Pandemi sonrasındaki ekonomik çalkantı kendini en çok gıda sektöründe hissettirdi. Tüm dünyada gıda fiyatları yükseldi. Türkiye'de enflasyonun da etkisi ile fiyatlar katlandı. Katlanmaya devam ediyor.
Bu yükselişin vurduğu bir sektör var; yiyecek-içecek işletmeciliği. Yani restorancılık. Eskilerin ifadesi ile lokanta işletmeciliği.
Lokanta işletmeciliği çok zor bir iş. Hijyen gerektirir, hizmette kusursuzluk gerektirir, damak tadını yakalamak gerektirir, müşteri ilişkilerinde dikkat gerektirir, fiyatta uygunluk gerektirir. Dün bir miktar sohbet etme fırsatı bulduğum sektörü bilen eski bir dost yüksek fiyatların insanların dışarıda yemek yeme alışkanlığını olumsuz etkilediğini söyledi. Zaman zamanı dışarıda yemek yiyenlerin oranının yüzde 60'lardan 30'lara gerilediğini aktardı. Dinledim, hak verdim. Restoranlarda o eski kalabalık yok.
Asgari ücretli, emekli, memur ya da işçi… Halkın büyük kesimini teşkil eden bu grupların dışarıda yemek yeme imkanı neredeyse yok. Türkiye'nin herhangi bir şehrinde veya Konya'da standart bir restorana gidip mütevazı bir menü istediğinizde kişi başı 400 TL'den aşağı ödeme yapmadan çıkamazsınız. Bu rakam lüks restoranlarda ve zengin menülerde 1000 lirayı geçiyor.
Peki sorun nerede?
Kimi, düşen alım gücüne bağlıyor. Kimi, altın, döviz ve emtia fiyatlarının yükselişine, kimi kiralara, kimi elektrikten işçi maaşına kadar artan maliyetlere…Bu durumdan ne halk memnun ne restoran sahipleri… Bazı belediyelerin fiyat dengesini sağlamak için restoran, kafe ve benzeri yeme-içme mekanları açmasının sebebi de bu. Ama belediyeler bu işi ne kadar, nereye kadar yürütebilir? Ortada inkar edilemez bir gerçek duruyor: Dışarıda yemek yemek halkın büyük bölümü için artık hayal. İstisnai durumlar hariç.
İşte bu yazıda o istisnalardan birine değineceğim; Ekrem Coşkun.
Yıllardır dönerden tatlıya, etli ekmekten dondurmaya kadar piyasanın yarısına, hatta üçte birine varan fiyatlarla hizmet veren Coşkun, dün yeni bir meydan okumayla sektörü bir kez daha şoke etti. Meram Tıp Fakültesi yakınındaki (petrol ofisi bitişiği) şubesinde sulu yemek servisine başladı. Kalite iyi, fiyat şaşırtıcı…
- Çorba 50,
- Kuru fasulye 65,
- Tavuk kavurma 70,
- 150 gram et kavurma 250,
- 100 gr ekmek arası kavurma 150
- Pilav 30 TL.
Ben de herkes gibi şaşırdım ve bizatihi kendisine sordum.
Coşkun'un açıklaması net: "Ben birer lira birer lira kazanarak halka hizmet etmek istiyorum. Sürümden kazanacağım. Dar gelirlinin de dışarıda yemek yiyebilmesini istiyorum.”
Bu yaklaşım restoran sektöründe iyi karşılanmıyor. ‘Durdurun şu Ekrem Coşkun'u, tekerimize taş koyuyor” diyorlar. O ise tam tersine üstüne üstüne gidiyor. Piyasanın bütün ezberlerini bozuyor. Hakkında önceki yiyecekler ile ilgili kalite, gramaj, hijyen vb gerekçelerle şikayetler olmuş ama denetimlerde tam not almış. Eeee ne diyelim ‘at binenin, kılıç kuşananın'. Belli ki Ekrem Coşkun bu işi hakkıyla yapıyor ve bu anlayışı ile halkın gözünde kahramanlaşıyor.
Konya'da yiyecek içecek sektöründe kendini ispat etmiş, güvenilir, bu işi hakkıyla yapan, her biri kendi alanında başarılı çok işletmeci var. İşin hakkını veren herkesi seviyor, saygı duyuyoruz. Hiç birine işleri hususunda lafımız yok. Tek bir konuda tavsiyede bulunuyoruz. Fiyatlara bir kez daha bakınız. Mevcut fiyatlar sektörü bitirir. Şartlarınızı zorlayarak halkın sizden kopmasını engelleyiniz. Mezeler, yan unsurlar, mekanın lükslüğü ve benzeri maliyet artırıcı faaliyetler yerine ana menüye ve fiyat politikalarına odaklanınız. Markette 5 TL olan ayranı 50-60 TL'den, yine aynı şekilde markette 3-4 TL olan suyu 20-30 TL'den hesaba dahil ederseniz müşteriyi kaybedersiniz. Kilosu 50 TL olan mercimekten yapılmış çorbanın bir kasesi 100 TL üstü olabilir mi?
Gelelim Ekrem Coşkun'a…. Bu politika ile başarılı olur mu? Neden olmasın? Döner'de açtığı çığırdan sonradan birçok sektör temsilcisi yürümek zorunda kaldı. Bu yaz aynı başarıyı dondurmada yakaladı. Sulu yemekte de başarılı olup tutacağına inancım tam. Kimileri ‘Durdurun şu Ekrem Coşkun'u' diye feveran edebilir. Ben, "Allah sayılarını artırsın” diye dua ediyorum. Fakir-Fukaranın da duasını aldığına eminim.