KONYA BU OYUNA GELMEZ!

Konya'da 7 kişinin hayatını kaybettiği olayın ardından aile üyelerinin açıklamalarını görmezden gelerek katliamı 'ırkçı saldırı' olarak gösteren Leman Dergisi, Mevlana'yı başına silah dayanmış bir şekilde karikatürize etti. Konya huzur kenti ya, bu huzuru bozmaya, kardeşliğimizi sabote etmeye kalkıyorlar. Başaramayacaklar.

Konya'ya atılmak istenen böylesine çirkin, ırkçı yaftalar tutmaz.

Doğduğum andan itibaren; ekmeğini yediğim, suyunu içtiğim, havasını teneffüs edip, nimetlerinden yararlandığım, kültür, sanat, edebiyat… ziyafetlerinden istifade ettiğim, "Bir başkent her zaman başkenttir” anlayışıyla, her köşesinde kültürün fışkırdığı Konya şehrinde yaşamaktan büyük bir mutluluk duymaktayım.

Konya'da yaşayıp, bu şehrin güzelliklerini yazmamak, tarihinden, kültüründen, edebiyatından, sanatından, milli ve manevi değerlerinden söz etmemek vefasızlık olacaktır. Babam rahmetli; "Konya, medrese şehriydi, ilimde, irfanda, tasavvufta önde giden bir mana kentiydi” derdi.

"Belde-i muhayyere” sözünü de çok duydum. "Gez dünyayı, gör Konya'yı” sözü yaygındır. Konya'nın ziyaretçileri eksik olmuyor. Mevlana'nın, Sadreddin Konevi'nin, Şems-i Tebrizi'nin, birçok peygamber ve velinin bu şehirde metfun oluşu, bütün dünyaya mesajlarını Konya'dan ulaştırmaları sebebiyle bu kent ayrı bir özelliğe sahiptir.

 

 

Âşığım Sana Konya

 

Hoşgörüyle dolusun, ne mübarek topraksın,

Âşığım sana Konya, her an leyalimdesin,

Kaynağından durusun, ana gibi berraksın,

Âşığım sana Konya, düşte hayalimdesin!

 

Kucağında veliler, peygamberler yatıyor,

Âriflerin mekânı, canlara can katıyor,

Muhabbeti sevenler, gelmeye can atıyor,

Âşığım sana Konya, düşte hayalimdesin!

 

Selçuklu'ya başkenttin, ilim irfan öğrettin,

Horasan erleriyle, halka ihsan öğrettin,

Kur'an mesajlarıyla, ahlak iz'an öğrettin,

Âşığım sana Konya, düşte hayalimdesin!

 

 

 

 

Mevlana başka güzel, Konevi de bir başka,

Erenler sofrası bu, katılan gelir aşka,

Zümre-i muhabbetle, giriliyor bu meşke,

Âşığım sana Konya, her an leyalimdesin!

 

 

 

Beklerim Sizi

 

Selçuklu payitahtı bu güzel şehir,

Mevlana dergâhında beklerim sizi,

Gönülleri sulayan coşkun bir nehir,

Sultanlar bargâhında beklerim sizi!

 

Kervanlar içsin diye sebil konulmuş,

Külliye anlayışı halka sunulmuş,

Ötelerden bugüne şanla anılmış,

Sahip ata camide beklerim sizi!

 

Kapısına; Yasin'le Fetih kazınmış,

Selçuklu motifiyle sülüs yazılmış,

Kesme taşla bezeli süsler dizilmiş,

İnce Minarelide beklerim sizi!

 

Altı sütun üç kubbe yivli minare,

Mavimtrak taşlarla bak hale hale,

Büyükçe pencereyle ferah, şahane,

Aziziye camide beklerim sizi!

 

Şehr-i Sultan burası görenler hayran,

Hoşgörü fısıldıyor gelene her an,

Keykubat'ın tahtında geçiyor zaman,

Kılıçaslan köşkünde beklerim sizi!

 

 

Selçuklu Şehri!

 

Ezelden ebede üflenen nefes

Türkmenler kentidir Selçuklu şehri,

Hak yolculuğuna adanmış herkes,

Mücahitler yurdu Selçuklu şehri!


Huzurun paytahtı tek yürek tek baş,

Hepsi tek yürektir hepsi arkadaş,

Hasbihal içinde cümlesi haldaş,

Yılmayan bir ordu Selçuklu şehri!

 

 

 

Anadolu bir aşk, sevda gözünde,

Bayrak türküleri çalar sazında,

Allah'ın kelamı çıkmaz özünde,

Canlarını verdi Selçuklu şehri!

 

İzmirli Muşlusu vatana şehit,

İnişli yokuşlu yolları şahit,

Kur'an ayetleri pörsümez ahit,

Yunus gönle girdi Selçuklu şehri!

 

Dağları ovası vatana kurban,

Kadını erkeği herkese mihman,

Canları fedada her zaman her an,

Garibanı gördü Selçuklu şehri!

 

Hacı Bayram Veli Yunus, Mevlana…

Muhabbetler serdi bütün cihana,

Gönüller yaparak vardı insana,

Kardeşlikle sardı Selçuklu şehri!

 

 

Ahmet Hamdi Tanpınar; "Beş Şehir isimli eserinde şöyle der;

"Konya, bozkırın tam çocuğudur. Onun gibi kendini gizleyen esrarlı bir güzelliği vardır. Bozkır kendine bir serap çeşnisi vermekten hoşlanır. Konya'ya hangi yoldan girerseniz girin sizi bu serap vehmi karşılar. Çok arızalı bir arazinin arasından ufka daima bir ışık oyunu, bir rüya gibi takılır. Serin gölgeleri ve çeşmeleri susuzluğunuza uzaktan gülen bu rüya, yolun her dirseğinde siline kaybola büyür, genişler ve sonunda kendinizi Selçuk sultanlarının şehrinde bulursunuz. Dışardan bu kadar gizlenen Konya içinden de böyle kıskançtır. Sağlam ruhlu kendi başına yaşamaktan hoşlanan, dışardan gösterişsiz, içten zengin Orta Anadolu insanına benzer. Onu yakalayabilmek için saat ve mevsimlerine iyice karışmanız lâzımdır. Ancak o zaman çeşmelerinden akan Çarbağ sularının teganni ettiği sırrı, zengin işlenmiş kapıların ardında sırmalı çarşafı içinde çömelmiş eski zaman kadınlarını andıran Selçuk âbidelerinin büyüklük rüyasını, türkü ve oyun havalarının hüznünü ve bu oyunların ten yorgunluğunu duyabilirsiniz.

Konya insanı ya bir sıtma gibi yakalar, kendi âlemine taşır, yahut da ona sonuna kadar yabancı kalırsınız. Meram bağlarının tadını alabilmek için ona yerli hayatın içinden gitmek lâzımdır.

Bu alışma bittikten sonra şehir yavaş yavaş size, tıpkı bugün için verebileceği her şeyi verdikten sonra, sizden uzakta geçmiş çocukluğunu ve gençliğini de hediye etmek isteyen, kesik, başı boş hatırlamalarla onları anlatan, güzel ve sevmesini bilen bir kadın gibi mazisini açar. Ve siz dinlediğiniz bu hikâyelerin arasından sevdiğiniz, güzelliğine ve olgunluğuna hayran olduğunuz kadını nasıl şimdi küçük ve nazlı bir çocuk, biraz sonra ürkek bir genç kız veya ilk aşkların, heyecanların içinde henüz çok tecrübesiz bir kadın olarak görür ve hiç tanımadığınız o günlere ait bin türlü sevimliliğin, cazibenin, tuhaflığın, korku ve telâşın, azabın arasından onu başka bir mahlûk gibi sevmeye başlarsanız, Konya'yı da bu yeni tanıdığınız hüviyetiyle öyle yeni baştan, onunla beraber bu geçmiş zamanına eğilerek ve âdeta ona hasret çekerek ve artık bu maziyi ve onun kudretini iyice tanıdığınız için onun arasından bütün bütün sizin olacağına bir türlü inanmayarak sever ve tanırsınız. O zaman mektep kitaplarında okuduğunuz, fakat sergüzeştlerini bir türlü bir çerçeveye sıkıştıramadığınız için muhayyilenizin boşluğunda silahlan, muzaffer orduları veya hazin talihleriyle yersiz yurtsuz gölgeler gibi dolaşan bir yığın insan sizin için başka türlü canlanır.”

Yazarın Diğer Yazıları