Bir İftira Ve Sonrası

Türkiye'de en çok içkinin Konya'da tüketildiği yalanı, ulusal düzeyde Konya için uydurulmuş Cumhuriyet döneminin en büyük yalanıdır. Yalandan öte iftiradır.

Öyle bir iftira ki, bu iftiraya yıllarca Konyalılar da inandılar. Çünkü her türlü medya organından öyle bir baskı oluşturuldu ki, böyle olmadığını araştırmaya dahi kimse cüret etmedi. Sonunda Konyalılar olarak "kastedilen içki değildir, alkoldür, Konya kolonya benzeri ürünlerin çok üretildiği bir il olduğundan dolayı alkol tüketimi fazladır” şeklinde bir savunma geliştirdik. Buna da kimse inanmadı.

Peki hakikat ne? Hakikat Konya ve bölgesinin Türkiye'nin en az içki tüketen bölgelerinden biri olduğudur. Konya kişi başı alkol tüketiminde, iller arasında en sonlarda yer almaktadır. Elimdeki bir veriye göre iller arasında 63. sıradayız.

Bu iftiranın hangi zamanlarda ne amaçla atıldığı bellidir. Konyalı da bunu bilir, ülke insanı da… Mesele Konya meselesi değildir. Mesele inançlı insanlar üzerinde oynanan oyunlardır. Aslında içki üzerinden Konya'ya değil, muhafazakâr veya dindar kesime vurulmaktadır.

Konya olarak bu iftiranın izlerini silmekte zorlanıyoruz. Silsek de izi kalmış durumdadır.

Şimdi gelin biraz da kendimizi eleştirelim. Bu iftiranın taban bulmasında Konyalılar olarak bizim hiç mi kabahatimiz yok?

Mesela, dönemin siyasileri neden bu meselenin kocaman bir yalan olduğunu ispatlamak için bir gayret sarf etmemişlerdir? Hâlbuki TEKEL'e bir telefon açmak, hakikati öğrenmek için yeterli idi. Sonra da medya dâhil her türlü yolla bu hakikat ortaya çıkarılabilirdi. Ama yapılmadı. Söylenen yalana kanıldı. Böylece de, iftira önce üzerimize yapıştı, ardından da kalıcı bir iz bıraktı.

Eskiyi orada bırakalım. Bugüne gelelim. Biraz empati yapalım. Bir an için Konyalı olmadığınızı düşünün. Şehirlerarası otobüs veya kendi aracınızla Konya'ya geliyorsunuz. Şehirlerarası yolların birinden gelerek otogara doğru ilerliyorsunuz. Çimento Fabrikası tepesine kadar geldiniz. İleride karşıda dört minaresi ile muhteşem bir cami silueti sizi karşılıyor. Tam da Konya'ya yakışan bir görüntü... Ne düşünürsünüz? Normal karşılarsınız. Çünkü sonuçta Konya'dasınız. (otogar camii-yapanlardan Allah razı olsun)

Biraz daha ilerlediniz. Aman Allah'ım bütün çirkinliği, pejmürdeliği ve iğrençliği ile sayısını bilmediğim ancak 15-20 olarak tahmin ettiğim o meşhur içkili mekanlar. Adına Gazino mu deniliyor, bar mı, veya pavyon mu bilmiyorum. (affediniz bu kültürüm biraz zayıf) Peki şimdi ne düşünürsünüz? Şoke olursunuz değil mi? Çünkü burası Konya…

İki görüntüyü beyninizde bir araya getiremezsiniz bir türlü. Yakıştıramazsınız. Hoşunuza gitmez. Bir derin ah çekersiniz önce… Sonra geçmişten kalan bir iftira gelir aklınıza. "Konya Türkiye'nin en çok içki tüketilen ili” iftirası. Haliyle istemeden hak verirsiniz, inanmak istemezseniz de inanmak zorunda kalırsınız.

Defalarca yazdık çizdik. Ama kimse kılını kıpırdamadı.

Neden kimse bu konu ile ilgili bir şey yapmıyor? Anlamak mümkün değil. Konuşulduğunda herkes hak veriyor, ancak sıra eyleme geçmeye geldiğinde kimse bir şey yapmıyor.

Sadece yolu oradan geçenler değil, bölgedeki iş yerleri ve konutlar da durumdan rahatsız. Mesele sadece görüntü meselesi de değil. Bu bölgede mütemadiyen birçok vukuatın meydana geldiğini yetkililer biliyorlar. Bir medya mensubu olarak bu bölgeden çok sayıda şikâyet aldığımı ve hatta sorunun çözüme ulaştırılması yönünde bir şey yapmadığım konusunda suçlandığımı da söylemeliyim. Tabii bize düşen yazmak, çizmek… Ahdettim, çözülünceye kadar da yazmaya devam edeceğim. Darılan darılsın, kırılan kırılsın.

Konya'ya yakışmayan bu görüntünün bir an önce silinmesi icap ediyor. Bu, Konya olarak hepimizin ayıbı… Hep birlikte bu meseleyi çözmeliyiz.

Çözmeliyiz ki, bu yüz yıllık iftira tarihe gömülsün.

Çözmeliyiz ki, Konya'ya iade-i itibar olsun.

Çözmeliyiz ki, bir daha benzer iftiralar atılmasın.

Daha bir çok iftira var, açığa çıkarılacak…Onları da inşallah zamanı gelince yazarız.


Yazarın Diğer Yazıları