Çay İçerek Müslüman Ölümlerini İzlemek

Suriye, Irak, Afganistan, Gazze, Somali,Myanmar,  ve daha ismini sayamadığım diğer İslam memleketlerinde her gün yüzlerce müslüman öldürülüyor.

Bu İslam aleminin kaderi mi?

Elbette değil.

O halde neden?

Bu acı tabloyu evimizde çay içerek tiyatro izler gibi izler hale geldiğimiz için…

“İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız “  düstürunu kaybettiğimiz için…

Yüzlerce müslümanın ölmesine, taraftarı olduğumuz takımımızın mağlubiyetinden daha fazla üzülmediğimiz için…

Akif’in veciz tesbitindeki tehlike gerçekleşti : “ Millete tefrika girince düşman girdi. Toplu vurmayınca  yürekler onu top sindirdi.”

Global aktörler, hayat ve yaratılış gayesinden uzaklaştırılarak özünü yitirmiş, birbirine düşürülerek bölünmüş İslam alemiyle istedikleri gibi oynuyorlar.

Global aktörler, önce korku ortamı oluştururlar. Sonra milletleri bu korku ve tehlikelerden korumak için ağabey rolüne bürünürler. Böylece milletleri kendilerine muhtaç hale getirirler.    

Yalta, Tahran, Vladivostok v.b görüşmelerde ülkeleri paylaştılar. Kim hangi süper gücün payına düştüyse oraya çöreklendiler. Hakim süper güç “seni koruyorum” diye o ülkenin kanını emdi. Haraca kesti. Müslümanlar soğuk savaş döneminde iki süper güçten birinin kanatları ( ! ) altına girmeye mecbur bırakıldı.

SSCB yıkıldıktan sonra da durum değişmedi. ABD hayali düşmanlar üretti. Saddam’ın Kuveyt’e girmesine yeşil ışık yaktı. Sonra da  Irak’ı işgal etti.

Usame Bin Ladin’e El kaide’yi kurdurdu. Sosyalizm tehlikesi yerine bu hayali tehlikeyi ikame etti. Hem ulusal güvenliğinin tehlikede olduğu bahanesiyle Ortadoğu’ya müdahale etmenin meşru zeminini hazırladı. Hem de dünyada islamafobi oluşturdu. Bir taşla iki kuş. İkiz kuleleri kendisi vurdu. El kaide’nin yaptığına herkesi inandırdı. Bu saldırıyı bahane ederek dünya politikasını değiştirdi. Ne gariptir ki; uydudan her şeyi izleyebilen süper güç, Bin Ladin’i yıllarca bulamadı ( ! ) Bu masal inandırıcılığını yitirince sözde buldu ve öldürdü ( !)

BOP projesi ile İslam ülkelerinde halkın inancıyla daha uyumlu liderler iktidara getirildi. Ilımlı ve radikal diye İslamı sınıflandırarak yeni ayrılıklar ve “Bakın  ılımlı islama bir şey diyor muyuz? Ama radikal İslam ulusal güvenliğimiz için tehlikedir” diyerek yeni korkular yaratıldı. Arap baharı masalıyla yeni hakimiyet alanları meydana getirdiler. Etnik ve mezhep ayrılıkları güya hak veriyoruz diye körüklendi. Irak’ta olduğu gibi parçalı yapılar oluşturuldu. Eski ABD dışişleri bakanı Condoleezza Rice’ın dediği gibi Ortadoğu’da yakın gelecekte siyasi sınırlar da değiştirilecek.

Uluslararası markalara tiryaki tüketici olmakla kapitalizme para akıtan, büyük pay sahibi oldukları bankalarca söğüşlenen, namazını da kılan, ama İslam coğrafyasında her gün öldürülen yüzlerce müslümanı  evinde çay içerek tiyatro izler gibi izleyin, yüreği sızlamayan müslüman onlar için zararlı değil yararlıdır. Çünkü iğdiş edilmiştir ve hayat damarları kurutulmuştur.İşte bunun için İslam memleketlerinde her gün yüzlerce Müslüman öldürülüyor.Çoğumuzun yüreği yansa da çaresizlik girdabında kaybolup gidiyoruz.

Ama Ömer Muhtar,Hasan El Benna, Seyyid Kutup,Rantisi,Dudayev vb (Allah onlara cenneti ihsan etsin)onlar için tehlikedir.    

Allahım! Bize azap etme ne olur? Çıkış yolu göster. İnanıyorum ki; hiçbir şey yapamayan bizler Bedir’de Kosova’da Mohaç’ta, Sakarya’da olsak senin için can verirdik.

“Bir insanı haksız yere öldürmek tüm insanları öldürmek gibidir” şiarını  İslamın adaletiyle, şefkatiyle,  merhametiyle  Suriye, Irak, Afganistan, Gazze,Çeçenistan, Somali ve Budist Myanmar katillerine anlatmayı nasip eyle.

Bu lafzi duamızı ameli duaya dönüştürecek güç,kuvvet ver.

Zira senin her şeye gücün yeter. Amin!  


Yazarın Diğer Yazıları