AYNI DUYGULARI PAYLAŞABİLMEK

 

 

"Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşır” şeklinde güzel bir ifade var. Bazen dost sohbetlerinde, arkadaş muhabbetlerinde aynı kelimeyi söylemiş olmamıza rağmen anlaşmakta zorluk çekiyoruz. Halbuki denmek istenen şey aynı, düşünce aynı, meramımız aynı… fakat anlayış farklı olunca sıkıntı çıkıyor. Böyle bir durumda da zaman zaman kırgınlıklara yol açılabiliyor. Aynı duyguları palşama hususunda Mevlana'nın şu metaforu çok anlamlı;

Adamın biri dört kişiye bir dirhem verdi. Adamlardan biri: - Bu parayla engûr alalım, dedi. Diğeri Arap'tı: - Hayır, dedi, ben inep isterim, engûr değil. Üçüncüsü Türk'tü:- Ne engûr, ne inep, bununla üzüm alalım, diye tutturdu. Dördüncü kişi Rum'du, o da itiraz etti: -Bırakın bunları bununla istafil alalım. Derken kavgaya başladılar. Pek çok dil bilen âlim onlara: - Durun, dedi, hepinizin de istediği olacak. Parayı aldı, onlara üzüm getirdi.” Aralarında anlaşamayan bu insanların her biri aslında aynı şeyi istemektedirler. Bu hikâyeden yola çıkarak "Aynı dili konuşan insanlar değil aynı duyguyu paylaşan insanlar birbirini anlayabilir.” Mevlâna felsefesinde ‘üzüm metaforu” evrensel manevî değerleri temsil ediyor. Mevlâna, oğlu Sultan Veled ve Şemsi Tebrizî eserlerinde akliyeci görüşe sert eleştiriler yaparlar.

Dilârâ diye dillendirdiğimiz ve gerçekten insanlar arasında sıcaklık ve muhabbetler hasıl eden cümlelere eğilmek, yanlış anlaşılmaya mahal veren söz ve kelimelerden kaçınmak zorundayız.

Bunun en güzel örneğini mutasavvıflar vermişlerdir. Özellikle Yunus ve Mevlana bu konuda zirvedir. Yunus'tan dilârâ sözler:

"Neyi çok bekler ve umursan senden uzaklaşır. Hem ne demiştik "İstenileni almak değil razı olmaktır imtihan."

Sabır saadeti ebedi kalır. Sabır kimde ise o nasip olur.

Ey Yunus Hakk'ı bilen söylemez hergiz yalan, ikilik ile gelen doğru yol bulmuş değil.

Tehî görmen kimseyi hiç kimsene boş değil, eksiklik ile nazar erenlere hoş değil.

Bir garibin duasına gir. Kurtarırsa o kurtarır.

Bilmeyen ne bilsin bizi bilenlere selam olsun.

Kendimi bir nokta olarak gördüğümde, bir bakmışım ki anlamlı bir cümlenin sonundayım.

Dünya yalan kardeşim, dünya yalan! Var mı yalan dünyada bakî kalan. Mal da yalan, mülk de yalan. Var biraz da sen oyalan.

Zulüm ile abad olanın akıbeti berbad olur.

Az söz erin yüküdür, çok söz hayvan yüküdür.

Nefistir seni yolda koyan, yolda kalır nefse uyan.

Hakk'ı gerçek sevenlere cümle alem kardeş gelir.

İnsan iyiliği kadar taşlanır, merhameti kadar dışlanır, kulluğu kadar da sınanır.

Hakk'ı uzaklarda arama, Hakk'ın durağı gönüldedir.

Gönlü taş olanın dilinden zehir tüter. Ne kadar yumuşak konuşsa da onun sözleri "Savaş" gibidir.

Ey aciz Yunus kimseye kibirlenme, toprak gibi alçakgönüllü ol. Gül bahçelerinin tümü toprakta biter.

Hiç hata yapmayan insan, hiçbir şey yapmayan insandır ve hayatta en büyük hata, kendini hatasız sanmaktır.

 

Bizim Yunus

 

Dergâha eğri odun taşımadı,

Elif misali kuldu bizim Yunus.

Allah'tan başka ilah tanımadı,

Sözden ziyade haldi bizim Yunus!

 

Anadolu ereni halkın yarı,

Gönüldür Kâbe'si şaşmaz diyarı,

Merhamet ölçüsü dostluk miyarı,

Türkçe konuşan dildi bizim Yunus!

 

Dîdar sevdasıyla yandı tutuştu,

"Miskin Yunus” diye üne kavuştu,

Hep iksirler sundu cana yetişti,

Huzuru Hak'ta buldu bizim Yunus!

 

Varlığın anlamı sevgiye teşne,

Sufice dostlardan olsaydık keşke,

Gönül erlerini bilseydik keşke,

Meşk diyarında kaldı bizim Yunus!

 

Âlemi suladı derya misali,

Muhabbet sağladı dervişçe hali,

Nefsini bağladı kırdı melali,

Adeta akan seldi bizim Yunus!

 

Dünyaya gelmedi bir hülya için,

Yaşamadı o kuru sevda için,

Yazdığı şiirler Hak dava için,

Sevgiler veren eldi bizim Yunus! (14 ŞUBAT 2024)

 


Yazarın Diğer Yazıları