“Canlı Yayında Konuşur Gibi” Konuşabilmek
Şivlilik bir dünya markası haline getirilebilir.
KÜRESEL GÜÇLERİN ELİNDEKİ SİHİRLİ GÜÇ, BİLİM
Ağaların eli tutulmaz
REĞÂİB GECESİ BİR GECE DEĞİL BİR YÖN TAYİNİ
Sûfî bir ses işittim uzaklardan…
YARIN ÇOK GEÇ OLABİLİR…
Veeeee nihayet! Güzel futbol güzel sonuç…
Seküler kesimin çatallı dili
AKLINI VE ALNINI TERLETENLER
SEVDALISIYIZ
ÜÇ AYLARA KAVUŞMANIN MUTLULUĞUNU YAŞIYORUZ
Bahanesiz Maçtan Hüsran Çıktı
AHLAK VE VİCDANIN SESİ MISIRLI YAZAR MUSTAFA LUTFİ EL-MENFALUTİ
CUMHURİYET OLMASA BİZ OLMAZ MIYDIK?
EĞİTİMDE BİR MİLAT BAŞLAMALI MI?
SAĞLIK BAKANINA MEKTUP
11. YARGI PAKETİNE LGBT’DE EKLENMELİ
Samsunspor ders verdi, Konyaspor izledi…
Bırakmanın İnceliği
Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
Dünyada kalmanın değil de ölmenin "kurtulmak” olduğunu Gazzeli bir Müslümandan öğrendik.
Oysa önceden de bilmemiz gerekiyordu bu acı gerçeği.
Çocukken bir cümle duymuştum.
"Bizim kültürümüzde ölene tebessüm edilir, doğana ağlanır.”
Nasıl yani? demiştim çocuk aklıma…
Normalde ölene ağlanmaz mı?
Hayır, demişti bir büyüğüm…
Ölenin ameli sağlamsa ona tebessüm edilir, dünyanın kahrından kurtulduğu için.
Doğanın da başına neler geleceğini bilemediğimiz için, böyle kötü bir dünyaya geldiği için ona da ağlanır.
Anlamıştım o zamanlar anlatılmak isteneni.
Gündelik gerçeklikle bağdaşmadığı için üzerinde durmamıştım ama hafızamda da yer etmişti.
Bombalar altında sağ kalan Gazzeli Müslüman hatırlattı bana yaşadığım o anıyı.
Bize, ölenin arkasından tebessüm edilir diyenlerin yaşadıkları ile Gazzeli, Lübnanlı Müslümanların yaşadıkları acıyı tabii ki kıyas yapmayacağım.
"Gördüm ki, ateşte, cımbızda yokmuş,
Fikir çilesinden büyük işkence.” diyen Üstad'a haksızlık da etmek istemiyorum.
Benim çocukluğumda yaşanılan sıkıntıları bilen bilir. Seksenli yıllar işte…
Devletin vatandaşına ettiği işkencenin ayyuka çıktığı zamanlar…
Şimdi biz bu acıların neresindeyiz ve ne yapıyoruz?
Güncel acılardan söz ediyorum.
Düşman bombayı nereye atarsa atsın, nereyi işgal ederse etsin, hedefini şaşırmamıştır. İbrenin yönü bizi gösteriyor.
Üçüncü dünya savaşına doğru hızla yol alınan bugünlerde dikkat edilirse kimse rahatından ödün vermiyor.
İç siyasi çekişmelerden tutun da kendi kişisel gündemimize kadar her şey, etrafımızda hiçbir şey yokmuş gibi davranış sergilediğimizi gösteriyor.
Felâket tellallığı yapmam yapandan da hazzetmem ama bu gidişat komplo teorilerinin berisinde bir olay.
Şimdilik mazlumların üzerine atılan bombaları televizyonlardan seyrediyoruz ama yakın bir zamanda Allah korusun, bombaların sesini duyacağız ve uzak olmayan bir zamanda bombayı kendi gözlerimizle göreceğiz gibi sanki.
Üzerimize atılan ölü toprağından silkinip bize doğru gelmek isteyen düşmana karşı topyekûn mücadele etmenin yollarını aramalıyız.
Malum, üzerimize yağan bomba ideolojik bir ayırım yapmayacak.
Şimdilik teknoloji bu şekilde toptan imha edebiliyor.
İleriki zamanlarda belki "kişiye göre bomba” seçeneği geliştirirler, bilemem.
İdeolojik kaygılardan kurtulup düşmana karşı birleşmenin zamanıdır.
Birleşir de savaşa karşı tek millet, tek yürek, tek yumruk olursak yaklaşan savaş değil zafer olur…
Seküler kesimin çatallı dili
Sessiz Çoğunluğun “Temiz Eller“ Manifestosu
Milletin Sinirini Bozmayın!
İddia ediyorum boş iddianame!
Aileyi madde planında kurtarırken
Torpil iyi işlere gölge düşürüyor
Mülakat sistemi değişiyor mu?
Modern ihtiyar heyetleri: Sosyal medya ve ilişki danışmanları
Münafıklık kötü müdür?
Her iki taraf da adaletten şikayetçi