KÖTÜDEN DAHA KÖTÜ

Bir tarafta ligden düşmemek için çırpınan Gaziantepspor, bir tarafta son maçlarda oyunundaki yükselişiyle ligi üst sıralarda tamamlama potansiyeli olduğunu gösteren, kalan maçlarda istenilen sonuçları aldığında ligi üst sıralarda tamamlama ümitlerimizi yeşerten Atiker Konyaspor… Bu maç için hiç kimse Atiker Konyaspor'un mağlubiyetini aklına getirmemiştir.

Maça bakıldığında bu sezon ligde oynan tüm maçların en kötü maçıydı ifadesini kullanmak hiç de yanlış olmaz. Her iki takımda kötü oynadı. Futbol adına izlenilesi görüntü oluşturamadı. Her ne kadar üç gol oluşmuşsa da üretilebilen, oyun gereği oluşan ve planlanan atak sonucunda gerçekleşen tek bir gol pozisyonu dahi yoktu.

Bülent Uygun'un motive etmeye çalışan açıklamaları ile takımını bu maça hazırlama çabaları olsa da bu maçı kazanacaklarına Gaziantep tarafının dahi inandığını sanmam. İnanmadıkları bir maçtan kötü oynamaları için sıkı sıkıya tembih yapılsa bundan daha iyi oynayacak kadar fazlasıyla kötü oynayan Atiker Konyaspor olunca ligde kalabileceklerine dair büyük bir inanç oluşturan galibiyet elde edip gittiler.

Takım olarak oldukça kötü bir oyun sergilendi. Bunda her futbolcunun eşit sorumluluğu olacaktır. Gösterdiği performansla milli takıma niye alınmıyor diye sorguladığımız, takımın en güvenilen futbolcusu durumuna gelen Ali Çamdalı'nın bu kadar geriye gitmesini görmek inanılır gibi değil. Gelişen atakları yavaşlattığını, takım içindeki yönlendirmeleri ile diğer oyuncuların performansına negatif etki ettiğini belirtmek artık bir gereklilik olmuştur. 

Driplingleri, topu rakip sahaya hızlı taşıması ile takım içinde olmayan özelliği yansıtması ve takım oyununa çeşitlilik getirmesi adına önemli gördüğüm Fofana bu özelliklerini hiç gösteremedi. Sanki ayarlarıyla oynanmış gibiydi. Topu sürüp ileri taşımakla pas vermek arasında gidip gelen, kendini pas verme zorunluluğunda hisseden ve bu git-gel arasında verdiği paslarda gerekli verimliliği sağlamayan bir Fofana vardı sanki.

Atılan gollere bakıldığında üretilerek atılan gollerden ziyade rakibin ikramları ile oluşan goller olduğunu görürüz. İlk golde Kaya'nın çok hatalı çıkışı, Skubiç'in etkisizliği söz konusuydu. Yenilen ikinci golde ise defansın birlikte hareket edemeyerek hat oluşturamaması ile rakip futbolcunun ofsaytta bırakılamayışı etkiliydi. Atlan golde ise Skubiç'e gereksiz yere kafa atıp penaltıya sebebiyet vermesi etkiliydi.

Atiker Konyaspor bırakın pozisyonu rakip ceza sahasına girmeyi dahi başaramadı. Bu durum Gaziantepspor defansının etkili olmasından kaynaklanmış gibi gözükse de asıl sebebin Atiker Konyaspor'un zorlayamayışından, paslaşmaların gereği gibi yapılmadığından, gerekli serilikte pas organizasyonları olmayışından kaynaklandığını düşünüyorum. İkinci bölgeden üçüncü bölgeye geçişlerde her zaman hızlı olmayan Konyaspor bu maçta biraz daha yavaş kalınca  Gaziantepspor defansta başarılıymış gibi gözüktü. Bu maça dair dikkatimi çeken husus pası alacak oyuncunun pas kanalına koşmaması veya gelmekte geç kalmasıydı. Bu da gereksiz ve anlamsız top kayıplarını çoğalttı.   

Atiker Konyaspor ilk kez mağlup olmuyor. Elbette başka mağlubiyetlerde olacak. Kötü oynayan rakibi karşısında çok daha kötü oynayarak mağlubiyetin gelmesi düşündürücü… Haftalar kala her şey bitmiş tarzda, bu maçta nerden çıktı der gibi bir anlayışla futbolcuları sahada görmek üzücü. Kendi potansiyellerini inkar ediyorlar. Geçen sezon ki başarılarını küçümseyenlere prim veriyorlar. Muhakkak ki ilgililer tartışacak, hataları belirleyecek ve çözüm üretecektir. Beklentimiz bu yöndedir. En azından yakalanılan kupa hedefinin ıskalanmaması gerekiyor. 

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları