HELAL KAZANÇ

Rabbimiz, insanlığa yararı olması, dünyanın hürriyet içinde ve barış ortamında yaşaması için kurallar koymuştur. Özellikle adaletten ayrılmamak, teraziyi dengede tutmak, hak yememek, ahlaklı olmaya sık sık vurgu yapar.

Bütün peygamberlerin görevi adaleti sağlamak, ahlak ilkelerini topluma yaymaktır. Hz. Peygamberimiz:

"Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyurur. Hatta Hz. Aişe'ye;

"Peygamberimizin ahlakı nasıldı?” diye soranlara;

"Siz Kur'an okumuyor musunuz? Onun ahlakı Kur'an'dan ibaretti” cevabını vermiştir.

Evet; "Müslümanız” diyen bizlerde bu yönde sıkıntı var. Demek ki Kur'an'ı okumuyoruz, okuduğumuzu anlamıyoruz, anladığımızı da hayatımıza uygulamıyoruz!

"Mevlana'nın tefekkür Dünyası” isimli kitabımın; Helal Lokma Yemek bölümünde Mevlana şöyle der:

 

"Nur ve kemali artıran lokma; helal kazançtan elde edilen lokmadır.”

"İlim ve hikmet, helal lokmadan doğar. Aşk ve rikkat (Kalp inceliği) helal lokmadan meydana gelir.”

"Bir lokmadan hasede uğrar, tuzağa düşersen; bir lokmadan bilgisizlik ve gaflet meydana gelirse, sen o lokmayı haram bil.”

"Hiç buğday ektin de arpa verdiğini gördün mü? Hiç attan eşek sıpası doğduğunu gördün mü?”

"Lokma tohumdur, mahsulü fikirlerdir. Lokma denizdir, incileri fikirlerdir.”

"Hizmete meyletmek ve o cihana gitmek azmi, ağza alınan lokmanın helal olmasından doğar.”

"Ekmek manevi olursa, yenmesinde fayda var. Fakat bildiğimiz ekmeğin faydası yok, kalbi daraltıyor.”

"Manevi ekmek, yeşil diken gibi. Deve yiyince yüz türlü fayda, yüzlerce lezzet bulmakta. Fakat yeşilliği gitti de kurudu mu, onu çölde deve yiyince, damağını avurdunu yırtar, paralar. Yazıklar olsun, öyle bir yetişmiş gül kılıç kesildi.”

"Ekmek de manevi oldukça, o yeşil dikendi. Fakat şimdi zahiri ekmek olduğundan kupkuru bir hale geldi, sertleşti.”

Kocası olmayan yaşlı kadın, tereyağı yapıp bakkala günlük olarak satıyordu.

Ancak bakkal tereyağını hiç tartmıyordu. Bir gün aklına bir şüphe düştü ve kadının getirdiği yağı tartmaya karar verdi.

1 kg olarak olarak aldığını sandığı tereyağın aslında 900 gram olduğunu görünce çok sinirlendi. Ve ertesi gün kadın dükkâna gelince bakkal:

"Bir daha senden tereyağı almayacağım.” dedi.

Yaşlı kadın üzülerek:

"Efendim bir yanlışım mı oldu?” diye sordu.

Bakkal:

”Senin bana verdiğin yağ 900 gram geldi ayıp değil mi bu yaptığın?” dedi.

Bunun üzerine kadın şöyle cevap verdi;

"Efendim benim terazim yok, daha önce sizden 1 kilo şeker almıştım onu tartı olarak kullanıyorum” dedi.

Tabi bakkal utancından ne yapacağını şaşırdı. Böyledir işte dünya, ne ekersen onu biçersin. Kime ne verirsen onu alırsın.

 

 

Maskeler Dünyası

 

Adamlar tanıdım, kimleri bildim,

Sevgiler besledim, kinleri sildim,

Umutlar besledim, hinleri buldum,

Hilekar nadanlar, öldürür beni!

 

Maske yüzde gezer, aslı iflasta,

Gönüller kederli, cümlesi yasta,

Muhlisler hederli, olmuşlar hasta,

Riyakar insanlar, soldurur beni!

 

Yüzüne gülerler, samimiyetsiz,

Menfaat dilerler, iyi niyetsiz,

Terk edip giderler, seni sebepsiz,

Yalancı çehreler, yıldırır beni!

 

Muhabbet manasız, sözler lekeli,

Kalpler sızdırıyor, özler lekeli,

Akan yaş sahtekâr, gözler lekeli,

Münafık nazarlar, çıldırır beni!

 

Bir Türlü!


Hasbîlikler mevta hepsi mezarda,

Harbîlik satılmaz çarşı pazarda

Muhabbeti aşkı kitap yazar da,

Gönül Kâbe'sine sığmaz bir türlü!

 

Rüyalar mesajla yorulur artık

Ata internette sarılır artık,

Hatır telefonla sorulur artık,

Gerçek sevgilere değmez bir türlü!

 

Nasihat dinlemez hakaret bilir,

Can karalamayı ibadet bilir,

Hakk'a küfretmeyi saadet bilir,

İnsanî yollara ağmaz bir türlü!

 

Sabah vakti erken kalkmayı bilmez,

Ana babasına bakmayı bilmez,

Bilgilerden uzak satmayı bilmez,

İrfan meclisine doğmaz bir türlü!

Yazarın Diğer Yazıları