KİME OY VERELİM

 

 

Esmalardan yansıyan en güzel "Selâm” üzerimize olsun.

 

Geçenlerde bir okurumuz: "Böyle ilginç başlıkları nereden buluyorsun azizim!” diyerek beni mutlu etti. Tabi yazılara uygun ve dikkat çekici isimler bulmak önemlidir. Hepimizi, incelikle "kopyala/yapıştır” için motive eden, bu devirde ambalaj önemli. Bugün sizlerle paylaşacağım konu naif, sıradan ama güncel bir başlığı hak ediyor. Az ya da çok tanıyanların bildiği üzere, bendeniz "apolitik” bir insanım. Seçimlere de epey vakit var. Peki, bu "oy” meselesi ne…

 

Sizlere bir izafiyet (görecelilik) çerçevesinden bahsedeceğim. Ara sıra rahmetle andığım Hoca bu konuda "sen de haklısın!” felsefesini sunmuş bizlere. Herkes kendi bakış açısından, kendi gözünden gördüğünce haklı. Son yıllarda iletişim eğitimlerinde önemli bir başlık olarak geçen soru: Kime göre, neye göre? Hepsi aynı kritik noktaya işaret ediyorlar. Yaptığımız seçimlerde hangi tarafı haklı buluyoruz? Uzun lafın kısası bizim oyumuz kime?

 

İzafet çerçevesi, kuantum düşüncesine eklenen pozitif bilim katkılarıyla daha çok inanılır hale geldi. Stabil ortamda yapılan bir deney "gözlemci” varsa farklı, yoksa daha farklı sonuç verdi. Bunu defalarca tekrarlayan bilim insanları her seferinde iki ayrı, bağımsız ve çelişik durumla karşılaştılar. Belki bundan sonra ikiden fazla sonuç da elde edilebilecek (iki artı iki için olası sonuçlar karmaşası). Buraya kadar entelce veya fazla akademik bulduğumuz konu şimdi daha tuhaflaşıyor. Bizim hangi tarafından baktığımıza göre sonuç değişiyor!

 

Tombala oynayanlar bilir, taşlardaki dokuzun ve altının alt taraflarında çizgi vardır. Bu çizgi olmasa ortalık karışabilir. Kim nasıl görmek isterse öyle okur o rakamı. Arabalarında beyzbol sopası taşıyan sporseverler gibi yanlış anlaşılabilirler. O nazenin ruhlu, kibar yiğitler maganda veya zorba sanılabilirler. Nitekim siz ne derseniz deyin muhatap olduğunuz kişi kendince neyi anlamak isterse onu anlayacaktır. Gerisi zamandan israf, lafı güzâf…

 

Atalar, "bükemediği bileği öpecek” kadar mert olmak gerektiğini iletmişler. Bize düşen hangi bayrağı sallıyorsak sonuna kadar o dava için mücadele etmektir. Fikirlerimize katılmayan, biz gibi yaşamayan kişilere de hayat hakkı tanımaktır. Benzer gen dizilimiyle ve benzer şartlarda yetişsek belki biz de karşı taraf gibi olacaktık? Sistemullah bizlere "insaf” sahibi olmayı emir ve tavsiye eder. Yani kantarın topuzunu kaçırmadan, mutedil (dengeli) olmalıyız.

 

Sonuçta "oy vermek” bu noktada tarafını ilan etmektir. Kimi çok seversek, kime çok inanırsak onun yolunda olmamız da o kadar anlamlı olur. Ancak duyguların altında yatan düşünceleri ve onları doğuran şartları göz ardı etmemek gerekir. Rakipleri aç kalmasın diye onlara döner bıçağıyla giden insanlar gibi sevecen olalım. Kendisine psikolojik ve fiziki şiddet uygulayan eşini savunan kadınlar gibi cesur olalım. Eğilip bükülmeyelim fanatik olalım!

 

Bence bırakalım taraftar olmayı, cidden stresli iştir taraf olmak. Eğitimi düzeltsen ekonomi yoldan çıkar, silahlanalım desen tarım kontrolden çıkar. Takım oyuncuları sürekli değişirler. Bizler oyumuzu olabildiğince tarafsız ve adil maç yöneten hakemlere verelim(!)

 

Hayra karşı geliniz.


Yazarın Diğer Yazıları