EĞER ŞÜKREDERSEK NİMETLER DAHA ÇOK ARTAR

 

Sözlükte Şükür; Yapılan iyiliği bilmek ve onu yaymak, iyilik edeni iyilik ile övmek; minnettarlık anlamına gelmektedir. Terim olarak ise; Allah (c.c.)'ın ikramlarına, nimetlerine nankörlükte bulunmayıp şükür ederek haramlardan uzak durup emredilenleri yapmak olarak ifade edebiliriz. Bütün nimetlerin Allah (c.c.)'tan geldiğini bilip hamd ederek refah ve mutluluğumuzu artırmamız gerekir. Allah (c.c.)'ın emirlerini yapıp yasak ettiklerinden de kaçınırsak şükretmiş oluruz. Dünyevi hususlarda durumu bizlerden daha aşağıda olanlara bakıp şükretmeli, uhrevi konularda da İslâmi yaşantısı bizden daha üstün olanlara bakıp üzülmeli ve onlar gibi olmak için çalışıp hayırda yarışmalıyız. Gerçek şükre bu güzel özelliklerle ulaşabiliriz.

 

Âyet-i Kerîmelerde şöyle buyurulmuştur: Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: "Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.” (İbrahim Sûresi âyet:7) "Öyleyse yalnız beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin.”(Bakara Sûresi âyet:152) "Andolsun biz Lokman'a: Allah'a şükret! diyerek hikmet verdik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü övgüye lâyıktır.” (Lokman Sûresi âyet:12)

 

Nankörlük, Şükrün zıddıdır. Allah (c.c.)'ın emirlerini yerine getirmeyen, yasaklarından kaçınmayan kişi nankörlük etmiş olur. Rabbimiz, bizleri yaratıp bu dünyaya göndermiş, birçok nimetler lütfetmiştir. Bu kadar ikramda bulunan yaratıcımıza şükretmezsek, nankörlük etmiş oluruz. Günümüz insanlarının birçoklarının doyumsuz olarak hırsa kapılarak şükürden uzaklaşıp, nankörlüğe doğru meylettiğini üzülerek görmekteyiz. Hâlbuki şükredecek o kadar güzel imkânlarımız var ki, bunların farkında bile değiliz. Yeniden tefekkür ederek hayatımızı şükür eksenli bir merkeze oturtmak zorundayız. Sağlıklı bir nefes alıp vermemiz bile çokça şükretmemizi gerektirir. Verilen nimetleri saymaya kalksak sayamayız. O halde bu doyumsuzluk, mutsuzluk niye… Müslüman sahip olduğu az veya çok imkânlara rıza gösterip şükreder ve sonucunda rahat eder. Zenginlik, fakirlik, sağlık veya hastalık ve benzeri durumlar imtihan edilmemiz içindir. İmtihanı kazanmak içinde nankör olmayıp, hamd ve şükür ile hayatımızı güzelleştirmeliyiz.

 

Hadis-i Şeriflerde şükür kavramı hem ‘verdiği nimetlerden dolayı kulun Allah'a minnettar olması' hem de ‘Allah'ın kullarının şükrüne karşılık vermesi, iyiliklerini ödüllendirmesi' manalarında geçmektedir. "Aza şükretmeyen çoğa da şükretmez” (Müsned,IV,278,375) mealindeki hadis, şükrün insanlarda karakter haline gelmesi gerektiğini açıkça belirtmektedir. Genel anlamda sağlıklı iken, nimetler çokken şükür daha kolaydır. Her dönemde şükretmemiz gerekir. Ancak, hastalık, kıtlık v.b. sıkıntılı dönemlerde şükredebilmek daha çok önemlidir.

 

Rabbimizin emrettiklerini yapıp, yasak ettiklerinden kaçınmamız sonucu bizlere sevap vererek her defasında borçlu olmamıza rağmen, rahmeti ile muamele ettiğini açıkça görmekteyiz. İnsanların hidayeti için çalışmak, onları irşat etmek de şükür sayılır. Nefsimizin istek ve arzularına uymayıp, Rabbimizin, rızası için çalışmalı, evlâtlarımızı O'nun rızasına uygun yetiştirmeliyiz ki, kulluğumuzun ve şükrün gereğini bütüncül olarak yapmış olalım.

 

Tanıdığımız tanımadığımız insanlardan aldığımız bir eşyayı iade ederken, nasıl ki teşekkür ediyorsak ve etmemiz gerekirse, bizleri yoktan yaratan, birçok nimetleri bizlerin emrine sunan, Âlemlerin Rabbine kulluk görevimizi en iyi şekilde yapmalı, nankörlükten uzak kalarak, şükür, hayatımızın her zaman merkezinde olmalıdır. İhlâslı, samimi olarak, İslâm'ın emirlerini yerine getirip içtenlikle bağlanmak, sadece Allah (c.c.) rızası için çalışmak, yasaklardan da aynı anlayışla kaçınmak gerekir.

 

Samed, hiçbir şeye muhtaç olmayan, aksine her şey kendisine muhtaç olan demektir. Bizlerin yapacağı İbadetlere, zikir ve şükürlere Allah (c.c.)'ın kesinlikle ihtiyacı yoktur. Allah (c.c.)'ın ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)'in emrettiklerini yapıp, yasak ettiklerinden kaçınmamıza bizlerin ihtiyacı vardır. Yaptıklarımızın karşılığında sevap almaktayız. Sonucunda gerçek hakiki olan ebedi ahiret yurdunda yaptığımız ibadetler vesilesi ile Rabbimizin rızasını kazanabiliriz. Biz Rabbimize yönelirsek, Rabbimiz bizden razı olacak ve mükâfatlandıracaktır. Nankörlük edersek de İlâhi adalet tecelli edecek, cezalandırılmamız kaçınılmaz olacaktır.

 

Hayatımızı İslâm'a uygun bir şekilde yaşayıp, nankörlükten uzak durarak, nimetlerin artması için şükrü hayatımızın merkezine alanlardan olmamız duası ile sıhhat ve afiyetler dilerim.

omerlutfiersoz@gmail.com


Yazarın Diğer Yazıları