2. Obama'lı dönem

Amerika seçimini yaptı, Obama kazandı.

Kendi adıma duygularımı ifade edeyim:
İyi oldu.

Seçim Amerika'nın seçimi ama bu seçimin bizi ve bütün dünyayı ilgilendirdiğini biliyoruz.
Obama'nın olması kadar Romney'in olmaması da iyi, hatta daha da iyi oldu.
Romney olur diye endişe vardı dünyada. Çünkü Romney, Neo-Con'ların saldırganlığını sembolize etmekte, özellikle bizim coğrafyamız açısından, üstelik yoğun biçimde İsrail eksenli bir Amerika anlamına gelmekteydi.
Kuşkusuz Amerika'da, İsrail'i önemsemeyen bir politikacı bulmak oldukça istisnadır.
Ama Ortadoğu'da İsrail derken barışı bütünüyle ıskalamak, sanki başka ülke, başka halk, başka kültür, başka uygarlık yokmuş gibi hareket etmek... İşte bu, Amerika'yı da içinden çıkılmaz alanlara sürükleyen bir şey olurdu.
Bush'lar dönemi böyle dönemlerdi Amerika ve dünya için.
Obama, ilk seçildiği zaman da farklı bir ses getirdi Amerika'ya...
Bunu biz Türkiye'den hissettik, Mısır'dan hissetti bölgenin insanları.

Kesişme noktaları

Şüphesiz her ülkenin milli çıkarları olacak.
Amerika'ya başkan olan insan da öncelikle kendi ülkesinin çıkarlarını gözetecek ama bir dünya gücü ya da diğer ifadeyle süper devlet olduğunuzda, eğer içinize kapanmamışsanız -ki Amerika içe kapanmanın imkansız olduğunu da biliyor- dünyanın her yerinde, hatta dünyanın dışında, mesela uzayda olan bitenlerin nereye doğru evrildiği ile ilgilenecek, bir tür nüfuz arayışında bulunacaktır.
Dolayısıyla Ortadoğu ya da daha geniş olarak Afrika'yı, Balkanlar'ı, Kafkasya'yı, Çin Seddi'ne kadar tüm coğrafyayı içine alan bölge, bu çağın en hareketli, yeni oluşumlara en çok gebe coğrafyası olarak Amerika'nın birinci gündem maddesi olmaktan kurtulamaz.

Ülkemiz, deyim yerindeyse bu coğrafyanın göbeğinde bulunuyor.
Bu durumda, ülkemizin küresel gücün dünya misyonu ile bir yerde karşı karşıya gelmesi kaçınılmazdır.
Şu doğrudur:

Bizim ya da başka herhangi bir Ortadoğu ülkesinin, şu veya bu Amerikan başkanıyla bütün alanlarda paralel durması mümkün olmayabilir.
Şu da doğrudur:

Bu farklılıklara rağmen, ilişkilerin birbirinden tamamen bağımsız olması da mümkün değildir.
O zaman, karşılıklı çıkarlarda, bilinen ifadesiyle "kazan kazan"ı gerçekleştirmek ya da her ülke için "olabilir en iyi"yi bulmaya çalışmak gerekecektir.
Ortadoğu, Birinci-İkinci Dünya savaşlarının getirdiği yapılanmalardan sonra, aşağı yukarı 100 yılın içine giren "anormal statü"den kurtulup, yeni bir yapılanma süreci yaşıyor.
Bu, bu coğrafyadaki her ülke, her halk için olduğu kadar dünyadaki bütün etkin güçler açısından dünya dengeleri noktasında yeni bir anlam ifade ediyor.

Ortadoğu'ya bakarken

Ortadoğu halkları, kadim bir uygarlığın mimarı olarak, tarihten düşürülmüşlüğü aşmaya ve o uygarlığa kaynaklık eden manevi değerlerle, İslam'la yeniden yola çıkmaya çalışıyor.
Bu süreçte, açık-örtülü sömürge statülerinin getirdiği yapı bozumu vakıası, bu toplumların İslam'la özgün, asli, orijinal ve düzen kurucu ilişki kurmak yerine yer yer kurtuluş mücadelelerinin, sömürgeciye öfkenin, yönetimlerle kıran kırana hesaplaşmanın doğurduğu gerilimli ilişkiler kuruyorlar.

Yine bu süreçte Müslüman halkların İslam'la kurduğu ilişki, sömürgeci karakteri hâlâ sürdürmeye çalışan dünya güçlerinin manipülasyonlarına da maruz kalabiliyor. İslam etrafında oluşturulmak istenen "fobi"yi besleyecek yapılanmaların bizzat İslam coğrafyasında üretilmesi gibi bir hastalıklı yapıdan söz ediyorum.
Bu noktada, Amerika'nın yaklaşımı önemli. Amerika'da iktidara gelenlerin tavrı önemli.
Yine bu noktada Türkiye-Amerika ilişkisi önemli.

Türkiye'de, İslam coğrafyasının normalleşme sürecine ilişkin düşünceler geliştirmiş bir siyasi iktidar, Amerika'da da, İslam coğrafyası ile sağlıklı ilişkiler kurmaya yönelmiş bir başkan olursa, bu Amerika için de İslam coğrafyası ve Türkiye için de iyi olur.

Obama sanırım bu anlamda Amerika'nın içinden çıkacak iyi isimlerden biridir.
Başta, onun seçilmesi için "iyi oldu" demem bunun için.
Obama ikinci 4 yıl için göreve gelirken herhalde, dünyada birinci gündeminin, mesela Suriye ve bütün bir Ortadoğu hareketliliği olduğunun bilincindedir.
Dileğimiz hoş gelmiş olsun.


Yazarın Diğer Yazıları