ÖZDİL’E BEDEVİ UÇAKLARI BATTI

 

 

 

 

Suudi savaş uçakları İncirlik’e geldi ya!

“Suudiler Ecyad kalesini yıkıyorlar diye dünyayı ayağa kaldırmışız, onlara demediğimizi bırakmamışız, şimdi ne olmuş da bedevi uçakları İncirlik’e gelmiş” miş. Böyle diyor Yılmaz Özdil.

Bu zor zamanımızda yardımımıza gelmişler diye sevineceğine, Suudi savaş uçakları geldi diye çıldırıyor.

Vatanımızı işgal eden İngiliz uçakları İncirlik’e defalarca geldi.

Maraş’ta kadınımızın namusuna el uzatan Fransızların uçakları da İncirlik’e defalarca geldi.

ABD’nin İncirlik’te üssü var. Johnson 1964’de Kıbrıs’a müdahaleyi düşünen İnönü’yü fırçaladı. ABD Kıbrıs’a müdahale eden Türkiye’ye ambargo da uyguladı.

Özdil ve O’nun gibiler bunlara tek laf etmedi.

Suudiler de sütten çıkma ak kaşık değil elbet. Ama bu zatın düşmanlığı İslam’a.

Batıcı aydınlar, -Batı kültürü ile yetiştirildikleri için- İslam’a düşmanlıkta Batılılarla ittifak içindedirler.

İkiyüzlülükleri ve düşmanlıkları tarihle tescilli Batılılara sempati, hatta hayranlık duyarlar. Bunlara;

“Dünyadaki huzursuzluğun, İslam Alemi’nin kan gölü haline gelmesinin sorumlusu kim?”,

“Afrika’nın kaynaklarını hırsızlayarak zenginleşen kim?”,

 “Birileri köle olmalı ki efendi olunabilsin diyerek dünyayı bu hale Batı getirmedi mi?”

“1923’te Batılı bir devlet kurduk da ne oldu? Başımız hiç dertten kurtuldu mu?” diye sorarsınız.

Özdil’ler “Batı virüsü ile fikri şaşılıkla” bakarlar, “esarete”,  “medeniyet” derler.  

Gerçek şu ki; maalesef Lozan’dan beri Türkiye’de tüm iktidarları ve temel stratejileri Batı belirlemiştir.

Mesela; Menderes, Özal ve Erbakan Batılıların icazetiyle iktidara getirilmiştir..

Onlar, gerçekleri gördü. “Milli politikalar” izlemeye başlayınca “kalemlerini kırdılar.”

Erdoğan da iktidara gelirken ABD’nin icazetini almıştır.

2010’dan sonra Erdoğan’ın da çizgiden çıktığı, kalemini kırmaya karar verdikleri anlaşılıyor.

Gezi olayları, paralel devlet yapılanması ve darbe girişimleri Erdoğan’ı indirmek istediklerini gösteriyor. 

Batılıların PKK ve PYD’ye desteklerini artırmaları, Suriye savaşında PYD’ye devlet kurdurarak Türkiye’nin etrafını çevirmek, yalnızlaştırmak, göç dalgasıyla zor duruma düşmesini istemeleri bu ihtimali kuvvetlendiriyor.  

Ya Batı’ya ve onun piyonlarına teslim olacağız...

Ya Yıldırım Bayezit gibi “yatma tilki gölgesinde varsın aslan yesin seni, geçme namert köprüsünden varsın sel apartsın seni “ diyecek, tarihine, medeniyetine yakışır, onurlu, bağımsız bir devlet olacağız.

Ya belirlenen global politikalara itaat edecek, kurulan oyunları uygulayacağız.

Ya da bölgeyi ve dünyayı şekillendiren politika üretecek, oyun kurucu olacağız.

Ya da Özdil gibi Hristiyanları dost edinecek, Müslümanları düşman görecek, fikren esir olacağız.

Türkiye’nin başka seçeneği yok.

Tarihin her döneminde her millet için “dik durmanın ve hür olmanın” bir bedeli vardır.

Şu an Jeopolitik konumu gereği Türkiye geleceği ve hürriyeti için bu bedeli ödemekle yüz yüzedir.

Bunu başarmak için “din kardeşliği ekseninde birlik olmak” tan başka çıkar yolumuz yoktur…  


Yazarın Diğer Yazıları