1. Vuslat

Vuslat!
Kırk üç yıl sonra,
Okuduğumuz okulda;
Kenetlenen kollar, tutulan eller…
Kucaklaşmalar, akan gözyaşları!
Hepsinin ağarmış saçları,
Garip, yad bakışları!
Hey gidi günler!...
O dinç, atak haller,
Tuttuğunun suyunu çıkaran eller,
Birer birer hayal olmuş!
Renk gitmiş, yüz solmuş,
Eski günler serap olmuş!


İnsanın hayatında unutamadığı anlar vardır. Sağ oldukça hafızadan asla silinmez! İşte böyle duygusal bir an yaşadık Cumartesi günü, yani 29 Haziran 2013’te! Bu, bendenizin hafızasına adeta mermere yazı yazmak gibi kazındı! 43 yıl önceye götürdü. O, öğrencilik yıllarıma! Okuduğumuz okulda bir araya geldik! Sıralarımıza yine öğrenciyken oturduğumuz gibi oturduk! Hepimiz birbirimize bakıyoruz! Zira boynumuzdaki isimlik olmasa, kimin kim olduğunu bilmemiz mümkün değil! Saçlar ağarmış, dişler dökülmüş, beller bükülmüş! Kimisi bastona bile ihtiyaç duyar hale gelmiş!
Tanışınca, kucaklaşmalar başlıyor! Sarmaş dolaş oluyoruz! Gözyaşları sel oluyor! O kadar değişir mi insan; 7 yıl İmam Hatip, 4 yıl Yüksek İslam Enstitüsü; toplam 11 yıl aynı sınıfta okuduğumuz arkadaşı tanımakta zorlandım! Tanıdıktan sonraki duygusal anı siz hesap ediniz!
Her birisi değişik görevlerde hizmet yürütmüş! Kimisi savcı, kimisi albay, kimisi üniversitede görevli profesör, kimisi Müsteşar yardımcısı, kimisi siyasetçi, kimisi diyanetten emekli, kimisi eğitimci, kimisi sanayici ve esnaf!...
Bu ekip, çok zor şartlarda görev yaptı! İmam Hatip Neslini, bırakın ikinci sınıf vatandaş olmasını, adam yerine bile koymadılar! İmam Hatip’lilerin başarısını çekemediler! Öyle bir zaman oldu ki; hiçbir İmam hatipliye görev vermemeyi bile uyguladılar! Eğer imam hatipliyse, eğer İnanıyorsa, namaz kılıyorsa, eğer hanımının, kızının, annesinin, bacısının… başıörtülüyse vay geldi başına! İnanan insanların kurduğu şirket ve holdingleri; “yeşil sermaye” diye yaftalayıp, alışveriş yapılmamasını, ülke ekonomisine katkı sağlamamasını sağlamaya çalıştılar! Ülkenin hiçbir yerinde görev vermemek için çabaladılar!  
Bizim bu nesil; yurdun çeşitli yerlerinde şerefiyle görev yaptı! Harama el uzatmadı, verilen görevi ibadet kabul ederek en iyi, en doğru, en dikkatli şekilde yerine getirdi! Bütün zorlamalara, haksızlıklara rağmen, yılmadılar, korkmadılar, tırsmadılar, dünya menfaati için değer yargılarından taviz vermediler!
“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol”, “sen doğru olursan, eğri sana zarar veremez” ilahi fermanları, İmam Hatip Nesline rehber oldu ve olmaktadır!


Yazarın Diğer Yazıları