Okul yeteneği öldürüyor mu?

Okullar, teorik yani kuru bilgi öğretilen bir yer mi yoksa okulların pratik işlevi de var mı?

Okulda öğretilenlerin hayatta karşılığı ne?

Geçenlerde bir köy muhtarından bir cümle duydum, diyordu ki muhtar köylülerle sohbet ederken:

"Okul, çocuklarımızdaki yeteneği öldürüyor…”

Ardından devam ediyor;

Çekirdekten yetişmek gibisi var mı?

Muhtara katılanlar oldu, karşı çıkanlar oldu ve sohbet fazla uzun sürmeden berabere sonuçlandı.

Milli Eğitim şurasında alınan kararlara ve Cumhurbaşkanımızın son açıklamasına da bakacak olursak;

Meslek Liseleri hayatın tamamen içinde olacak ve kimse ara eleman bulamıyorum diyemeyecek.

Meslek Liselerinden yetişen öğrenciler aynı zamanda staj da yaparak yani işi pratiğe dökerek öğrenecekler işlerini.

Elbette bunlar sevindirici gelişmeler, umulur ki en kısa zamanda işlevsel hale gelir.

Peki, Meslek Liseleri dışındaki öğrencileri hayata hazırlamak için okulun işlevi var mı?

Yoksa okul, kuru bilgilerle öğrencileri yetiştirip hayata salar mı?

Liseyi, üniversiteyi bitiren öğrencilerin herhangi bir dayanak olmadan -mecbur kalacak olsalar- yalnız yaşamaları mümkün mü?

Soruların ardı arkası kesilmiyor, şöyle devam edelim…

Liseyi bitiren bir öğrenci, üniversiteyi kazanırsa, yanında hiç kimse olmadan bir başka şehre gidip üniversiteye kaydını yaptırabilir mi? Evini tutup eşyalarını alıp evine yerleştirebilir mi? Özellikle erkek öğrenciler için soruyorum bu soruyu…

Bırakın evi, yurda kayıt yaptırıp yerleşebilir mi tek başına?

Etrafımıza baktığımız zaman bundan yaklaşık otuz sene önce üniversiteyi kazanan her yüz öğrenciden altmış yetmişi tek başına üniversitesine gider, şehrinden evini tutar, eşyalarını da yerleştirirdi.

Şimdi bu oran tam tersi oldu.

Okullar mı işlevsiz hale geldi, zaman mı değişti, aileler yalnız başına başka bir şehre göndermek için liseyi bitiren çocuklarına güvenemiyor mu?

Eğitime kafa yoranların bu sorulara da kafa yorması gerek aslında.

Müfredatta yapısal bir değişikliğe gidilmediği halde öğrencilerde neden özgüven eksikliği baş gösteriyor fazlasıyla?

Bırakın liseyi bitiren genci, üniversiteyi bitiren ve memur olarak atanan bir genç bile yanında ailesi olmadan bir başka şehre gidip ev tutamıyor, ev yerleştiremiyor.

Eskiden imkânlar oldukça kısıtlı iken özgüven daha fazlaydı, imkânlar arttıkça özgüven de kayboldu.

Çağın getirdikleri mi demeliyiz, çağın götürdükleri mi demeliyiz, ne diyeceksek diyelim ama bu gidişata bir dur demeliyiz.

Üniversiteyi bitiren genç önceleri evlenme hayalleri kurarken şimdi kendine ev bile tutamayacak hale gelmiş.

Sorunlar birbiriyle nasıl alakalı görüyorsunuz…

Evlenme yaşı kırklara dayanmış, bu da bahs-i diğer ve önemli bir konu aslında.

Özgüven eksikliğinin aile mefhumuna da doğrudan zararı var.

Çağ getirdiğinden fazlasını götürüyor ve biz de seyrediyoruz sanki…


Yazarın Diğer Yazıları