 
                                    Gönül kapısının anahtarı, Rahmete Açılan Bir Sefer Tövbe
 
                                    Ekonomide Yüksek Teknoloji Ürün Üretimine Yönelik Zihinsel Dönüşümü Tamamlamakta Geç mi Kalıyoruz?
 
                                    BİR KİTAP FUARININ ARDINDAN
 
                                    Değişen Gerçeklik Algoritması
 
                                    SADREDDİN KONEVİ’NİN EVRENSEL MESAJLARI
 
                                    Münafıklık kötü müdür?
 
                                    KALKINMA YOLU, PKK’NIN SONU
 
                                    Meğer kuzuyu kurda emanet etmişiz…!
 
                                    İSLÂM DİNİNDE ZORLAMA VAR MI, YOK MU?
 
                                    KALİTE
 
                                    Dinin Geleceği
 
                                    TÜRKİYE’NİN KRİPTO KİMLİKLİ BEYAZ TÜRKLERİ
 
                                    Bambaşka bir Konya geliyor
 
                                    Bırakmanın İnceliği
 
                                    Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
 
                                    Konyaspor’da Düşüş Alarmı, Sorunlar Derinleşiyor..
 
                                    Samimiyet Zedeleyici Mağlubiyet
 
                                    Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
 
                                    TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
 
                                    Efsanelerin Yemişi
 
                                    Rakamlarla Otomobil Piyasası
	İnsanların en çok istedikleri şeylerden en önemlisi, kendilerini anlamanızdır. Ya da şöyle diyelim, empati kurmanızı ister insanlar, kendilerinin cephesinden bakılmasını isterler.
	Bu durum hepimizin malumudur. Hepimiz bunu biliyoruzdur, biliyoruz da, uyguluyor muyuz?
	Bu soruyu biraz da değişik taraftan soralım, empati kurmak isteyen insanların empati kurma konusunda yetenekleri var mı?
	Aslında büyük bir kaos yaşıyoruz insanlık olarak. Ve bu büyük kaosun içerisinde, o kadar ayrışma, o kadar çekişmeler var ve buna rağmen hala bir arada yaşayabiliyoruz.
	
	Arkasından demediğimiz laf bırakmadığımız insanların evine gidip hiçbir şey olmamış gibi çaylarını yudumlayabiliyoruz.
	Lafı, sözü bir yana bırak, arkasından iş çevirip, işine gücüne engel olmaya çalıştığımız insanların da yüzüne çok sevimli numarası yapabiliyoruz.
	Objektif bir bakış açısıyla bakarsak, ne yani, hiç kimseyle mi ahbaplık etmeyelim? Denilebilir.
	Bunun da anlaşılmasını isteyebilir insanlar, istiyoruz da üstelik!
	İnsan öyle karmaşık yaratılmış ki, nabza göre şerbet verenler, nabza göre şerbet verenleri suçlar, bir yerlere gelebilmek için sürekli birilerinin peşinde koşanlar, kendisi gibi olanları kabullenemez.
	
	Devletten vergi kaçıranların dükkânından mendil çalınsa kıyameti koparırlar.
	Memur mesaisine zamanında gitmez, devleti hortumlayanlara veryansın eder.
	Öğretmen derse geç girer, hükümetin yaptığı hiçbir işi beğenmez.
	Amir tüm işleri eline yüzüne bulaştırır emri altındakilerin yaptığı hiçbir şeyi beğenmez.
	Böyle bir dünya işte!
	Anlamak değil anlaşılmak istiyoruz.
	“Benim ayakkabılarımla yürü” diyoruz, beni daha iyi anlayabilmen için! Bizim bir başkasının ayakkabısını giymek hiç aklımıza gelmiyor.
	Gücü eline alan, zamanında bize zulmederken at oynatıyordunuz tepemizde, n’oldu şimdi? Diyor.
	Gücünü kaybeden eskiden yediği haltları bir anda unutup, bize zulmediyorlar diye viyaklıyor.
	Böyle devam edip gidiyor hayat. Sorsan, herkes birer Yunus Emre, herkes birer Mevlana.
	Herkes her konuda derin bir bilge, filozof ya da.
	
	Hiç kimsenin bir başkasını gerçek anlamda, pratikte adam yerine koyduğu yok.
	Hiç kimsenin adam yerine koymadığı durumu kabullendiği de yok.
	Çağdaş münafıklık öyle işlemiş ki genlerimize.
	Beş temel farzı yerine getirip cennetin anahtarını da koymuşuz cebimize.
	Söylenecek o kadar çok şey var ki esasında!
	Sağcı ya da solcu, muhafazakâr ya da laik, ne olursak olalım;
	“Kendimiz için istediğimizi karşımızdaki insanlar için de istemedikçe insan olmamız çok zor!”
Münafıklık kötü müdür?
Her iki taraf da adaletten şikayetçi
Anlaşma sürecine olumlu katkı vermek
İletişim stratejisi
Ülkenin bağımsızlığını idrak edemeyenler
Hem şeftali hem motor üretmek (Teknofest günlüğü)
Zehirli gelecek gelmesin
Haklıymış gibi tartışmaya çekenler
Görgüsüzlüğün göstergeleri
Laik hutbe verelim