Güzellikleri Artırabildik mi?

Bu gün ramazanın 10'u. Başı; "rahmet” denilen ilk bölümü geçiyor, "Mağfiret” olan ikinci bölüme ayak basıyoruz. Bu 10 günlük sure içinde hayatımızda ne gibi değişiklikler oldu? Hangi güzellikleri edindik? "Dövene elsiz, sövene dilsiz gerek” ilkesini yerine getiriyor muyuz? Getirebildik mi?

"Sevgin yoksa dost arama”. (Sadi) 

İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Size yaptığınız zaman birbirinize olan sevginizi artıracak bir şey söyleyeyim mi? Aranızda salamı yayın.” 

"Af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir.” (A'raf/199)

"Yeryüzünde böbürlenerek yürüme.”( İsra/37)

"Fakirleri seviniz ve onlara yakın olunuz. Siz onları severseniz, Allah da sizi sever. Siz onlara yakın olursanız, Allah da size yakın olur. Siz onları giydirirseniz, Allah da sizi giydirir. Siz onları yedirirseniz, Allah da sizi yedirir. Siz cömert olunuz ki, Allah Teala da size karşı cömert olsun.” (Hadis-i Şerif)

 

"Ey insanlar dikkat ediniz! Rabbiniz tektir. Arabın, Arap olmayana, Arap olmayanın Arab'a, siyahın kırmızıya, kırmızının siyaha, takvadan öte, hiçbir üstünlüğü yoktur. Şüphesiz Allah Teala katında en üstününüz, Allah Teala'dan en çok korkanınızdır.” (Hz. Muhammed- sav)

Ramazan Kur'an ayı değil mi? "evet” dediğinizi duyar gibiyim. Pekiyi bu ayda çokça hatim yapmak, güzel Kur'an okuma yarışmaları tertip etmek mi? Elbette Kur'anı güzel okumak, yarışmalar yapmak güzeldir ama Kur'anı hayatımıza uygulama yarışmaları daha güzeldir. 

Kur'an ve İslam hayatımızın neresinde? Her şeyimizi Kur'ana göre mi dizayn ediyoruz? Çocuklarımızın midesini maddesini, parasal yönlerini ve makam mansıplarını düşündüğümüz kadar manevi yönlerini, Allah ile olan ilgilerini, Allah'a yakınlık kurmalarını da düşünüyor muyuz?

Unutmayalım ki dünyası güzel olmayanın ahireti güzel olmaz. Dünyanın güzel olması; İslami hayat içinde olmaktan geçer.       

 

Nereye Gitti?

 

Karlar altında kardelen gibi gülebiliyor musun?

Soğuğa, sıkıntıya rağmen sevebiliyor musun?

Sahi; "sevgi" nereye gitti? 

Bir kadın adı ve isim olarak mı kaldı dillerde?

Yoksa solmuş, pörsümüş bir gül gibi ellerde?

"Sana geliyorum sevgilim" diye yürünen yollarda?

Bu sözler edebiyatta mı kalacaktı;

Yunus ne güzel demiş mi olacaktı?

Mesnevi'de şiir mi bulacaktı?

Resul sevgiden söz ediyor;

Yaratan; "sevgisiz kalmayın diyor!

Sevgi nedir mi?

Âdem olmak, Havva olmak, Hacer olmak,

İbrahimce ateş içinde gülü bulmaktır.

Nuh gibi Dermesil'i suya boğmak,

Musa olup, Firavun sarayında sefa bulmak, 

Âsiye olup, zalim yanında Hakka ermektir.

İsa gibi; "teslise geçit yok” diyebilmek,

Muhammed şuurunda hicrete yol almaktır! (Kazım Öztürk)

 

Sevgi; beş harften ibaret bir kelime. Dil ile söyleyivermek, "seviyorum”, "Aşkım” demek, "canımsın”, "ciğerimsin”… ifadelerini kullanmak gerçek sevgi midir? 

Sevginin; vatanı, ırkı, rengi, cinsiyeti, dili, yaşı, zamanı…yoktur. O, gönülde parıldayan bir ışık gibidir. Işık, nasıl karanlıkları aydınlatırsa, sevgi de içimizdeki; nefret, kin ve düşmanlık…karanlıklarını aydınlatır. Sevgiyi tarif edemezsiniz. Onu bir kalıba da koyamazsınız.    

İnsan; ailesinden, anne, baba ve hocalarından, çevresinden etkilenir. Bu etkilenme; kitaplar, sohbetler, öğütler ve yolculuklar… şeklinde kendini gösterir. İcabında bir söz, insanın hayatında değişiklik yapar. Öyle zaman olur ki; beden dili dediğimiz davranış, hal ve hareket, bin sözden daha hayırlı olabilir. 

Bu yönüyle Kur'an, en büyük etkileme gücüne sahip ilahi bir mesajdır. Kur'anı okuyup da, etkilenmeyen, onun mesajlarıyla hayatı değişmeyen insan yoktur. Bu etkilenme; kendini o mesajın sihirli ifadelerine kaptırma, ilahi kelama önem vermekle olmaktadır. 

"Tevrat'la yükümlü tutulup da amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah'ın ayetlerini inkâr eden topluluğun hali ne kötüdür. Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.” (Cuma/ 5) diyordu yüce kitabımız. Uygulama, amel, eylem, yapıp etmek, ter dökmek, alnı terletmek…önemlidir. 

 


Yazarın Diğer Yazıları