Kahraman Anneler

Çocukları dağa kaçırılan çocukların annelerinin, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde başlattıkları eylem ses getirdi! Bu hareket, Türkiye’nin her yerine dalga dalga yayıldı!
Sadece anneler değil,  ülkede; barışı, kardeşliği, terörün bitmesini, huzuru, sevgiyi, kalkınmayı, Türkiye’nin ilerlemesini, anaların ağlamamasını, babaların üzülmemesini, gelinlerin dul kalmamasını, çocukların öksüz bırakılmamasını…isteyen her kesimden, her insandan aynı ses yükseldi! Bu ses, gün geçtikçe yayılacak!
Zaten, yöre halkının ve ülkedeki tüm insanların ortak ses yükseltmesiyle; hem terör sonlandırılır, hem kalkınma hamlesine ivme kazandırılır, hem elele, kol kola vererek, bu cennet vatana ihanet edenlerin ihanetleri saf dışı edilir!
“Bir elin nesi var, iki elin sesi var” sözünün aktive olmasıyla işler çözüme kavuşur! Madem biz, bir milletiz. Türkiye’de bulunan 76 milyon insan; Kurtuluş savaşında ve her türlü düşman saldırısında; Kürt’ü, Türk’ü, Laz’ı, Çerkes’i, Alevi’si, Sünni’si…bir güç oluşturdu! Ülkenin selameti için ırkların, düşüncelerin önemi kalmaz! Ortada tek bir düşünce ve hedef olur; Vatanın birliği, insanların mutlu ve huzurlu şekilde yaşaması!
Kahraman anneler, her zaman kahramanlıklarını gösterdi! Bu vatan; kahraman annelerin omuzlarında yükselecektir! İşte böyle annelerin ayağı altındadır Cennet! Böylesi anneler; Fatih’ler, Yavuz’lar, Kanuni’ler, Mimar Sinan’lar, Edebali’ler, Alpaslan’lar, Mehmet Akif’ler… doğururlar!       
NENE HATUN
Erzurum’un Pasinler ilçesine bağlı Çeperler Köyü’nde dünyaya gelen Nene Hatun, henüz 20 yaşında bir gelinken 1877-1878 yılları arasında yapılan Türk-Rus Savaşı’nda (93 Harbi) Aziziye Tabyası’nı sopayla, taşla, kazma, kürekle savunanlara katılarak cesurca savaştı. Daha sonra oğlunu Çanakkale Savaşı’nda şehit verdi. 1954 yılında 3. Ordu Müfettişi Orgeneral Nurettin Baransel Paşa’nın gayretleriyle kendisine “3. Ordunun Nenesi” ünvanı verilip, cüzi bir maaş bağlandı ve 1955 yılında anneler gününde “Yılın Annesi” seçildi. Erzurum manevraları sırasında Amerikan Generali Ridgway bu yüce insanın elini öptü. Nene Hatun bir kahramanlık ve analık sembolü olarak 98 yaşına kadar yaşadı.
NEZAHAT ONBAŞI
Eşini yitiren 70. Alay Komutanı Hâfız Hâlid Bey, 8 yaşındaki kızı Nezahat’ı kimseye emanet edemeyip, yanına almıştı. Küçük Nezahat Çanakkale cephesinde muharebe havasına alışmış, Alay İzmit’e nakledildiğinde talimlere katılarak mükemmel at binmesini, silah kullanmasını öğrenmiş ve 12 yaşında “onbaşı” rütbesini almıştı. Babasının yanında cepheden cepheye koşmuş, çarpışmalara girmiş ve 100?den fazla düşman askeri öldürmüştü.
Nezahat Onbaşı 30 Ocak 1921 yılında T.C.’nin İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmesi önerilen ilk vatandaşıdır ve bu öneri TBMM’ de hararetle kabul edilmiş, ancak Kurtuluş Savaşı’nın hengamesi içinde işleme konulamamış, daha sonra da kararın yerine getirilmesi unutulmuştu. TBMM’nin “Şükran Belgesi’ne” 65 yıl sonra 78 yaşında bir nine iken kavuşmuştu.
ŞERİFE BACI
1921 yılı Kasım ayında İnebolu’ya önemli miktarda savaş malzemesi gelmişti. Malzemenin bir an önce Kastamonu’ya iletilmesi gerekti. Cepheye gidemeyip de köylerinde kalan yaşlılar sakatlar, kadınlar, Menzil komutanlığının malzeme taşınması haberi üzerine kağnılarla yola çıktı. İnebolu’dan kağnılara yüklenen cephaneler Kastamonu’ya doğru yol aldı. Bu cephane kollarında hep kadınlar vardı. Bunlardan biri de Şerife Bacı idi. Şerife Bacı top mermileri ıslanmasın diye kazağını mermilerin üzerine örtmüş, yavrusu ölmesin diye üzerine abanmış ve soğuktan ölmüştü, ama ölene kadar vücut sıcaklığını yavrusuna vermişti. Bugün Kastamonu’da şanına layık güzel bir anıtı var. Kastamonulular şehit Şerife Bacı’nın adını her yerde yaşatıyorlar.
Erzurumlu Kara Fatma, Kastamonulu Halime Çavuş, Gördesli Makbule hanım…. Daha birçok kahraman, eli öpülesi değerli kadınlarımız var bu ülkede! Evet; “Demokratik Açılım” bu yiğit kadınlarla amacına ulaşacaktır


Yazarın Diğer Yazıları