Clinton'dan Petraeus'a...

Bugün Petraeus'tan yola çıkıp, bir "insan krizi" konusuna temas edeceğim.
Bill Clinton'u evlilik dışı ilişkiler yaktı.
Prens Charles'ın evliliğini de öyle.
Moşe Katsav'ı evlilik dışı ilişkiler yaktı.
Hollande'ın başı evlilik dışı ilişkilerle dertte.
Petraeus'u evlilik dışı ilişkiler yaktı.
Biri ABD Başkanı idi. Birisi İngiltere veliaht prensi. Biri İsrail Cumhurbaşkanı. Dördüncüsü halen Fransa Cumhurbaşkanı ve sonuncusu CIA Başkanı idi.
Neyi anlatıyor bu liste size?
Amerika'da, İngiltere'de, İsrail'de, Fransa'da, zirvelerde yaşanan cinsel skandalları değil mi?
Bu işler bizde ya da doğu toplumlarında olsa, "cinsel açlık" yorumunu yapıştırırlar sosyologlarımız, psikiyatrlarımız. Ne de olsa bizim insanımız, cinsel yasaklar, sınırlamalar sebebiyle aç kalır, bir kadın uzvu gördüğünde de kendinden geçer, tahrik olur, saldırganlaşır.
Peki cinselliğin buluğ yaşını ilk çocukluk çağlarına taşıdığı, "serbestiyet"in tavan yaptığı, hatta bazı annelerin kızlarını sokağa prezervatifle gönderdiği, belli bir yaşa kadar çıkılacak arkadaş bulamayan gençlerin bunalıma girdiği Batı toplumunda -toplumlarında- olan ne?
Clinton'ı tahrik eden ne idi?
Prens Charles'ı ne?
Moşe Katsav nasıl çıldırdı da sekreterine tecavüz etti?
Hollande'ın yolu nasıl metres ve sevgililer arasında karıştı?
Ve Petraeus, nasıl tek eşlilikten çok metresliliğe doğru evrildi?
Amerika'da son seçimlerle birlikte yapılan halk oylamalarında bazı eyaletlerde "eşcinsel evliliğin yasallaşması"na onay çıktı. Bazı eyaletlerde marihuana kullanımının yasal hale gelmesi görüşü benimsendi.
Avrupa'da, bazı ülkelerde eşcinsel evlilik yapan bakan seviyesinde insanlar var.
Ve bizden bir haber:
Yapılan araştırmalara göre cinsel suçlar yüzde 400 artmış bulunuyor.
Bence Batılılaşıyoruz.
Bizde de cinsel uyarılma, çok erken yaşlara kadar inmeye başlamış durumda. Üniversite bitirenler eşlerini dövüyor, magazin basını, ilgilendikleri insanların ilişki trafiğini takip ederken başı dönüyor.
Evet Batılılaşıyoruz.
Yukarıda verdiğimiz örnekler Avrupa'da, Amerika'da, cinselliğin ayağa düştüğü arka sokaklarda gerçekleşen pörsümüş, çamura batmış ilişki trafiğini anlatmıyor. Taa tepelerdeki çarpıklığın göstergeleri bunlar.
Bunun bir anlamı var tabii.
Yani bir çarpıklık tepelerdeki bir veya birkaç kişiyi bile avucuna alır hale gelmişse, alttaki katmanlarda çok daha derin bir çürüme var demektir.
Amerika'da ya da bazı Avrupa ülkelerinde eşcinsel evlilikler neden yasal hale geliyor?
Çünkü böyle çarpık ilişkiler içinde bulunanlar toplumda öylesine yaygınlık kazanıyor ki, onu suç halinde tutmak imkansızlaşıyor.
Bunun bir örneğine Kur'an-ı Kerim'de işaret edilir. Lut kavminde eşcinsellik salgın halindedir. Lut Peygamber (asm) kavmini buna karşı uyarır ve kavmi, ona kızar. Hatta Hazreti Lut'u ziyarete gelen misafirlere tecavüz etmeye kalkışırlar. Lut'a yönelik itirazları çok ilginçtir. Derler ki: "Bunlar çok temiz kalmak isteyenlerdir, bunları bu ülkeden çıkarın!" (Araf Suresi, 82)
Yani zaman zaman toplumlarda "temiz kalma"nın, diğer ifadeyle "yaratılış kanunlarına uyma"nın suç haline getirildiği oluyor.
Belli ki, Clinton'ı ya da Petraeus'u evlilik dışı alanda arayışa yönelten şey, "cinsel açlık" vs. değildi. "Tesettür" kadını gizledi de, onlar, kadına ilişkin en küçük şeyden tahrik olmadılar.
Peki ne oldular?
Onca cinsel görünürlüğe rağmen, doymadılar (!) "nefis"lerine hakim olamadılar ve bir batağa düştüler.
Bizde henüz, liderler seviyesinde benzeri skandallar yaşanmadı. Batı normlarında bir cinselliği sürdüre sürdüre, kim bilir belki bir gün, biz de medyada "falanca liderin gizli aşkı"na dair haberleri okuyacağız. Yoksa okumaya ana muhalefet liderlerinden başladık mı?!.


Yazarın Diğer Yazıları