ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -1-
BİR ÖZÜR
TEVHİD’İN HAYATA YANSIMASI
İNSAN OLMAK VE İNSAN KALABİLMEK İÇİN…
Gerçek Olan Kazanır
TÜRKİYE VE SMO SURİYE’DEKİ OYUNU BOZDU
BAŞARI; ÇALIŞMAKLA MÜMKÜNDÜR
İki yüzlülüğün nirvanası
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Kira enflasyonu dezenflasyon sürecini baltalıyor
DÜNYA EDEBİYATLARINDA KÖY VE KÖYLÜ İNSAN
Her Galibiyet Değerlidir
Mecelle Pusulası (Altın Formül İçerir)
BAĞIŞIKLIĞINIZI BESİNLERLE GÜÇLENDİRİN
Kaybedilen İki Puan
İnce Minaremizi İsteriz
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
Alfa Romeo Junior
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Sanatın, müziğin, folklorun kültür denizinde ahenkle buluştuğu muhteşem bir program…
Anadolu'nun sevincinin, hüznünün, heyecanının bölge bölge dokunduğu bir organizasyon…
Tüm farklılıklarımızın Türkiye paydasında zirve yaptığı bir gece…
İşte böyle bir gece yaşadık dün.
Konya Valisi Hakkâri'den geldi. Valilik görevinin en zor yapılabileceği bir il Hakkâri. En azından biz böyle biliyoruz. Ancak dün gördüm ki, Vali Cüneyit Orhan Toprak, bu zoru kolay kılmış.
Hakkâri'de bir uğurlama töreni düzenlenmişti. Valiyi uğurlarken hüngür hüngür ağlayan Hakkârilileri görünce etkilenmiştim. Dün bir kez daha gördüm ki, Vali Toprak, Hakkâri'de hoş bir seda bırakmış.
Toprak; gelirken "dağların başkentinden, Selçuklu'nun başkentine gidiyorum” demişti. Dün "Reng-i Hakkâri'yi” görünce Hakkari'nin sadece dağların başkenti olmadığını sanatın da başkenti olduğunu öğrendim.
Dünyaca ünlü piyanistimiz Fazıl Say'ın malum konserine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın teşrifleri sanat camiasında olumlu karşılanmıştı. "Sanat, siyasetteki katılıkları yumuşatır” şeklinde ortak bir düşünce oluşmuştu. Bunun doğru olduğunu dün gece "Reng-i Hakkâri'yi izleyince gördüm.
Biz Konyalılar Hakkâri'yi pek fazla bilmeyiz. Gidenimiz gelenimiz azdır. Vali Toprak'ın ifadesi ile "Hakkâri öyle giderken uğradım” denilecek bir coğrafyada değil. Bize uzak gelir. Sadece bize değil çevre illerin dışındaki tüm Türkiye'ye uzak gelir. Reng-i Hakkâri sanatçıları dün bize bu uzaklığın gözde olduğunu gönülde olmadığını ispatladılar.
Gönlümüze girdiler.
Vali Toprak'ın öncülüğünde kurulan ve kısa zamanda büyük işler başaran bu sanat topluluğu Konyalılardan tam not aldı.
Dün Kürtçe, Türkçe türküler dinledik. Halayı, horunu, zeybeği izledik. Müziğimizle folklorumuzun muhteşem uyumuna şahit olduk. Bir kısmını anlamasak da müziğin tınısı ve folklorun görseliyle aynı kültürün bileşenleri olduğumuzu anladık. Sevinçlerimizin bir, hüzünlerimizin bir, heyecanlarımızın bir olduğunu gördük.
250 bin nüfuslu Hakkari, 2.5 milyon nüfuslu Konya'ya dün ortak kültürümüzün en önemli bileşenlerinden biri olan müzik ve folklorla unutulmaz bir kardeşlik resitali sundu. Mest olduk. Mutlu olduk. Umutlandık.
Gençlerin Türkiye'sinde kardeşlik türküleri söylenmesi adına umutlandık.
Hakkârili gençler sadece kendi bölgelerinin müziğini sunmadılar. Anadolu'nun her bölgesinden esintilerle karşımızda oldular. Anadolu'yu, ülkenin doğudaki en uç noktasında nasıl da özümsediklerini haykırdılar.
Doğrusu Konya müzik ve folkloru adına da şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz gereken dersler çıkarmamız gerektiğini düşündüm. Bu konuda ki sitemleri de dinledim aynı zamanda. Beni gören Konyalı sanatseverler "bunu lütfen yazınız” dediler. Yazıyorum. Konya müziği ve folkloru unutuluyor. Kimse sahip çıkmıyor. Reng-i Hakkâri belki Konya müziğine ve folkloruna sahip çıkma noktasında bir kıvılcım olur.
Hakkârili gençler sanatın evrensel diliyle bize çok şey anlattı. Bize "orada bir il var uzakta, gitmesek de varmasak da o il bizim ilimiz” dedirttiler.
Artık gitme vakti. Madem onlar geldi, bizim de gitmemiz gerekir.
Bir Reng-i Hakkâri sanat topluluğumuz yok belki ama. Kardeşlik figürlerinin sahnelendiği Reng-i Hakkâri'ye, aşkın ve sevginin sembolü sema topluluğumuzla karşılık verebiliriz. Ne dersiniz?
İnce Minaremizi İsteriz
500’ünü yıktık daha da yıkacağız
Güzel bir gelenek, hoş bir seda
Şaşırdık mı?
Fetullah öldü ama FETÖ yaşıyor
Bakan çiftçiye güldü mü?
Yönetim rahatlama, Çamdalı rahatlatma peşinde
İdam isteriz!
Narini biz öldürdük! Diğerlerini öldürmeyelim
Ekrem Coşkun’u klonlayalım