Kaç açlık grevi ile?..

Açlık grevinin bir "talepler paketi" var.
Malum üç madde. Cezaevlerindekilerden sonra Leyla Zana dahil, kimi BDP milletvekilleri de, o üç maddenin halledilmesi için açlık grevi yapıyorlar.
-Anadilde savunma.
-Anadilde eğitim.
-Öcalan'a yönelik tecridin kaldırılması.
Herkes, iktidar çok istese bile, devlet, örgütün şantajına boyun eğdi görüntüsüne aldırmasa bile ve çözüm denen şey grevcilerin talebini tamamen karşılasa bile... Bir açlık grevinde, ölüm veya ağır hasar noktasına gelmeden, bu üç maddenin çözülemeyeceğini biliyor.
O zaman "Nereye kadar ve neden" sorusunu sormadan edemiyorsunuz.
Ben burada bir şeyi daha soracağım:
Diyelim ki bir açlık grevi ile bu üç madde halledildi. Bu üç maddenin halli ile Kürt sorunu halledilmiş olacak mı?
Bir soru daha:
Halledilmiş olmayacaksa, daha kaç açlık grevi gerekecek başka sorunların halli için?
Gayet açık ki bu sorular, "açlık grevleri"nin bir sorun çözme yöntemi haline gelmesi sebebiyle soruluyor.
Biliniyor ki, PKK-KCK-BDP'nin "Kürt sorunu" çerçevesi ile, sizin benim, hükümetin sorun çerçevesi aynı değil.
Bunların soruna çözümlenmiş bakmaları için, "Kürdistan" diye haritası çizilen bir coğrafyada, Öcalan'ın "önder"liğinde "komün" tabanlı bir "özerk yapı" kurulmasıdır. Ortaya konan açık metinlerden, o özerk yapının, bizdeki "Tek parti diktatörlüğü"ne çok benzediğini de biliyoruz.
Bu da Barzani'nin ufku
Özerk yapı...
Belki daha ilerisini de "hayal"lerinde saklı tutacaklar. "Dostumuz" Barzani gibi. Ne demiş Milliyet'ten Hasan Cemal'e Barzani bakın:
"Bağımsız devlet idealimizi belirtmiştim.
Her şeyden önce bu bizim doğal hakkımız. Buradaki en büyük sorun, Kürtler'in dört devlet (İran, Türkiye, Irak, Suriye, HC) arasında paylaşılmasıdır. Asıl sorun burada, işi zorlaştırıyor. Eğer böyle olmasaydı, Kürtler iki devlet arasında paylaşılsaydı veya hepsi bir devlete bağlı olsalardı Kürt devleti daha kolay olabilirdi. Bütün Kürtler'in haklarına kavuşmasından yanayız. Onların en doğal haklarıdır.
Artık dünyada hiçbir şey imkansız değil. Büyük dava uğrunda kan da dökülebilir, büyük bedeller de ödenebilir. Ama çözüm sonunda mutlaka gelir. Yanlış ortadan kalkar, biz buna kesin gözüyle bakmaktayız. Doğu, Batı Almanya örneği var. Çekler'le Slovakya örneği var. Ne zorla birleştirme oluyor ne de zorla ayrılma... Milletin kendisi karar vermelidir. Başka taraflar, o milletin hakkında karar verme hakkına sahip değildir." (Milliyet, 15 kasım 2012)
Ne diyor Barzani, "Nihai hedefimiz dört ülkedeki Kürtler'in birleştirilmesi ve bağımsızlığı" diyor. "Bir ülkede olsaydı Kürt devleti daha kolay olabilirdi" diyor. Hatta "Büyük dava uğrunda kan da dökülebilir, büyük bedeller de ödenebilir" diyor dostumuz Barzani.
Bir kurgu ki...
Konu dağılmasın, şu an yapılan açlık grevi, üç madde ile sınırlı değil de, "Öcalan serbest bırakılsın, başımıza geçsin, örgütü yönetsin" şeklinde bir taleple ya da Barzani'nin dediği gibi bir istekle başlatılsaydı, bütün şu "Aman cezaevinde ölüm olmasın, bu Türkiye'nin imajını yaralar" diye hükümeti baskı altına almaya çalışanlar, ölümlerden dolayı bütün sorumluluğu hükümetin üzerine yıkmaya yönelenler ne yapacaktı?
"Özerklik olmadan olmaz ağabey" denseydi, özerklik için hükümeti boğmaya mı yönelecektik?
Kimi aydınların safdilliğine, kimilerinin hükümetle hesaplaşma hesabı adına şeytanla bile ittifaka girebilme tavrına oynayan bir kurgu var ortada. Bir ölçüde sonuç da alan bir kurgu bu. Öyle ki; bu çevre hâlâ dağda ve sokakta devam eden, can alan terörü görmezden gelebiliyor.
Ben bu kurgu içinde rol alanların, diyelim şehit ailelerinin "Öcalan'ın asılması için açlık grevi" yapmaları karşısında ne yapacaklarını çok merak ediyorum. Mesele, açlık grevi ve insanların ölmeleri karşısında duyarlılık sergilemek mi, PKK yandaşlığı mı ya da başkalarının ölümü üzerinden hükümeti sıkıştırmak mı?


Yazarın Diğer Yazıları