DEPREMLER KARŞISINDA DURUŞUMUZ NASIL OLMALI?
BU ŞEHRE VEFA BORCUM VAR
Kendi eliyle küçülen muhalefet
Bir Değerin Sessiz Vedası: Mahalle Bakkalı
E-MUHTIRA VE OSMANLI TOKADI
Küresel ekonomi durgunlukla yüksek enflasyon arsında bir bilinmezliğe sürükleniyor
PAMUK
Galibiyete Ciddiyetsizlik Yakışmadı
Ya 3 T’li (Tespit-Tenkit-Teklif) Konuşun, Ya da Ebediyen Susun!
Hüyük’te Turizm Bayramı
NAMAZIM, HER TÜRLÜ İBADETİM, HAYATIM VE ÖLÜMÜM ALLAH İÇİNDİR
REZİLLİK DİZ BOYU
Mart Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
İRAN – ABD İLİŞKİLERİ
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Yazı icat edildiği günden beri ilk defa işler tersine döndü.
Taşlara yazıldı yazılar önce.
Kurutulan ağaçlara yazıldı.
Hayvan derilerine yazıldı.
Duvarlara yazıldı.
Hem de kalemle değil.
Ucu sivri aletlerle yazıldı önceleri.
Sonra tüy kalemlerle yazılmaya başlandı.
Divit, tükenmez kalem, kurşun kalem derken yazarların işi epey kolaylaştı.
Sonra daktilo icat edildi biraz daha kolaylaştı işler.
Bilgisayar klavyesi ve sesle yazma derken iş daha da ilerledi…
İlerledi, kolaylaştı tamam da sanki biraz da çığırından çıktı.
Gelinen noktada bilinen bir şey varsa o da şu:
Yazı yazma işi kolaylaştıkça yazının kalitesi düştü. Tesir gücü de azaldı.
Bin yıl öncesinin kitaplarıyla şimdiki kitapları karşılaştıralım.
Yüz yıl öncesinin makalesiyle şimdiki makaleleri karşılaştıralım.
Maalesef durum oldukça vahim hâl aldı.
"Ben kalemden vazgeçmem arkadaş.” diyen yazarlarımız vardı daktiloya yenik düştüler.
Daktilodan vazgeçmem diyenler de klavyeye yenik düştüler.
Sesle yazanlar çoğaldı son zamanlarda.
Esas olan düşünerek yazmaktı. Kalemle yazarken öyleydi. Zordu ama!
Zaten kolay olan da tesirli olmuyordu.
Şimdi gelelim esas mevzuya…
Bundan sonrasını katırlarla devam edeceğiz, denirdi eskiden asıl zorluk başlayınca…
Şimdi tersinden devam edeceğiz daha kolayı ile…
Bildiniz!
Yani yapay zekâ ile…
"Şiirler azalacak işte o zaman, günümüz perişan olacak, içimizdeki koskoca orman yanacak ama kimsenin de haberi olmayacak yangından…”
Şiir dersen şiir yazıyor yapay zekâ.
Makale dersen makale yazıyor.
Kitap dersen kitap yazacak.
E haliyle yolun en zor kısmı bitmiş olacak ve bizler bundan sonra yapaylıkla devam edeceğiz.
Yapay adaylar koyacağız halkın önüne.
Yapay köşe yazıları koyacağız.
Yapay videolarla çıkacağız meydana…
Et yapay, süt yapay, yoğurt yapay…
Zekâ da yapay oluversin canım ne var?
İnsanlar da yapay değil mi?
Organik yumurta reklamı yerini organik yazar reklamına bırakırsa şaşırmayalım.
Her köşe yazarı yazısının altına not düşmek zorunda kalabilir:
"Yazılarımız kesinlikle yapay zekâ ile yazılmamıştır.”
"Oturan değil gezen yazar.”
"Hem gezen hem okuyan yazar.”
İşin tabiri caizse cılkı çıkacak ve insana gerçekten ihtiyaç kalmayacak gibi duruyor.
Ünlü yazılım şirketi sahibi açıklama yapıyor.
"Gençler yazılım öğrenmenize gerek yok o işi de yapay zekâ yapacak.” diyor.
Yapay zekâ da doğal felaket gibi…
Herkes insanlığa vereceği dehşet zararın farkında ama kimse karşı koyamıyor.
İnsana faydası olsun, insanın işlerini kolaylaştırsın diyerek icat ettikleri ne varsa insanı daha da müşkül duruma soktu.
Kendi eliyle küçülen muhalefet
Dilli şeytan
Eski Türkiye güzeldi be!
Gençleri mehdi mi kurtaracak?
Sokağa ne zaman çıkılır?
Zihinlerde çizilen haritalar
Yusuf Tekin’in mücadelesi
Çözüm değil sonlandırma süreci
Eğitim de denetim de şart
Konforlu iş belediye başkanlığı