ARTIK REKLAMCILAR KENDİNİ YENİLEMELİ

Mecralar reklam almada sorun yaşıyorlar. Bu yüzden kendileri reklam almak için ayrı ekip kuruyorlar ve koşturuyorlar. Sonra firmanın reklam ajansıyla ya da reklam plasiyeriyle aynı yerde, aynı anda karşılaşırlar. Plasiyer ve mecra bakışır ve çatışmaya başlar. Firma bunu hisseder, duyar, yaşar ve haliyle arada kalır.
Bir iş adamı böyle bir durumda ne yapar?
İşine odaklanmış bir iş adamı, rasyonel düşünür ve reklam firma stratejisine uygunsa verir ya da vermez. Ama arada kalmaz.
Bunun aksine duygusal olarak düşünen firma da ya verir ya da vermez. Ama arada kalmaya devam eder. Böylece içinden çıkılmaz filmin içine girmiştir artık.  Bu film böyle de devam etmez ve bir gün iş adamına tak eder. Sıkılır ve tiksinir hale gelir. Neden tiksinir? Ondan bundan değil! Reklam cümlesinden, reklam kokusundan, reklamcıyım diyenden.
Ona reklam ve reklamcı denmesin yeter!
Kim kaybetti bu durumda? Ne reklam ajansı, ne plasiyer ne de mecra! Herkes kaybetti. Kazananı yok yani.
Böyle bulanık hale getirilmiş, güvenin yerin dibine girdiği bir ortamda herkes herkesten korkar hale geliyor.
Bu sinsi ortamdan kimse markanın çıkmasını beklemesin. Ulusal ya da uluslararası markaların Konya medyasına reklam vermesini veya reklamcılarıyla iş yapmasını beklemesin.
Kimse kimseye güvenmiyor!
Firma reklam vermediği zaman kafasının rahat olduğunu düşünüyor. Aslında kurtulmak için öyle diyor. Reklamsız onun da damarı kesik kalıyor. Bir nevi yavaş yavaş ölüme terk ediliyor.
Mecralarımızda değerlerinde reklam satamıyorlar. Belki çok ucuza bile satmakta zorluk yaşar hale geliyorlar.
Reklamcılarımızda ne yapacaklarını bilemez halde kimseye güvenmez halde sessizleşiyorlar.
Çözüm ancak herkesin bunları masanın üzerine yatırmasıyla ve asgari müşterekte buluşmasıyla çözülür. Çözüm dışarıdan gelmez. İçeriden gelir.
Buraya bir katkı sağlayım. Mecralar geri dönüşü önce başlatmalılar. Ne demek bu?
Mecraların kime ulaştıklarını reklamverenlere ve reklamcılara göstermesi gerekiyor. Kim izliyor, kim dinliyor, kim görüyor, kim okuyor? Bu sorular reklam geri dönüşü için şart. Konya bunları söylemeye başlarsa çok ileri sıçrar. Ha gayret!

RADYOLARDA İLK
Belediye Başkanımız Tahir Akyürek ilk defa radyodan sesini duyuracak. O şansta bizim ilk programımıza kısmet oluyor. Çarşamba günü Konya'da bir ilk gerçekleşiyor. Aslında Avrupa'da ve Amerika'da radyo çok etkilidir. Ünlüler, siyasetçiler, futbolcular açıklamalarını radyodan yaparlar. Baksanıza Fenerbahçe'nin eski futbolcusu radyodan başka takımlarla görüştüğünü açıklamıştı. Amerika'da siyasi adaylar ilk açıklamalarını radyodan yaptılar. Bu bir başlangıç olur ve radyo reklam medyasının Sinderella'sı olmaktan çıkar.

BEYŞEHİR MARKA
Beyşehir yabancı ülkelerin elinde olsa turist kaynardı. Biz hala farkında değiliz. Sadece Beyşehir'lilerin bildiği bir yer olarak duruyor. Balık severleri de ekleyebiliriz. Son yıllarda fotoğrafçı ve dağcıları da duyuyorum. Gerçekten Konya marka paketinde olması gereken bir yer. Konya'ya gelen yerli ve yabancı turistlere kesinlikle gösterilmesi gereken bir yer. Mazeretsiz!
Selçuk Üniversitesi Ali Akkanat Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu Müdürü Doç.Dr.Ali Alagöz'ün davetiyle Perşembe günü Marka Şehir kavramını orada paylaşacağım. Konya'nın bütünüyle daha komple bu kavrama yatırım yapması lazım. Hak ediyor çünkü.


Yazarın Diğer Yazıları