DİLÂRÂ OLABİLMEK
TÜRKİYE’NİN KRİPTO KİMLİKLİ BEYAZ TÜRKLERİ
Bambaşka bir Konya geliyor
Döviz kurlarında dalgalanma (volatilite) yaşanabilir mi?
Akran Zorbalığı Merhametin Kaybı ve Din Eğitiminin Kurtarıcı Gücü
Maçı Beşiktaş kazanmadı, biz verdik
KIBRIS SEÇİM SONUCU VE KIBRIS TÜRK DEVLETİ
Kendi nefsinde ara..!
Bırakmanın İnceliği
Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
Her iki taraf da adaletten şikayetçi
ROL MODEL PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED (S.A.S.)’İN AHLÂK’I KUR’AN İDİ
Konyaspor’da Düşüş Alarmı, Sorunlar Derinleşiyor..
ŞÜPHE
Kendi Ekseni (Egosu) Etrafında Dönmenin Usulü
Samimiyet Zedeleyici Mağlubiyet
HASTALIK BİR NİMET MİDİR?
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
Efsanelerin Yemişi
Rakamlarla Otomobil Piyasası
Sumud filosu hadisesi sadece İsrail'in saldırganlığını değil; Türkiye'deki gizli Siyonist örgütlenmenin ve kimliklerin nasıl örgütlendiğini de gözler önüne serdi. Filoda görev yapan aktivistler sorgulanırken, İsrail askerlerinin Türkçeyi aksansız konuşmaları, hatta bazılarının Türk pasaportuyla orada bulunması, yıllardır göz ardı ettiğimiz karanlık bir gerçeği bir kez daha tokat gibi yüzümüze çarptı: Türkiye'de yaşayan, Türk kimliği taşıyan bazı kişiler İsrail ordusuyla, İsrail'in resmî kurumlarıyla doğrudan irtibatlıydı. Yahudi kökenleri nedeniyle Türkiye'den çok İsrail'e aidiyet duyuyor, İsrail'de askerlik yapıyor, Gazze'de silah taşıyor, dünya tarihinde görülmemiş bir soykırıma ortak oluyordu.
Her şey 1492 yılında imzalanan Elhamra Kararnamesi ile başladı. Bu kararname ile İspanya'da yaşayan Yahudiler ziynet eşyalarına el konularak kovuldu. O tarihte İspanya'da 300 bin Yahudi yaşıyordu. Bugün sayıları 40 - 50 bin civarında. Kararın ardından 100 bin Yahudi, Kuzey Afrika'ya kaçtı. Sultan 2. Beyazıt, soykırıma uğrayan Yahudileri topraklarımıza kabul etti. Onlara yurt ve iş verdi. Sefarad Yahudileri Osmanlı İmparatorluğu topraklarında; İstanbul, İzmir, Selanik ve Safed şehirlerine ve civarına yerleştirildi. Bugün Türkiye'deki Yahudilerin % 90'ı ‘Sefarad Yahudi'si denilen bu Yahudileridir.
İşte bu Sefarad Yahudilerinden olan Sabatay Sevi 1626 yılında mesih olduğunu iddia etti. Ancak kendisi şikâyetler üzerinde kadı önüne çıkarılması ve yargılanması sonucu pabucun pahalı olduğunu gördü ve takiye yaparak şehadet getirdi Müslüman olduğunu iddia etti. Bu şekilde mahkemenin yargı sürecinden kurtulurken kendisini takip eden tüm müridlerinin de yani Sefarad Yahudilerinin de aynı şekilde kendisi gibi yapmalarını istedi. İşte bu olay başta Selanik ve İzmir merkezli olmak üzere ülke topraklarımızda Müslüman Türk görünümlü ama kalben fikren Yahudi inancına sahip kripto kimliklerin oluşmasına yol açtı.
Sabetay Sevi, ölmeden önce müritlerine 18 emir bıraktı. Bu emirlerin 16'ncı olanı; "Türklerin adetlerine, onların gözlerini örtmek maksadıyla dikkat edilsin. Ramazan orucunu tatbik için sıkıntı gösterilmesin ve aynı şey Kurban Bayramı için de yapılsın. (Sabetaylar gündüz oruç tutar, iftardan 5 dakika önce Müslümanlara inat açar.) Gözün gördüğü her şey ifa edilmelidir. (Takiye olarak Müslüman Türk gibi görünün) 17'nci emri ise; Müslüman Türklerle nikâh akdedilmesin.”(Evlenilmesin) Sabatay Sevi'nin bu vasiyeti gereğince Sabataist olan tüm Yahudilerin en büyük amacı İslam'la ve Müslümanla savaşmak Anadolu coğrafyasını laikleştirerek seküler kimliğe mahkûm etmek olmuştur.
Ulu Sultan Abdülhamid Han'ı tahttan indiren İttihat Terakki'nin Hareket Ordusu'nda; 700 Selanikli Yahudi'nin oluşturduğu "Gönüllü Musevi Taburu” bulunmaktaydı. Yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda bu Sabetaylar etkin rol aldılar. Özellikle Mason kimliğiyle önemli noktalarda görev aldılar.
1923'te imzalanan Lozan Protokolü ile 1.200.000 Ortodoks Hristiyan Rum; Anadolu'dan Yunanistan'a, 500.000 Müslüman Türk de Yunanistan'dan Türkiye'ye gönderildi. Bunlar Selanikli Sabatay Sevi'nin müritleriydi ve kâğıt üzerinde Türk ve Müslüman görünüyorlardı. Kısaca; İslam'a ve Türk milletine diş bileyen Yahudileri içimize aldık. Mübadele sonrası bunlar İstanbul, İzmir, Mudanya ve Ayvalık'a yerleştirildiler. O yıllarda; Bürokrasi, Ordu ve eğitimdeki boşluk Sabetayistler tarafından doldurulmuştu. Babaları ise ticaretle uğraşıp büyük zenginlik kazandılar. Hem ekonomik yönden hem de hâkim oldukları bürokrasi ile siyasi yönden Türkiye'nin yönetimini belirleyecek seviyeye geldiler. Sabetaylar bu güce ulaşınca, Devletin yönetimine ve milletin dinine karışmaya başladı.
12 Mart askeri muhtırası, 12 Eylül askeri darbesi, 28 Şubat post modern 27 Nisan e-muhtırası da mason patentlidir. 15 Temmuz darbe girişiminin elebaşı Gülen dâhil, FETÖ'yü kuran 23 kişinin 16'sı da masondu. O Masonların tamamı Sabetaydı. Fetullah da anne tarafından Sabetaydır. Laikliği din yapmak isteyen de, hayali irtica tehdidini ortaya atıp milletin dinini yaşamasını engelleyen de bu Sabetaylar 'dır.
Bizim göremediğimizi devletimizin gördüğüne inanıyoruz. Bu Sabatayist gizli Dönmelerin ayakkabı numarasına kadar deşifre edildiğine inanmak istiyoruz. Çünkü eğer düşündüğümüz gibi değilse Eğer bir gün bu ağlar, Türkiye'ye ihanet etmek için harekete geçerse… Kökleri Selanik'te olan, bu kişiler; Ya İsrail'den bir emir alırsa? Bu Türkiye'nin güvenliği açısından hayati bir tehlike haline gelir. İstihbarat birimleririmizin o güne kalmadan gereğini yapacaklarına inanmak istiyoruz.
SAHTE DİN VE TARİKATLAR
İNSAN BEYNİNİN İŞGAL EDİLMESİ
EVANJELİST, SİYONİST, KÜRESELCİ AKIL
KIZILDERELİ KATLİAMI
AVRUPA’NIN KARANLIK TARİHİ
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
YAŞASIN ÖZGÜR SURİYE VE SURİYE HALKI
İNSAN OLMAK VE İNSAN KALABİLMEK İÇİN…
İNSANLIĞIN DRAMI VE “NOVUS ORDO SECLORUM”
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ