara yetkililerin de iştiraki ile  “İslam ve kardeşlik” başlıklı bir konferans verdik ve onların yemeklerinden de yedik harika bin gün oldu.Dağıtılan risaleler ayrı bir güzellikti ..
Akabinde Afyon Hapishanesinden sonra, “Yeni Asya İlme Hizmet Vakfı”nı dolduran hazuruna “İnsan ve insanın mahiyeti “başlıklı bir konferans ve  merkezi Sadık bey Köyünde ve merkezi yeni camiinde ilköğretim son sınıf öğrencilerine ve yetkililere  “Müjde Peygamberi” başlık seminer verdik.Tefekkür ettim 1948 nere 2013 nere? Hamd-u senalar olsun Allahımıza..


Bu vesile ile ve bu hizmete medar olan başta Müdür Muzaffer beye ve gardiyan Gökhan ve Müslüm kardeşlerime ve Hakkı hocaya,  Hüseyin ve Mehmet ağabeylere ve Ahmet, Hasan,Murat ,ve ömer kardeşlerime  binler tebrik ve teşekkürler..
[1] İnşirah suresi 5-6. ayetler. (Gerçekten her zorluktan sonra kolaylık vardır..)


Yazarın Diğer Yazıları