“İMSAK” ŞUURU

Çocukluğumda babam; "İmsak kesilmeden sahurumuzu bitirelim” derdi. Takvim yapraklarında; "imsak” diye yazar. O zaman; imsak nedir? Nasıl kesilir? Kim keser? Neden kesilir? Diye düşünürdüm.

Büyüdükçe, işin içine girdikçe imsakın ne olduğunu, kesilmeden kastın ne anlama geldiğini öğrendik. Ama yine de bir eksiklik, özüne inilmemiş bir husus var. Biz meseleyi yani imsakı sadece Ramazan ayına has, yalnızca orucun başlaması olarak biliyoruz. Temeline indiğimiz zaman böyle olmadığı açıktır. Zira İmsak: "tutmak” demektir.

Tutmak; ağzımızı, dilimizi, elimizi, ayağımızı, nefsimizi… hülasa bütün organlarımızı tutmak. Neye karşı? Elbette şerre, kendimizi, bedenimizi her türlü kötü davranış ve uygulamalara karşı muhafaza etmek.

İmsakı sadece Ramazana tahsis edemeyiz. Hayat boyu bizi ilgilendiren bir olaydır bu. Sevgili Peygamberimizin: "Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” dediği husus budur. Zaten bütün ibadetlerin özünde güzel ahlaklı insan olmak yatar. Yani ademlikten Âdem'liğe, Âdem'likten, adamlığa ve kamil insanlığa yükseliş amaçlanır. Rabbimiz: "namaz, ötülük ve fuhşiyattan alıkor” der Kur'an'ı Kerim kitabımızda.

Amel-i salih içinde; İmsak, İman, İslam, İhsan, İz'an, İrfan, İkram…yer alır. Bunun için sevgili Peygamberimiz: "Mümin, elinden ve dilinden başkalarının emin olduğu kişidir” buyurur. Mümn; güvenilen, itimat edilen anlamına gelir. öyle bir tavır sergilemeliyiz ki herkes- dini, ırkı, rengi, memleketi…- ne olursa olsun herkesi, Allah'ın yarattığı bir kul yani insan olarak görme seviyesini yakalamaktır.

Hz. Mevlana'nın Kâmil insan anlayışında; kendini her türlü hatadan, günahtan, Allah'a karşı gelici hal ve hareketlerden uzak kılan, imsak şuurunu edinmiş Müslüman ruhu yer alır.

İmsak şuuruna sahip olmadan yapılan hiçbir ibadetin tadına varılamaz. Aynı zamanda böyle ibadetler makbul olmaz.

  1. Diline, Beline sahip olmak; EDEB'i oluşturuyor. Edebin yolu da imsaktan geçiyor. O zaman şöyle bir sonuç çıkıyor karşımıza; Edepli insan, imsak şuruna ermiş insandır. İmsak şuuruna eren insan; edepli ve kâmil insandır.

 

 

 

 

 

 

 

 

Tefekkür

 

Cihana Allah'ı anlatan mahal,

Esfelden eşrefe çıkar tefekkür,

İmansız hayatlar yaşanmaz muhal,

Batılı Hak sözle yıkar tefekkür!

 

İnsan-ı kâmile varılan yapı,

Vahiy tuğlasıyla örülen yapı,

İmanın harcıyla karılan yapı,

Varlığa bu gözle bakar tefekkür!

 

Karanlık ortama ışık yakıyor,

İrfan tezgâhında ahlak dokuyor,

Âlem-i insanlık fikre akıyor,

Dünyaya ışıklar yakar tefekkür!

 

 

Samimiyet!

 

Tertemiz bembeyaz tortusuz hayat,

Dostların geçtiği yol samimiyet,

Amasız fakatsız korkusuz hayat,

Yıkmayan dökmeyen yel samimiyet!

 

Alnı açık gezer dümdüz saflarda,

Hiç hilafı olmaz asla laflarda,

Her zaman her vakit gözü aflarda,

İnsanca uzanan el samimiyet!

 

Göründüğü gibi gezer dolaşır,

Gönüller fetheder cana ulaşır,

Muhabbetlerle her yana ulaşır,

Sevgiyle sarılan kol samimiyet!

 

Kafanın içinde art niyet yoktur,

Aslından süzülen berraklık çoktur,

İçilen süt gibi bembeyaz aktır,

Riyaları silen sel samimiyet!

 

Kalpleri fetheyle Yunus misali,

Ahlakta irfanda Yusuf emsali,

Canlara canlar kat Leyla timsali,

Düpedüz dosdoğru kal samimiyet!

 

 

 

 

Elinle dilinle kimseyi kırma,

Şefkat kanadı ger bîgane durma,

Günahı setreyle yüzüne vurma,

Elif gibi dimdik ol samimiyet!

Yazarın Diğer Yazıları