Omurgasız şımarıklar
KANAYAN YARAMIZ KERBELA VE AŞÛRE GÜNÜ
Dolar uluslararası ödemeler sisteminde güvenilmez bir para birimi haline gelmiştir
Konya’nın Dün Kimyon, Bugün Lavanta Kokan Tarım Hikâyesi
UNUT
Postmodern Dönemin Müslümanlara Sunduğu Fırsatlar
AH SAMİMİYET!
Dijital Çıplaklık
İSRAİL-İRAN SAVAŞI, ÇIKARILACAK DERSLER VE ÖNERİLER
12 günlük savaş kime ne öğretti?
BASIN DİLİ
İSRAİL İRAN ÇATIŞMASINA DAİR BİRKAÇ SÖZ
Nisan Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
Oyun Kaliteli Galibiyet Güzel
REZİLLİK DİZ BOYU
Bugün 14 Kasım Dünya Diyabet Günü. İnsülini bulan Frederik Banting'in doğum günü olan bu tarih, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Dünya Diyabet Federasyonu (IDF) tarafından "Dünya Diyabet Günü” olarak belirlenmiştir. Asıl amaç giderek artan diyabet hastalığına karşı farkındalığın artırılması ve bu hastalığa karşı önlem alınmasını sağlamaktır.
Diyabet, pankreastan salgılanarak kan şekerinin kullanımını düzenleyen insülin hormonu salgısının tamamen veya kısmen yetersizliği sonucu gelişen karbonhidrat, yağ ve protein metabolizması bozukluğudur. Halk arasında şeker hastalığı olarak da bilinir. Diyabet günümüzün en büyük küresel sağlık problemlerinden biri haline gelmiştir. Yayımlanan güncel veriler, Dünya genelinde 537 milyon yetişkinin diyabet hastası olduğunu göstermektedir. Türkiye'de ise yaklaşık 9 milyon diyabet hastası olduğu düşünülmekte.
Diyabet, tip 1, tip 2, gestasyonel diyabeti ve diğer spesifik tipler olmak üzere 4 grupta sınıflanır. İnsüline bağımlı olarak da bilinen tip 1 diyabet, pankreas hücrelerinin zarar görmesi sonucu oluşur. Çok su içme, sık idrara çıkma, halsizlik, kilo kaybı gibi belirtileri vardır. Tip 2 diyabette insülin direnci ve insülin salgılanması bozukluğu görülür. Tip 2 diyabet tüm diyabetlilerin yaklaşık %90-95'ini oluşturur. En büyük risk faktörleri; obezite, genetik, gebelik, fiziksel aktivite azlığıdır. Gestasyonel diyabet ise gebelik sırasında ortaya çıkan diyabet tipidir.
Çağımızın en önemli hastalığı olarak da bilinen diyabet beslenme şeklimiz ile de doğrudan ilgilidir. Doymuş yağlardan zengin, lifli gıdadan fakir, kalorisi yüksek ve hızlı hazırlanan beslenme tarzının benimsenmesi, diyabet prevalansında hızlı bir artışa yol açar. Bunların yerine posa açısından zengin olan sebze, meyve ve kurubaklagillerin yeterli tüketilmesi diyetisyenler tarafından önerilmektedir. Ayrıca öğünlerde süt ve süt ürünleri gibi kaliteli protein kaynaklarının da yer alması önemlidir. İşlenmiş tahıllardan uzak durulmalı, yağ, şeker, tuz kullanımı olabildiğince azaltılmalıdır.
Sonuç olarak diyabet tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok önemli bir sağlık sorunudur. Diyabetin önlenmesi açısından değiştirilebilir risk faktörlerinin başında beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz yaşam gelir. Yaşam biçimimizi değiştirerek diyabet ile mücadele edebiliriz. Toplumda bu farkındalığın sağlanması, çocuk yaşlardan itibaren sağlıklı beslenme alışkanlıklarının edinilmesi ile bu hastalığın görülme riski azaltılabilir.
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
BAĞIŞIKLIĞINIZI BESİNLERLE GÜÇLENDİRİN
Sıcak Yaz Günlerinde Sağlıklı Kalmanın Anahtarı: Su Tüketimi
RAMAZAN AYINDA SAĞLIKLI BESLENME
ÇÖLYAK HASTALIĞI VE GLÜTENSİZ BESLENME
Çocuklarımızın Sağlıklı Geleceği İçin Beslenme Davranışlarımızın Rolü
Bayram Sofralarında Sağlıklı ve Lezzetli Tercihler: Dengeli Beslenme İpuçları
DEMİR EKSİKLİĞİ
AFET DURUMUNDA BESLENME