KAPALI KUTU AÇILDI...

Torku Konyaspor transferler yapıyor.. Hiç de bildik isimler değil..  Herkes bir birine soruyor "transferler nasıl" diye ?.

Bilmiyoruz çünkü.. Bu transferleri yapanların "bir bildiği vardır" diye düşünüyoruz.

Takım kampa giriyor.. Hazırlık maçları yapıyor.. Yine bildiğimiz yok. Konyaspor deyim yerindeyse adeta tam bir kapalı kutu..

TSYD Ankara kupasına geliyoruz.. Önce Gençlerbirliği'ni, ardından da kendisi gibi, 1. ligden beraber süper lige yeni gelen ekibi Kayseri Erciyes'i yenerek kupaya uzanıyoruz..

.. Ve Süper Lig kapısı aralanıyor.

Biz bu ligin yabancısı değiliz. 2 yıllık molanın ardından "Evet nerede kalmıştık" diyerek, ligin ilk maçı olan Fenerbahçe maçına çıkıyoruz.

Maçta önce, yine o klasik eziklik ve güvensizlik duyulan "fener 3 atacak, 5 atacak" şeklindeki sinir bozucu laflar ortalıklarda dolaşıyor."

"Maç masada değil, sahada oynanır" diyerek, bu lafları kulak ardı ediyoruz..

Maç saati gelip çatıyor.. Önce Fenerbahçe; bir ardından, iki derken skor 2-0 oluyor..

Devre arası.. Yine moraller bozuk.. Fenerbahçe "bir iki gol de ikinci yarı atar, Arsenal maçı öncesi üzerine yatır" düşüncesi herkesin kafasında..

Uğur Hoca ikinci yarıya çıkarken takıma ilk hamlesini yapıyor.. İshak'ın yerine Ömer Ali'yi, A.Kerim'in yerine de yeni transfer Mehmet Uslu'yu oyuna alıyor..

Maçın ikinci yarısı başlıyor.. Takmdaki bu değişiklik fayda etmiş ki, yeşil beyazılıar ilk yarıya oranla daha iyi ve organize ataklarla rakibi üzerindeki baskısını hemen hissettiriyor..  Konyaspor sağlı sollu ataklarla rakip kalede gol arayan ekip haline geliyor.

Rakibinin bu ataklarına güya kesmek isteyen Ersun Yanal, önce Alper'in yerine genç Salih'i, ardından da Kuyt'un yerine Webo'yu oyuna sürüyor.

Kalesi baskı altında olan Ersun Hoca'nın bu çılgınlığı ile konuk ekip üçlü forvete dönüyor ve Konyaspor'unda ekmeğine yağ sürülüyor adeta..

Bu kez son kozunu oynama sırası Uğur Hoca'ya geliyor.. O zamana kadar bir varlık gösteremeyen eski Adanalı Mbamba'yı oyundan alıp, koşan, rakibine baskı yapan Recep Aydın'ı oyuna aylıyor..

İşte bundan sonra da oyunun kimliği de, kişiliği de değişiyor, birden bire.. Her ne kadar kaçan bir penaltı olsa da yine de Kartalların morali bozulmuyor..

Atak üstüne ataklar  gelmeye başlıyor. Fenerbahçe kalesi yoğun abluka altında kalıyor.. O ana kadar kalesinde panterleşen Fenerbahçe kalecisi Mert, önce Borek'in, ardından da Ali Çamdalı'nın gollerine engel olamıyor.

Son noktayı da;o bizim bildik, ne zaman ne yapacağı belli olmayan Recep'imiz 87. dakika da,koyuyor..

Fenerbahçelilerin gardı, bir anda Konya Atatürk Stadının zeminine düşüyor. Konya'ya 3-5 atmaya gelen o milyon dolarlık  ayakları, "haydi yürü Konyalım" havası ile yolcu ediyoruz..

Torku Konyaspor'un gerçek kimliği ve kişiliği de böylelikle Fenerbahçe maçında ortaya çıkıyor. O bizim "kapalı kutu"dediğimiz Torku Konyaspor'la da nihayet tanışmış oluyoruz.

Biz inanıyoruz.. Torku Konyaspor, Fenerbahçe maçının ikinci yarısındaki gibi oynasın yeter ki.

Yenemeyeceği takım yok,  yenilmeyecek takım da..


Yazarın Diğer Yazıları