BİR KONYA ÇOCUĞU ŞAİR CEMAL OĞUZ ÖCAL
AKŞENER NEYİ BAŞARDI?
GÜNÜMÜZ SORUNLARINDAN İLETİŞİMSİZLİK
GENÇLİĞİN GELECEĞİ-GELECEĞİN GENÇLİĞİ (TÜRKİYE YÜZYILI MAARİF MODELİ)
Dezenformasyonla mücadele ediliyor mu?
Evlilikte Güven
Hardal Tanesi
DİL KÜLTÜR İLİŞKİSİ
ULU CAMİİ
TÜRKİYE SELÇUKLULARI VE KONYA KİTABI
Şiir
Gerçekten ‘fahiş fiyat’ var mı?
İSLAM DÜNYASI NEDEN DÜZELMEZ VE NASIL DÜZELİR? -2-
Yaz lastiği zamanı geldi
ÇANAKKALE GEÇİLDİ Mİ?
RAMAZAN AYINDA SAĞLIKLI BESLENME
Reyhanlı'da meydana gelen saldırıda 51vatandaşımız hayatını kaybetti. Onlarca kişi yaralandı. Saldırıdan sonra kaybolan kişilerle birlikte sayının daha da artması muhtemel görünüyor. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına sabırlar diliyoruz. Birilerinin Türkiye'nin mazlum Suriye halkının hakları için yaptığı girişimlerden son derece rahatsız olduğu, bu rahatsızlığı uğruna kadın, çocuk demeden masum vatandaşlarımızı hedef almaktan çekinmeyecek kadar, gözünü kararttığı ve saldırının bir yönüyle Suriye'de ki karışıklıkları Hatay'dan başlayarak Türkiye'ye de sıçratma tehdidi olduğu ortadadır. Bu durumda bize düşen birlik ve beraberliğimizi korumak birbirine daha fazla kenetlenmektedir. Gerek Reyhanlı'da gerekse ülkemizin diğer bölgelerinde bizi birbirimize düşürmek isteyenlere karşı her zaman uyanık olmalıyız.
Yaşanan saldırıdan sonrada Türkiye, Suriye'de kanın durması için uluslar arası hukukun sunduğu imkânlar ölçüsünde elinden geleni yapmaya devam etmelidir. Hükümetin akan kanın durması için yapılan girişimlerine karşı muhalefetin ''Senin Ne İşin Var Suriye'de'' diyerek ortaya koyduğu tepkiyle, yaşanan saldırı yan yana konulduğu zaman Hükümete zulmü izlemeye yönelik bir mesajın dayatıldığı görülmektedir. Ancak unutulmamalıdır zulme sessiz kalmak zalimin yanında yer almaktır. Ana muhalefet bu süreçte eli kanlı Esed'ın yanında bir görüntü vermekte ve maalesef bir sınavı daha kaybetmiştir.
Komşu evin sarhoş, ayyaş, zalim reisi; karısını, annesini, çocuklarını boğazlarken komşu olarak bize düşen benim evim değil komşu kendi evinde istediğini yapabilir şeklinde olamaz. Biz haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır buyuran bir Peygamberin ümmetiyiz. Vatan şairimiz Mehmet Akif'in ifadeleriyle;
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu
diyen bir Milletin fertleriyiz. Zulüm karşısında susamayız. Öte yandan Türkiye'nin bölgede ki ve İslam Dünyasında ki konumu itibariyle mazlum Suriye Halkı ile olan hukuku bir komşuluk ilişkisinin çok ötesindedir. Türkiye Peygamber emaneti halifeliği bi hakkın yürütme gayreti içinde olmuş, bölgeyi yıllarca hakimiyeti altında tutmuş, Osmanlı Devletinin mirası üzerine kurulmuştur. 431 Sayılı Hilafetin İlgasına Dair Kanunda bile ''Hilafet Hükümet ve Cumhuriyet mana ve mefhumunda esasen mündemiç olduğundan Hilafet makamı mülgadır.'' denilmek suretiyle aslında istemeden olsa da Türkiye Cumhuriyetine ve Hükümetine bu anlamda mazlum Müslümanlara sahip çıkma noktasında bir sorumluluk bizzat 1924 tarihli bu kanunla verilmektedir.
Yurtta Sulh Cihanda Sulh çevremizde ve dünyada yaşananlara karşı kafalarımızı kuma gömmekle olamaz. Sulh ancak huzurun tesis edilmesinin gönüllerin fethedilmesinin bir neticesidir. Türkiye sınırlarının çok ötesinde bir ufukla insanlığın huzuru için Ortadoğu'ya ve Dünyaya dair stratejiler üretmeye, çalışmalar yapmaya devam etmelidir.İnsan olmaya dair değerlerin ve Türkiye'nin mevcut siyasal sınırlarının korunması da bu çalışmaların yürütülmesine bağlıdır.
Özgürlüklerin Genişletilmesi Ve İç Güvenlik Paketi Neler Getiriyor?
Bayrak Hadisesi ve Çözüm Süreci
Milli Bir Yayıncılık
Tehlikenin farkında mıyız ?
Önce Kardeşiz
Fıtratla Oynama
Devlet İle Millet Kucaklaşıyor
Gönüllere Giden Yol
17 Eylül 1961
28 Şubat (II)