Söze Değil, İcraata Bakacaksın

          Atalarımız ne güzel söylemiş, “laf ile peynir gemisi yürümez”, “ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol”, Allah’ımızın talimatı daha etkili ve kesin, “niçin yapmadığınızı söylersiniz?”, sevgili peygamberimiz de, “kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma”… daha bir çık güzel ve hayat veren sözler mevcut kültürümüzde.
Kimsenin kara kaşına kara gözüne inanma. Eğer yaptıkları ile söyledikleri uyuşmuyorsa, çek ipini gitsin! Mesela bir Müslüman; “müslümanım” diyor da, yaptıkları; Kur’ana ve Sünnete uygun değilse, onun; “Müslümanım, inanıyorum” demesi kimseyi aldatmasın. Şayet; islam’ı dilinden düşürmüyor, Allah kelamını peygamber lafzını her konuşmasında referans olarak gösteriyor da; insanlara, topluma karşı icraatlarında, ayak kaydırmacalar, göz boyamalar, riyakârlıklar… varsa, asla inanma!
Bu konuda örnek çok, hangi birini sayalım. Bu hususta bendenizi Müslümanlar ilgilendiriyor. Çünkü İslam; hayat nizamı, İslam; insanların huzuru için, İslam dini; kurallar bütünü, barışın teminine zemin hazırlayan ilahi yasadır! İslam; insanın her şeyine müdahale eder. Yani bir nevi hayat yönetmeliği sunar. İnsanım diyen herkesin buna boyun eğmesi gerekir.
Bugün dünyada problem varsa, tek sebebi var; İslam’ı dilde bırakmış, gönüle ve uygulamaya indirmemişiz!
“Derviş, hoca, din adamı”… demekle iş bitmiyor! Asıl olan; böyle bir yüce değere sahip olan, böyle bir kutsal inancın temsilciliğini yapanların, kılı kırk yararcasına hareket etmesi gerekir.   
Tasavvuf ehlinden dem vururuz. Ama onların hayatını hayatımıza yansıtmayız. Peygamberimizden söz ederiz, onu sevdiğimizi söyleriz fakat hiçbir işimiz ona uymaz! Kur’an okuruz, kur’anın harfleri arasında sıkışır kalırız! Allah ne diyor? Niçin diyor? Bizden ne istiyor? Haberimiz bile yok!
Şems-i Tebrizi bu konuda bizleri uyarmakta, tabir yerindeyse suratımıza şamar gibi vurmaktadır;

1. Allah’ı tanıdığınızı iddia ediyorsunuz fakat ona olan kulluk borcunuzu ödemiyorsunuz!
2. Kur’an-ı Kerimi okuyorsunuz ama hüküm ve kurallarından haberiniz yok!
3. Şeytanın, düşmanınız olduğunu iddia ediyorsunuz ancak, ona itaat ediyorsunuz. Şeytanın tekliflerini geri çevirin.
4. Kendinizi Muhammed (SAV) ümmetinden sayıyorsunuz, ne yazık ki sünnetine uymuyorsunuz!
5. Cennete girmek istiyorsunuz, ona girmek için gerekli hazırlığı yapmıyor ve çalışmalar sergilemiyorsunuz.
6. Ateşten kurtulmak istiyorsunuz fakat günahlarınızla, kötü amellerinizle kendinizi ona doğru sürüklüyorsunuz.
7. Ölümden söz ediyor, “ölüm herkese gelecek” diyorsunuz ancak ölüme hazırlık yapmıyorsunuz. 8.Annenizi, babanızı kendi ellerinizle mezara koyduğunuz halde ölüm azığı hazırlamamakta direniyorsunuz.
9. Herkesin kusurunu görüyorsunuz ama kendi kusurlarınızı görmüyorsunuz.
10. Allah’ın bütün nimetlerini yiyor, kullanıyorsunuz, ama O’na şükretmiyorsunuz.
Çok söze ne gerek var. Herşey açık, her şey meydanda. Allah bizim suretlerimize değil, siretlerimize yani davranışlarımıza bakar.
Ziya paşa ne güzel söylemiş;
“sanma ey hace kim, senden zir ü sem isterler,
Yevme la yenfeu’da kalbi selim isterler.”
Günümüz Türkçesine çevirirsek; ey hoca, ey insan, senden altın ve gümüş istemezler, kıyamet gününde sadece temiz kalp isterler.
Elbette insan olmanın, insan kalmanın yolu; dik durmak, doğru olmak, kararlılık ve samimiyet, özümüzle sözümüzün uyuşması.
 


Yazarın Diğer Yazıları