NE GÜZEL DEYİMLERİMİZ VARDI!

 

 

 

Günlük hayatta kullandığımız kelime ve kavramlar vardır. Çoğunun anlamını, ne demek istediğini bilmeyiz. Belki de işi laf olsun şeklinde söylemiş oluruz. Ama özüne indiğimiz zaman bunların boş yere söylenmediğini görürüz.

 

66'ya bağlamak:

 

Halk arasında sık kullanılan; "İşi altmışaltıya bağlamak” sözü yaygındır. Nedir 66'ya bağlamak? İnsanlar niye birbirlerine 'Hadi iyisin işi 66'ya bağladın' derler?

"Allah” lafzının Ebcet hesabıyla rakam olarak toplamı 66'dır.

 

Elif: 1

Lam: 30

Lam: 30

He: 5

Toplam; 66

 

Altmış Altıya Bağlamak; bir işi düzüp koşarak sonunu emniyetle beklemek anlamına gelir.

"O, işini altmış altıya bağladı” demek, "işini çok güzel ayarladı, düzenledi, her türlü tedbiri aldı, sonunda da Allah'a sırtını dayadı ve şu anda başarıyı beklemektedir” demektir.

Bir de, "onun işi altmış altıya kaldı, altmış altıya bağlandı” tarzında söylenir ki bu takdirde anlamı; "O işten hayır yok, belki Allah onarır, düzeltir” demek olur.

İslam ülkelerinin bayraklarındaki "Hilal” de 66 değerindedir.

 

"Hayy'dan gelen, "Hû'ya gider: Burada; Hayy da, Hû da Allah demektir. Buna göre; "Allah'tan gelen, Allah'a gider” şeklinde olur. Veren de Allah'tır, alan da…

Bu kelime daha çok, bedavadan, emek sarf etmeden kazanılan şeyin değeri bilinmez, geldiği gibi kolayca elden çıkar şeklinde kullanılır.

 

Edep ya Hû; her yerde ve her zaman Allah'ı düşünerek, ahlak kuralları içinde hareket etmeyi anlatır. Şöyle de denir; haddini aşma, şirazeden çıkma.

 

 

Bu da geçer ya Hu: Eskiden bu ifade, dergahlarda, işyerlerinde levha halinde bulunurdu.

"Bu da geçer”; geçici dünyayı, "Ya Hû” da; baki olan Allah'ı ifade eder. Denmek isteniyor ki; iyi, kötü her şey gelir geçer. Başa gelen kötü olaylara sabretmek ve Allah'a dayanmak gerekir. Bu sözü çoğunlukla teselli etmek, moral vermek için kullanırız.

 

 

 

Bir lokma bir hırka: Bunun aslı şudur; çok azla yetinmek, aşırılığa kaçmamak, israfa yönelmemektir. Bu ifade:

"Paranın, malın, maddiyatın kölesi olmayın, ihtiyacınızın dışındakini fakir, yoksul ve muhtaçlarla paylaşın, veren el olun…” demektir.

 

Şair Mehmet Emin Yurdakul şöyle der:

 

"Ben burda her lokmamı tatlı yerim,

Allah'ın verdiğine şükrederim”

 

Bir tahtta, iki padişah olmaz: Burada taht; kulun gönlü, padişah ise; çok sevdiği şey. Taht; gönül bir tanedir, onun için oraya bir padişah, yani bir sevgili oturabilir. O da Allah'tır.

"Allah, bir insanın göğsünde iki kalp yaratmadı” (Ahzab/ 4)

 

Boş gelen boş döner: Her türlü kibir, gurur ve nefsi davadan sıyrılarak gitmek gerek. Ruha sirayet eden nefis pisliklerinden kurtulmak. Dönüşte, varlığın yerini, yokluğun ve fakrın alacağı kabul edilir.

Hediyesiz, boş gitmek, sevgi teşekkülüne manidir. Bu aynı zamanda;

 

"Sizin duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin?” ayetinin ifadesidir. "El, eli yur” atasözü de bu anlamdadır.

 

Tahirü'l Mevlevi;

 

"Eli boş gidilmez gidilen yere,

Rabbim boş gelmedim suç getirdim,

Dünyalar çekemezken bu ağır yükü,

İki büklüm sırtımda pek güç getirdim” der.

 

 

 

 

Kaybettik!

 

Hoş kahveler içtik, dost hanesinden,

Telve dilde kaldı, nazı kaybettik,

Muhabbete daldık, şahanesinden,

Dost mazide kaldı, özü kaybettik!

 

Çok yakılar sardık, dert gitsin diye,

Merhemlerden sürdük, berkitsin diye,

Onulmaz yarayı, terk etsin diye,

Güzel temenniyi, sözü kaybettik!


Eğlendik ve güldük, safiyane hep,

Canana göz olduk, sahiyane hep,

Ahbaba can bulduk, dahiyane hep,

Sabırlarımızı, nazı kaybettik!

 

Gülmeyi kâr kıldık, mutlu gün için,

Maskeyi yar bildik, kutlu gün için,

Dostla bahar bulduk, tatlı gün için,

Sevinç tasa oldu, bizi kaybettik!

 

Kalp sevgiyi sildi, tekliyor şimdi,

Sevgi rafta kaldı, bekliyor şimdi,

Nadide yerinde, saklıyor şimdi,

Hasretler içinde, sizi kaybettik! (17 AĞUSTOS 2022)

 


Yazarın Diğer Yazıları