El Ele, İnsanlığa Yelken Açmak

Her birimiz toplum içindeyiz. Yani toplumun birer üyesiyiz. Toplumu bir gemiye benzetirsek; geminin çeşitli katlarında bulunmaktayız. Geminin su almaması için elimizden geleni yapmak zorundayız. Birimizin kusuru, ihmali ve geminin su almasına yönelik hareketi hepimizin boğulmasına sebep olur.
Geminin; okyanusta salimen ilerlemesi önemlidir. Çünkü buz dağları önüne çıkabilir, fırtına, bora, tayfun gemiye zarar verebilir. Bunu iyi bilen bir kaptan yolcularının burnu kanamadan limana gemiyi yanaştırır. Gemideki yaramaz insanlara karşı hep birlikte cephe almak, geminin batmaması için elimizden gelen her türlü çalışmayı ve gayreti göstermek zorunluluğumuz vardır.
Oynasınlar, biraz vakit geçirsinler, isterlerse gemiyi delsinler... yaklaşımına kim; “Evet, doğru” diyebilir? Aynı şekilde; geminin camını, kapısını, çerçevesini, elektrik tesisatını, bütün aksamını bozup işlemez hale getirenlere, yolculara karşı suikast tertip edenlere, geminin sulara gömülmesi için çaba sarf edenlere karşı; “Aferin iyi yapıyorsunuz, devam ediniz, biz sizin yanınızdayız, sizin avukatınızız, korkmayın sizi savunacak olanlar biziz....” düşüncesine karşı yolcuların sessiz kalması düşünülebilir mi?
Daha önce gemiyi karaya oturtan, çeşitli kazalara sebebiyet verenlerin; “Bu kaptanı beğenmiyoruz, gemiyi biz yönetmeliyiz, biz daha doğru ve daha düzgün şekilde okyanusta gitmesini sağlarız... diye harekete geçiyorlar. Yolcular, daha önceki gemi kullanma durumunu gördükleri ve bildikleri için; “aman ha, bunlara gemi teslim edilmez. Daha önce ettik, gemi ne hallere geldi” deyip; daha akıllı, yaralarını tamir eden, daha modern bir gemi oluşturmaya çalışan, daha dikkatli yöneticilere gemiyi teslim etmiş bulunuyor. Fakat eski gemi kaptanları; gizli planlar yapmak, beceriksizliklerini ört bas etmek, çeşitli ayak oyunlarına girmek, yolcuların çoğunlukla kaptanlığa getirdikleri insanlara doğru dürüst gemiyi kullanma özgürlüğü vermiyorlar. Bir numaralı, bir bilen pozisyonundaki kaptan bunlara yol gösteriyor. hatta adı geçen kaptanın çok yakınlarından bir kısmı hali hazırdaki gemi kaptanının bir zamanlar sağ kolu olup, en üst düzey gemi yönetimine getirilmiş ama bu, hazmedememiş ve gemi yönetiminden ayrılıp muhalefete düşmüş, yeni bir kaptan olabilmek için de kolları sıvamıştı. Çeşitli kesimlerle görüştü ama hepsinden ret cevabı aldı.
Ama yolcular biliyor ki; bu kaptan ve yardımcıları gemiyi karaya oturtmadan limana yanaştırmak için olanca gücünü kullanıyor, bütün marifetini sergiliyor. Okyanustaki fırtınaya aldırış etmiyor, borayı, dev dalgaları nazarı itibara almıyor... bütün düşünceleri; yolcuların rahat etmesi, güvenlik içinde limana çıkmasıdır.
Yolcular birlik olursa, gemi içindeki bozukluklar çabuk giderilir. Denizde olan zararlı varlıklar bir an önce yok edilir. Gençlerimizden; dirayetli, akıllı, gemiyi iyi yönetecek kaptanlar çıkartmak zorundayız. Bunun için kafa yormalıyız. Evet yolcular bu kaptan ve ekibinden memnunlar. Hayırlı yolculuklar...
Bakınız Mevlana ne diyor bu hususta;
 “Sıcak da söylese, soğuk da söylese; hoş gör ki, sıcaktan, soğuktan ve cehennem azabından kurtulasın.”
“Âlemin ayıbını söyleyen,  daha fazla yol kaybeder. Ne mutlu o kişiye ki, kendi ayıbını görür. Kim, birisinin ayıbını görürse, o alınır, o ayıbı kendisinde bulur. Çünkü insanın yarısı ayıptandır, yarısı gaybtan. Sende o ayıp yoksa da yine emin olma. Olabilir ki o ayıbı sen de yaparsın, günün birinde o ayıp, senden de zuhur edebilir:”
“Sakalın çıkmıyorsa, başka sakalsızları kınama”
“Ayıplar, kirleri reddettiğinden ayıp oldu. Kayıplar, onlara hasedi yüzünden kayıp kesildi.”
“Balçığın içinde tevile ruhsat vermektesin. Çünkü oradan gönlünü almak istemiyorsun ki.”
“İşi çok karıştırmayın da, sırrınızı açmayayım, önünüzü, sonunuzu söylemeyeyim.”
“Dostların hatası, yabancıların doğrularından daha iyidir:”
 “Ancak Allah için birisine düşmanlık etmeli.”
“Hilim kılıcı, demir kılıçtan daha keskin, hatta yüzlerce ordudan daha galip, daha üstündür.”
“Nice düşmanlıklar vardır ki, dostluğa çıkar. Nice yıkılmalar vardır ki, yapılmaya döner.”
“Belayı def etmenin çaresi; sitem etmek değildir. Buna çare; ihsandır, aftır, keremdir.”
“Şeriatta ihsan da var, ceza da... Padişah, başköşeye geçer. At, ahıra bağlanır.”
“Allah’ın yarattığı hiçbir şey abes değildir. Kızgınlık, hilim, öğüt, hile. Hepsi doğrudur.”
“Aflar; her gece şu gönülden çıkar, güvercinler gibi sana uçar, ulaşır.”
“Halkı, ırmak gibi, sel gibi affet, yıka, arıt. Kendi denizine daldır, temizle.”
“Ört de, senin ayıbını da örtsünler. Kendine emin olmadıkça, kimseye gülme.”
“Kendine yapılmasını istediğin şeyi âleme yap. İster eziyet olsun, ister zarar.”
 “A gönül, o kusurlara karşılık özür dilemek için neler düşünmüşsün? Ondan, bunca vefalar gelmede, senden ise, bunca cefalar.”
“Ondan; bunca keremler, senden ise, aykırı, ileri geri işler. Ondan bunca nimetler, senden ise, bunca hata...”


Yazarın Diğer Yazıları