NE OLACAK ŞİMDİ?

Günlerdir; “dershaneler” ile yatıyor, dershanelerle kalkıyoruz! Ülkenin başka gündemi yokmuş, dershanelerin kapatılması sanki şimdi gündeme gelmiş gibi bir hava estiriliyor! Yıllardır, hükümet ile cemaat arasını açmak, hükümetin başarılı çalışmalarını gölgelemek, dünyaya örnek bir ülke olan Türkiye’yi tökezletmek isteyenler muratlarına erebilecek mi?
Basını izliyorum; aman Allahım! Ortalığı toz dumana katıyorlar! Darbe yaparak, terörü besleyerek, fitne kumpanyaları açarak, Gezi parkında istediklerini elde edemeyenler, şimdi elde edeceklerini sanıyorlar!
Sayın başbakanın, katıldığı bir televizyon programında anlattıkları, herkesi ilgilendirir, ilgilendirmelidir. Net olarak ortaya koydu ki; “cemaatla- hükümet arasında çatlak oluştu” diyenlerin ve böylesine kara bir tablo çizmeye gayret edenlerin bütün çabalarını boşa çıkardı!
Haydi, hükümet aleyhtarları bunu söylüyor, zil takıp oynayanları, sevinçlerinden el ovuşturanları anlıyorum da, inanç birliği olan, “Müslümanım” diyen, aynı kıbleye, aynı Allah’a, aynı kur’ana yönelenlere ne demeli? Hele, televizyon kanallarında ahkam kesenlerin tavrını anlamakta zorlanıyorum doğrusu!
Elbette hükümetler, eğitimle ilgili bazı tedbirler alabilirler, almalıdırlar da. Ama ortaya çıkan manzara karşısında, eğer varsa bir yanlış, oturulup, baş başa verilip, fikir teatisinde bulunup, en doğru sonuca varmak mümkündür! “aman efendim, dershaneler elimizden anlıyor, rant elimizden gidiyor…” diyerek, halkı galeyana getirmek, fitneyi körüklemek, düşman kamplar oluşturmak… ne kadar doğrudur?
Bakınız, bu dershane meselesinde muhalefet, mal bulmuş mağribi gibi hemen atladı! Meseleyi oy’a tahvil etmenin çabasına düştü! Hepsi, değişik mahfillerde, çeşitli yanlış ifadeler kullanarak, dostlukları zedelemenin gayreti içindeler!
Sevgili kardeşlerim! İkiliğe, zıtlaşmaya, safları ayrıştırmaya, yangına körükle gitmeye, bir pire için yorgan yakmaya ne gerek var? Neyimizi paylaşamıyoruz şu üç günlük dünyada? Derler ki; “dünya üç günlük; dün, bugün ve yarın. Dün geçti, yarın daha gelmedi. Ama içinde bulunduğumuz bugünü iyi değerlendirmek lazım. Zira her bugün düne gitmekte, dün olmakta, her yarın, bugüne gelmekte ve o da düne doğru yol almakta!” yarın, pişmanlıkları oynamamak, rezil olmamak için bugünün kıymetini iyi bilelim. İnsanları, dost olmaya, kardeşliğe doğru çekelim. Dilimizi iyi kullanalım. Tatlı dil yılanı deliğinden, kötü söz dinden imandan çıkartır!    
Mesele yalnızca dershane meselesi değil. Sağlık konusunda, ulaştırma konusunda, demokratikleşme konusunda, ülkeyi ayağa kaldıracak her konuda ayak bağı olanlar var!
Bu dönüşümü eğitimde de başarmak gerekiyor. Belirli çalışmaları yapıldı. Hazırlanan bu taslak daha hükümete sunulmadan atılan gazete başlıkları çok çirkin. 'Bir gece baskını' başlığı yenilir yutulur değildi doğrusu!
Bu daha taslak halinde, Meclis'e gelmedi. Taslağa 'gece baskını' demek mümkün mü? Gece baskını olacaksa bu yeni başlamadı. 2003'ten bu yana görüşülen bir konu.
Merdiven altı dershanecilik sürecinin bitmesi lazım. Dershane Öğretmenleri de devlet kurumlarında istihdam edilmeli. Gerekirse devlet arsa vermeli. Ucuz kredi kullandırmalıdır.
Başbakan, Bu dershanelerin öğrenci profilini çıkardı. Buna göre, fen ve sosyal bilimler liselerindeki öğrencilerin yüzde 95'i dershanelere gidiyor. Anadolu liseleri öğrencilerinin yüzde 91'i gidiyor. Bu liselerdeki öğrencilerin ünivesiteye girme oranı neredeyse yüzde 100'dür. Bu çocukları dershane alıyor, sadece test teknikleri noktasında bazı şeyler öğretiyor. Çocuklar gerekli altyapıyı zaten devletin okullarında almış. Sonra başarılı olunca sırtına bir tane tişört giydiriyorlar 'onları bu hale getirdik' diye övünüyorlar! Lise öğrencilerinin yüzde 15'i dershaneye gidiyor.
Çocuklarımız yarış atı olmasın. Bu çocuklarımız cumartesi-pazar, anne-babası, arkdaşlarıyla oynasınlar, çocukluğunu yaşasınlar. Hiçbirisi çocukluğunu yaşayamıyor. Maalesef bundan mahrumlar.
Bu iş dershanelerde bitiyorsa, o kadar okula ne gerek var? Asgari ortalama 2 bin lira ile 20 bin liraya kadar bu dershanelerin ücreti var. Bu ücretler daha da artabiliyor. Adları VIP diye anılan dershaneler de var. 3-4 öğrenci alıyorlar.
Bunlar, parası olanlar ve sınavı kazanması muhtemel olan öğrenciler. Bu çocuklar devletin fen lisesinde okudu, bu emekler nereye gidecek? Devletin bu çocuklar üzerinde hiç hakkı yok mu? 800 bini aşkın öğretmen var. Bu, öğretmenlere haksızlıktır. Dershane öğretmenleri başarılı, devletin okulları başarısız demek, 800 bini aşkın öğretmenimizin döktüğü tere haksızlıktır. (22 KASIM 2013)
TAZİYE; Gazetemiz Yazı İşleri Müdürü sevgili kardeşim Ali Sakal’ın annesinin vefatını büyük bir teessürle öğrenmiş bulunmaktayım. Merhumeye Allah’tan rahmet, geride kalan ailesine sabırlar dilerim. Mekânı cennet olsun.


Yazarın Diğer Yazıları