Andımız-Adaylar- Sosyal İftira

Türkiye'nin önemli gündemleri var. Suriye meselesi, ekonomi, Cemal Kaşıkçı cinayeti, Amerika ile ilişkiler vs. Bunca gündemin arasında 2013 yılında kaldıran andımızın Danıştay'ın değişikliği iptal kararıyla yeniden okunmasının yolu açıldı. Tabiî ki yargı süreci devam edecek. Şunu sormamız sanırım yargı kararını etkilemez. Bunca Türkiye'de önemli mesele varken nasıl olurda provokasyon kokan böyle bir karar alınır? Sadece bu değil tamda yerel seçim süreci hızlanmışken AK Parti ve MHP arasında bir ittifak söz konusuyken böyle bir kararın çıkması siyasi bir operasyon mu yapılıyor? Sorusunu aklımıza getiriyor. Yargının görevi, yürütmenin verdiği kararların yasa ve anayasaya uygun olup olmadığına bakmasıyken, siyasi iradenin verdiği kararı yok saymak neyin nesidir? Yargı bağımsızlığını konuşurken toplumu ayrıştıracak, tartıştıracak ve gruplaştıracak kararların çıkmasını da bırakın eleştirelim. Burada mesele içerik değil. İçerikte ne olması gerektiği yada okunup okunmaması değil. Burada mesele 5 yıl önce alınmış kararı iptal ederek böyle bir zorlu süreçte gündeme getirilmesi. Hükümet sorumluluğunu bilmeli, millet sorumluluğu bilmeli derken unutulmamalı ki yargıda sorumluluğunu bilmelidir.

Cumartesi günü AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş Konya'daydı. Yerel seçimlerde adayları 5 kriterde değerlendireceklerini söyledi. "Tevazu sahibi, adaletli, ehliyetli, liyakatli ve millete sadakatli” adaylar olacak. Bu kriterlerin hepsi bir arada bulunur mu bilemem ama bulunursa bu millet başının üstünde gezdirir emin olun. Bu özellikleri taşıyan insanlar aday adaylık başvurusu yapmazlar. Çünkü bu yapıda olan kişiler kolay kolay göreve talip olmazlar. Bundan dolayı partiler kendi adayını kendi bulup teklif etmelidir. Kabul etmeyenler de ikna edilmelidir.

Sosyal medya mecrası kadar iftira ve yalan dolu bir mecra görmedim. Toplumun büyük kesimi bu mecrada olunca bizlerde iletişim dünyasında olmamız hasebiyle bu iletişim alanında da olmak zorunda hissediyoruz kendimizi. Lakin bu platform kadar yalan ve iftiranın olduğu başka iletişim alanı yoktur. Denetim olmayınca üniversite mezunundan, ilkokul mezununa, çocuğundan yaşlısına, vatanseverinden, hainine, dindarından ateistine kadar her türden insan var burada. Siyasi görüşlerini yada kendi ideolojilerini kabul ettirme adına yalan olduğunu bile bile karşı tarafa çamur atma anlayışı oldukça fazla. Örneğin son dönemde Meclisin en genç vekilinin fotoğrafını paylaşıp aşağına da”22 yaşında vekil oldu, 2 yıl sonra emekli olacak” denilerek ekonomik olarak zor süreçlerden geçtiğimiz bu günlerde milletin sinir uçlarıyla oynanıyor. Halbuki bir vekil sizin bizim gibi yaş ve prim gün sayısını tamamlamak zorunda. Bu durumu anlamak için bir vekilimizi aradım. Kendisi 3 yıldır vekillik yapıyor. "Şuan vekilliğim sona ermesi halinde 2030 yılından önce emekli olamıyorum” dedi. Tabi bu tür paylaşım yapanlara her ne kadar doğrusunu söylesek de fayda etmiyor. Olayı bilmeyerek refleksle paylaşanlar kaldırsa da maalesef iyi niyetli olmayanlar ısrarla paylaşmaya devam ediyor. Bunu "sosyal medya değil, sosyal iftira” olarak ifade ediyorum. Sosyal medya mecrasını kullanma zorunluluğu da sanırım bundan geliyor. Meydanı hainlere, iftiracılara, ahlaksızlara bırakmayalım. İyiliği, sabrı, doğruyu, güzellikleri, vefayı, kaynaşmayı her daim paylaşmaya devam edelim. Eyvallah…


Yazarın Diğer Yazıları