AK Parti Doğuyu Neden Kaybetti?

Seçim sonuçlarının oluşturduğu ilk şoku üzerinden atmaya çalışan Ak Parti’de yavaş yavaş “biz nerede hata yaptık” demenin vakti geldi sanırım. Evet 13 yıl bilfiil kesintisiz iktidarda olmak zordur. Parti genel başkanı değiştirerek gidilen ilk seçimlerde halkta mutlaka bir adaptasyon sorunu yaşanır. Bu sorun belirli miktarda kayıplara da yol açabilir.
Ak Parti’deki kaybı sadece bu nedene bağlamak elbette doğru değil. Hatta muhalefette olmalarına rağmen elde ettikleri oy oranlarına bakıldığında Ak Parti’yi aldığı yüzde 41’lik oyla başarılı dahi gösterebiliriz. Zafer sarhoşluğundaki HDP de hiç kusura bakmasın yüzde 9’lu oylarını 4 puan artırmaları onların başarısı değil. 1 puanı dış güçlerin oluşturduğu 7 düvel koalisyonundan, 1 puanı Nişantaşı destekli CHP entellerinden, 1 puanı paralelden, 1 puanı da baraj ajitasyonundan emanet alarak hayatlarında bir daha ulaşamayacakları bir oy oranına ulaştılar. Burada kimse  sandık ve seçim güvenliği realitesini unuttuğumu sanmasın. Belki bir başka yazıda bu konuya değinmem gerekecek.
Gelelim Ak Parti’nin doğu politikalarına. Ben seçim dönemi boyunca doğu ve güneydoğu Anadolu illerinin tamamına yakınını gezdim. Sadece birkaç ildeki milletvekili seçimiyle ilgili gözlemlerimi aktarmak istiyorum.
Fırat’ı Kömürhan köprüsünden geçer geçmez yol boyunca hizmet veren meşhur kavurmacılardan birine gecenin saat 02.30’unda vardık. Siparişimizi verirken siyasi havayı sorduk. Resturant sahibi ve garsonlar hep bir ağızdan “ Yasemin Hoca’ya yazık ettiler” dedi. Keban’da, Sivrice’de, Palu’da, Kovancılar’da,  gezdiğimiz her yerde herkes aynı şeyi söyledi. Yasemin Hoca olarak tanınıyor. Asıl ismi Yasemin Açık. Kendisi tıp profesörü. Yıllarca doktor olarak Elazığ’a hizmet etmiş. Halk tarafından seviliyor. Eşi işadamı. İlde 5000 kişi çalıştırıyorlar. Baskil ilçesinde dünyanın en çevreci ve en büyük çimento fabrikalarından birini inşa ediyorlar. Hem il merkezinde hem de ilçesi Baskil ve civarında tulum çıkartacak kadar etkin bir isim. Elazığ’da kime sorsan “4. sıraya bile konsa 4-0 olurdu” diyordu. Sonuç 3-1
Bir sonraki gün Şanlıurfa’ya vardık. Çarşı Pazar dolaşarak Urfalıların nabzını tutmaya çalıştık. Urfa hem Türklerin, hem Kürtlerin hem de Arapların yaşadığı nüfusu 2 milyona ulaşmış üstüne üstlük 1 milyon da Suriyeli mültecinin yaşadığı bir kent. Daha ilk saatlerde nüfus, aşiret, ilçe dengesinin Şanlıurfa’da iyi yapılmadığını görüyoruz. Urfa’da kime sorarsan sor, “İbrahim Toru’ya yazık ettiler” diyor. Ayakkabı boyacılığından işadamlığına uzanan ilginç bir hayat hikayesi var İbrahim Toru’nun. Halk hem bu hikâyeyi hem de kendisini çok sevmiş. Kanalurfa televizyonun sahibi. Aynı zamanda Ak Parti il başkan yardımcılığı yapmış. Hem parti yöneticisi olarak hem de yayıncı olarak Ak Parti’ye büyük katkıları olmuş. Toru, Arap asıllı ve büyük bir aşireti var. Kendisi aynı zamanda aşiretin büyüklerinden. Herkesin iyi gününde kötü gününde yanında olmuş.  Şanlıurfalılar İbrahim Tatlıses’i kastederek ona 2. İbo diyorlar.
Ağrı’da birinci sıra milletvekili adayı Yılmaz Ensaroğlu ile görüştük. Ensaroğlu, “yanlış yaptılar. Ben Ağrılıyım ancak Ağrı beni tanımaz. Ben hiç burada yaşamadım. Parti üst yöneticilerine beni büyük illerden birinde gösterirseniz tamam, ancak Ağrı’da beni göstermeyin. Alınmam darılmam.” dedim, diyor. Ardından ekliyor, “benim yerime Savcı Sayan olsaydı seçilirdi. Çünkü onun Doğubeyazıt’ta büyük bir aşireti var.”
Her ilin benzer bir hikayesi var. Diyarbakır’da görüştüğüm Ak Partililer, seçim öncesinde hiçbir beklentilerinin olmadığını söylediler. Nedenini sorduğumda yanlış tercihlerden dem vurdular. Neredeyse bütün doğu ve Güneydoğu böyle…
Bölge dışında da iki ilden örnek vermekte fayda var. Aday adaylık sürecini yakından takip ettiğim bir ili anlatayım şimdi de… Gümüşhane. Gümüşhane tarihinin en görkemli aday aday tanıtım programına tanıklık etti. Memleketini seven Hasan Kulaksız, Gümüşhaneli işadamları ve sivil toplum kuruluşlarıyla istişareler yaptıktan sonra memleketinde aday adayı oldu. Halk onu sevdi ve inanılmaz bir destek verdi. Hem temayül hem, kamuoyu araştırmalarında ismi hep önde çıktı. İki milletvekili bulunan Gümaşhane’de Ak Parti sıralamayı değiştirdi ancak milletvekillerini değiştirmedi. Eski iki milletvekiliyle seçime girdi ve birini kaybetti. Eski milletvekillerine tepki olduğu bilinen bir gerçek olduğu halde neden böyle bir karar alındığı bilinemedi. Halk da tepkisini sandıkta verdi.
Türkiye’nin büyük illerinden Kayseri’de de durum değişmedi. Kayseri seçimlere 3 Kayserili olmayan adayla girdi. Kayserililerin milliyetçiliği bilinen bir gerçekti.  Birinci sırada çok güçlü bir profil olan Mehmet Özhaseki olmasaydı durum daha da kötü olabilirdi. Kayseri Ak Parti’nin en çok oy ve milletvekili kaybettiği illerden biri oldu. Kayseri Kocasinan’da ise gittiğimiz her yerde Sinan Burhan ismi ön plana çıktı. Sinan Burhan, Kontv Ankara temsilcisi ancak Kayserili. Bir basın mensubu olarak merkez Kocasinan ve köylerine büyük hizmetlerde bulunmuş. Aynı zamanda dernek başkanı olarak bir Kayserili milliyetçiliğiyle  hemşehrilerinin yanında olmuş.  Halk onu da Yasimin Hoca, İbrahim Toru, Hasan Kulaksız’ı sevdiği gibi sevmiş. Beldesi Ebiç ve çevresindeki 45 köy Sinan Burhan’ın aday gösterilmemesine fevkalade tepki gösterdiler. Ak Parti’nin  MHP’ye giden bir milletvekilini 3 bin oyla kaybettiği göz önüne alınırsa , Sinan Burhan’ın ne anlama geldiği daha iyi anlaşılır.
Yukarıdaki isimlerin tamamı, aday gösterilmedikten sonra da seçim süresince memleketlerine giderek partilerine destek vermeye çalıştılar. Ancak kırılan bazı kalpleri tamir etmek mümkün olmadı.
Peki Konya. Ak Parti Konya’da  neden 4 puan kaybetti. Elbette yüzde 65 büyük bir oran. Büyükşehirlerde Türkiye rekoru. Ancak başbakana rağmen 4 puan kaybetmek de iyi olmadı. Ben 50 yaşlarında bir Konyalının tespitiyle Konya’yı anlatmaya çalışayım. Bana Konya’da 4 puanı neden kaybettiğimizi sade anlatımıyla Konyalı vatandaş, “vallahi 4 puanı 4 adaya bağlıyorum. Bizim tanımadığımız halk nezdinde tabanı olmayan, yukarıdan gelme 4 vekil tespit ettim” şeklinde açıkladı. Katılırsınız katılmazsınız. Bir vatandaş tespiti.
Evet kazanınca neden kazandık diye bakılmaz genelde. Kaybedince “neden kaybettik” denilir. Tek başına iktidarı kaybeden Ak Parti’de bir kısmı kendi gözlemlerim olan konuşulanları yansıtmaya çalıştım. Sizden gelenleri gücüm yettiğince yazmaya devam edeceğim.


Yazarın Diğer Yazıları